İSMAİL SARIÇAY

E-Posta: isaricay@gmail.com

TARİHİ TÜRK İDEALLERİ–8

            

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN CİHAN HÂKİMİYETİ İDEALİ:

Mustafa kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” veciz sözü de Atatürk’ün cihan hâkimiyeti idealinin bir yansımasıdır. 

Atatürk’ün bu anlamlı, anlamlı olduğu kadar da üzerinde düşünmeyi gerektiren sözünü, bu zamana kadar yanlış anladık, yanlış yorumladık ve yanlış yorumluyoruz. Maalesef bu sözün söylenme amacının dışında pasif ve durağan anlamlar yüklemekten öteye gidemedik, yeni açılımlar ve yorumlar getiremedik. Belki de öyle istendi.

Peki, bu söz laf olsun diye durup dururken mi söylendi sorusunu sormak hakkımız değil mi?

Yazdığımız bu satırları okuyan pek çok okuyucumun kafasında belki şu sorular oluşabilir.

Bu sözden cihan hâkimiyeti anlamını nereden çıkarıyorsunuz?

Sana mı düştü böyle sonuçları çıkarmak?  Diyebilir.

Bence demelerinde hiç bir mahsur yoktur.  Çünkü “soru ilmin babasıdır” prensibine dikkat kesilenlerdenim.

Neticede Atatürk’ün bu sözle söylemek istediği, bütün büyük Türk kağan, hakan, Padişah ve devlet adamlarının cihan hâkimiyeti idealleri için söyledikleri sözlerin bir başka ifadeyle dile getirilmiş olduğuna dair yorumumuzdur. 

 Biz bu sözden başkalarının ülkelerini gidip işgal edelim, vuralım, kıralım sonucunu çıkarmıyoruz. Atatürk’ün bu sözle cihan hâkimiyeti idealini veciz olarak ifade ettiğini söylüyoruz.

Bu sözden bu güne kadar Türk elitlerinin ve hariciye yetkililerinin anladığı “etliye sütlüye karışma”, “suya sabuna dokunma”, “duymadım, görmedim, bilmiyorum, karışmıyorum”, “kimsenin bir karış toprağında gözümüz yok” şeklindedir.

Bu ifadeler Türkiye’nin ilkesiz, iddiasız, idealsiz, yol haritasız olunduğuna işaret eden sözlerdir.

Ancak siz karışmasanız da, istemeseniz de, karşı çıksanız da, birileri gelip size, komşunuza, kardeşlerinize vb karışıyor, ülkelerini İşgal ediyor, dövüyor, işkence ediyor, eziyor,  hatta yok ediyor.

 Hâlbuki bu çok önemli ve özetin özeti olarak söylenmiş güzel söz Atatürk’ün hedefinin de cihan hâkimiyeti ideali olduğunun çok açık ve seçik göstergesidir.

Dünyada barışı sağlayabilmek ancak Cihan hâkimiyetini sağlayabilecek güç ve kudretinde olmakla mümkündür.

Bu açıdan bakıldığında Atatürk’ün bu sözü, Sayın Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu dışişleri bakanlığına geldikten sonra Türk dış politikasına yeni bir bakış açısı olarak yansımıştır.  Dış politikada radikal değişiklikler yapılmıştır.

Bu bakış açısı Türk milletinin tarihi idealleri doğrultusunda bir bakış açısıdır. Bu bakış açısında Türk milletinin uzun yıllardan beri kabuğuna çekilmiş, pısırık, durağan,  idealsiz, iddiasız ve pasif pozisyonundan aktif pozisyona geçildiğini görüyoruz.

Ahmet Davutoğlu aslında bu politikalarını stratejik derinlik kitabında da geniş geniş analiz etmiş, çözümler de sunmuştur. Bakan olunca buradaki teorik düşüncelerini uygulama sahasına koymuştur.

Dolayısıyla Türkiye Davutoğlu’yla birlikte “etliye sütlüye karışma” anlayışından, dünya düzeni ve barışı konusunda “bizimde söyleyeceklerimiz var” anlayışına geçmiştir. Bu bakış açısı Türk milletinin geçmişteki Cihanşümul bakış açısına da uygun düşmektedir.

