ARAFAT SONRASI FİLİSTİN

Politika gzt.yay.tar:10.11.2004

İSMAİL SARIÇAY

e-posta:isaricay@turk.net

Filistin’in tüm dünya ülkeleri tarafından yakından tanınan, efsanevi lideri ve devlet başkanı Yaser Arafat ağır hasta. Hatta ölüm döşeğinde.

Arafat ölümle pençeleşirken dünya kamuoyu, Arafat sonrası Filistin’in ne olacağını tartışıyor. Orta Doğu daha da mı karışacak, yoksa çözüm daha çabuk mu olacak?

Şunu unutmamak gerekir ki, İsrail’e dur diyecek bir güç ortaya çıkmadıkça, İsrail’in ölçüsüz ve teröristçe saldırıları sürdükçe, ne Filistin’de, ne de Orta doğuda barışın sağlanması mümkün gözükmemektedir.

Çünkü her Filistinli aile bu saldırılarda ya bir ferdini kaybetmiş, ya evi yıkılmış, işyeri yerle bir edilmiş, sakat kalmış yada yakınında birini kaybetmiştir.

Karşılıklı saldırılardan da anlaşılacağı gibi, bu durum biraz da kan davasına dönüşmüştür. Bu hal iki toplumun bir arada yaşama şartlarını da ortadan kaldırmıştır.

Burada en büyük görev ABD’ye düşmektedir. Eğer ABD yöneticileri isterlerse, Orta doğuda barışı çok kısa sürede sağlayabilirler. Çünkü bu günkü şartlarda İsrail’e dur diyebilecek tek güç ABD’dir.

Tabi ki, çıkarları barışın sağlanmasındaysa. Dünyadaki güç dengeleri bakımından, ABD’nin dışında bunu yapabilecek başka bir güç merkezi de şu anda gözükmemektedir.

Aslında barışın temeli, İsrail’in Filistin topraklarını derhal terk etmesinde yatmaktadır. Bir çok BM kararları da bunu söylüyor ama, ne acıdır ki bu kararlar bir türlü uygulatılamıyor ve uygulanamıyor.

 Eğer İsrail BM’nin kararları uyarınca, kayıtsız şartsız işgal altındaki Filistin topraklarının tamamını boşalttığı taktirde, barışın sağlanması da daha kolay olacaktır.

 Çünkü herkesin kabul ettiği gibi, bütün Orta doğudaki anlaşmazlıkların temelinde, İsrail’in Filistin’i işgali yatmaktadır.

Filistin’deki direniş örgütlerinin bütün varoluş nedenleri de, Filistin’in  işgal edilmiş olması gerçeğine dayanmaktadır.

Bu gerçek ortadan kalktığı anda, görülecektir ki, karşılıklı saldırı nedenleri de, kendiliğinden ortadan kalkmış olacaktır.

Böylece kırk elli yıldır devam eden ve on binlerce insanın hayatına mal olan bu sorun da kendiliğinden çözülecektir.

Şu anda ölümle pençeleşen, Orta Doğudaki mücadelenin baş kahramanı olarak bilinen Yaser Arafat, hepimizin bildiği gibi, bütün ömrünü İsrail’in işgali altındaki Filistin topraklarının kurtarılması mücadelesiyle geçirdi.

Arafat kendi öz vatanından sürgün edildi yılmadı. Toprakları her gün med cezir misali, İsrail’in bir saldırıp bir geri çekilmesiyle tarumar edildi yine pes etmedi.

Ama öyle anlaşılıyor ki, hayatının son demlerini yaşıyor. Arafat’ın ölümü istesek de istemesek de, Filistin ve Orta doğuda yeni bazı gelişmeleri de beraberinde getirecektir.

Her şeyden önce Arafat sonrası Filistin’in durumu biraz belirsizliğini artırmış olacaktır. Arafat’ın yerini alabilecek, tüm Filistin halkının gönlünü kazanmış bir liderlik, hali hazırda ufukta gözükmüyor.

Çünkü liderliğe oynayabilecek bir çok Filistinli, İsrail tarafından tek tek ortadan kaldırılmış yada yok edilmiştir.

Bu durum Filistinli gruplar arası rekabeti kızıştırabileceği gibi, bir iç mücadele de başlatabilir.

Böylece Filistinliler İsrail’in yok etmesine gerek kalmadan, bir birlerini ortadan kaldırma mücadelesine girişebilirler veya giriştirilebilirler.

Bu durum ise Filistinliler açısından, kırk elli yıldır verdikleri bağımsızlık mücadelesine de büyük bir darbe indirebilir.

Böyle bir kardeş kavgası Orta Doğuyu daha da içinden çıkılmaz bir hale dönüştürebilir. 

Dileriz böyle kötü sonuçlar doğurabilecek, Filistin halkını ve bölgemizi belirsizliğe itebilecek karmaşalara zemin oluşturmazlar veya fırsat vermezler.

<<ana sayfaya dön