AB ANAYASASINA “NON”

İSMAİL SARIÇAY

e-posta: isaricay@turk.net

   AB görünürde emin adımlarla ilerlerken bir anda önüne sarp kayalıklar çıkarak tökezlemeye başladı.

Bu sarp kayalıklar AB anayasasının halkoyuna sunulmasıyla açık ve net olarak görülmeye başladı.

AB(Avrupa birleşik devletleri)’nin belki de en ileri aşaması olacak adımı anayasalarının kabulüydü.

Bu anayasanın tüm birlik ülkelerince kabul edilmesi demek, 25 ülkenin tek devlet haline geldiğinin de ifadesi anlamına gelmektedir.

Fakat AB anayasasının bütün ülke halkları tarafından oylanıp kabul edilmesi bir hayli problemli olacağa benziyor.

 Geçen hafta Fransa’da yapılan AB anayasa oylamasında Fransız halkının gösterilerde sıkça kullandığı “NON” sloganı, sonucu da belirledi. Hayır %55, Evet %45 oldu

Yani Fransızlar AB anayasasına  “NON”(hayır)  dedi.

Arkasından Hollanda da yapılan referandumda, AB anayasasına yine Hollandalılarda “NON” dedi. Orada da Hayır %62, Evet %38 oldu.

Fransa ve Hollanda da çıkan sonuçların aynısının, AB üyesi başka ülke halklarının da buna benzer karar vereceği göz ardı edilememelidir.

Bunların başında İngilizler gelmektedir. Onun için İngiliz hükümeti anayasa referandumunu hemen ertelediğini açıkladı.  Zaten İngilizler AB para birliğine de girmeyerek, Sterlinde kalmaya ısrarla devam etmektedir.

Bu sonuçlar göstermiştir ki, AB’yi oluşturan ülke halkları tek devlet, tek millet, tek hukuk, tek bayrak altında birleşmeye çeşitli nedenlerle daha hazır değil.

Fransa da anayasa referandumu kampanyası sırasında Türkiye’nin durumu da sıkça propagandalarda kullanılmıştır.

Özellikle “Hayırcılar”, anayasaya evet denildiği takdirde Türkiye’ye de evet denilmiş olacağını ileri sürmüşlerdir.

Böylece Türkiye’nin AB’ye girmesi durumunda, Fransa’nın Türkiye’deki işsiz insanların akınına maruz kalacağını, bu nedenle birçok Fransız’ın işini kaybedeceğini ileri sürmüşlerdir. Hayırcılar bu yolla da belli bir oranda oylarını artırmışlardır.

Ne diyelim herkesin kendine göre bir hesabı var.

Her halde bizimde bu gelişmelere göre bir hesabımız vardır ve olmalıdır da.

NİHAYET

Biz kendimizi bildik bileli, yaşadığımız şehre ya da yerleşim birimine yüksek kademeden bir devlet adamı geldiğinde, kışta kıyamette bütün okullar eğitimi öğretimi bırakır, yol boylarına dizilirlerdi.

Hiç kimse de demezdi ki, bu çocuklar şu anda derste olmalılar, buralarda bu çocukların işi ne?

 Evet, nihayet bu işe Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan "uğurlama, seyahat ve hediye genelgesiyle"  son verdi.

Bu işin ne kadar işgücü, zaman kaybı ve israfa yol açtığı da genelge de geniş şekilde izah edildi.  Zararın neresinden dönülürse kârdır.

Bu genelgeye göre yalnızca trafik ve güvenlik tedbiri alınacak. Karşılama güzergâhlarına ve tören alanlarına öğrenciler artık götürülmeyecek.

Hele birde her yıl Ramazanda öğrencilerin ellerine tutuşturulan fitre zekât zarflarına bir son verilse, bir yanlış uygulama daha son bulmuş olacak.

Politika gzt.yay.tar:07.06.2005

<<Ana sayfaya dön