Atatürk’ün o veciz sözünde ne deniyor. Önce yurtta barış. Sonra Cihanda barış. Kendi içinde barışı olmayan bir ülkenin dünyaya barış ve nizam getirmesi mümkün değildir. Bu sözle asıl ifade edilmek istenen, dünyada barış sağlamayı düşünüyorsanız öncelikle ülke barışını sağlamanız ve küresel güç olmanız gerekir. Ancak o safhadan sonra dünyaya sesinizi duyurabilir ve söz geçirebilirsiniz

Atatürk’ün bu sözle Türk milletine vermek istediği önemli mesaj öncelikle budur. Yoksa bu söz havada kalır.

Ülkenizde barışı sağlamadan, küresel güç olmadan ve küresel(Cihan) hâkimiyeti düşünmeden ya da küresel çapta idealleriniz olmadan yer kürede ne barış sağlayabilirsiniz, ne düzen kurabilirsiniz, nede sizi küresel güçler dikkate alır.

Atatürk’ün bir başka önemli sözü de şudur. “Çağdaş uygarlık seviyesine çıkmak”.  Atatürk burada Cihanda barışın sağlanabilmesi için öncelikle ulaşılması gereken ilk hedefi işaret etmektedir. 

Bu iki veciz söz her ne kadar birbirinden bağımsız söylenmiş gibi görünse de, aslında bunlar birbirini tamamlamaktadır.

Atatürk dünya barışını sağlayabilmek için özellikle kendisine bu sözle bir “Kızılelma” hedefi koymuştur.

Nedir bu Kızılelma?

Çağdaş uygarlık seviyesine çıkmak”.

Bu Kızılelma’ya ulaşıldığı takdirde dünya güç dengelerinde Türkiye’nin önemli bir stratejik güç elde edeceğini düşünmektedir.

Çünkü siz her alanda bu günün gelişmiş ülkeleri seviyesine ya da dengine gelemediğiniz müddetçe, sizin dünya barışını sağlama şansınız ya da öncü ve düzenleyici güç olmanız mümkün değildir.

Tarihi Türk idealleri perspektifinden baktığımızda şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. “Cihan hâkimiyeti hedefi yüce bir hedeftir.  Yüce ve büyük hedefler, yüksek ideal sahibi insanların ve devletlerin,  yollarını açmakla görevlidir”.

Çünkü ideal sahibi olan insan ya da devletler karşısında, aşılmaz ve geçit vermez bilinen çetin ve çetrefilli engeller, ideal sahiplerinin geçmesi için yol verip selâma dururlar.

Türk Cihan hâkimiyeti inancının şair ve yazarlarımızın dizelerine, yazılarına ve eserlerine de çeşitli şekillerde yansıdığını görüyoruz. Bunlara birkaç örnek verelim.

MEHMET EMİN YURDAKUL:

Mehmet emin Yurdakul Türklerin Cihan hâkimiyeti inancını dizelerinde şöyle ifade etmiştir:

“Ey milletim, sen bundan tam beş bin yıl evvel
Altaylarda yaşarken
,

Tanrım sana dedi ki; “Ey Türk ırkı, bu yerden
Güneşlere süzülen kartal gibi, uç yüksel !..
Senin her bir kuvveti ram edici ellerin
Bütün mağrur başlara yıldırımlar saçacak ;
Sana Çin’in, İran’ın, Hind’in, Mısır’ın her yerin
Er isteyen tahtları kollarını açacak…”

MİTHAT CEMAL KUNTAY:

Mithat Cemal Kuntay’da  Kimdir” adlı şiirinde bu konuyla ilgili şöyle diyor.

“Maziye sor, ecdadımı söyler sana kimdi ;
Bir bitmez ufuktum, küre vaktiyle benimdi.”

OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ:

“Bir kahraman bekliyoruz “ adlı şiirinde şöyle der:

Savletinle titresin yeniden doğu-batı,

Ve kurulsun Allah’ın ebedi saltanatı…

 Ufukları kaplasın bayraklarımız al al

Göklere zaferimizi çizsin vahşi bir kartal!..  

                                                Politika gzt.yay.tar. :25 Haziran 2012                          

    DEVAM EDECEK

<<Ana sayfa