İSMAİL
SARIÇAY
e-posta:
isaricay@turk.net
Bir
yazarımızın İsviçre'de yayınlanan "Tagesanzeiger" gazetesinin “Das
Magazin isimli kültür ekine" yaptığı açıklamada, Türklerin bir milyon
Ermeni’yi öldürdü iddiası üzerine, Ermeniler yeniden Ermeni soy kırımı
iddialarını gündeme taşımaya başladılar.
Ermeniler iddialarına dayanak bulamadıkları sıkıntısını çekerken, bu
yazarımızın açıklamalarında ileri sürdüğü iddiaları fırsat bilerek, mal
bulmuş züğürt misali var güçleriyle bu iddialara sarıldılar.
Hemen dünya kamuoyunu yönlendirmek için bu yazarımızın demecini ellerine
alarak, işte bakın belge!, hem de bir Türk yazarının itirafları. Daha
başka ne belgesi isteniyor diye bas bas bağırmaya başladılar.
Ermenilerin hiç yoktan ellerine belge! tutuşturan ve bu iddialarda bulunan
yazarımız, bir milyon Ermeni’nin öldürüldüğüne ilişkin bilgileri nereden
ve nasıl elde etti bilmiyorum ama, Ermenilerin mesnetsiz olarak yazıp
çizdiklerini belge olarak kabul ettiği açık.
Bu
iddialarını hangi amaçla söylediğini ya da dillendirdiğini bilmiyoruz. Her
halde yakın gelecekte ortaya çıkacaktır.
Çünkü bu güne kadar Ermenilerin hiçbir iddiası belgeye dayanmıyor, sadece
iddia niteliği taşıyordu.
Her şeyde olduğu gibi bizler, Ermeni
iddiaları ve propagandaları karşısında, elimizde bütün bilgi ve belgelerin
bulunmasına rağmen, bir türlü gün ışığına çıkarıp dünya kamuoyuna
duyuramıyoruz.
Ermeniler ise Türklere karşı yaptıkları katliam ve soykırımları, sanki
Türkler kendilerine yapmış gibi dünya kamuoyuna sunarak taraftar
toplamışlar ve de toplamaktadırlar.
Halbuki bizler, Ermenilerin Kars’ta, Erzurum’da ve bir çok doğu
şehrimizde, Rus’larında desteğini arkalarına alarak yaptıkları toplu
katliam ve soykırımların belgeleri olan toplu mezarları, bütün dünya
tarihçi ve ilgili bilim adamlarını bölgeye çağırarak inceleme
yapmalarını sağlayıp, hala yaşayan canlı şahitlerle buluşturmayı
başarabilsek, Ermenilerin iddiaları havada kalmış olacak.
Ne
yazık ki bizler bunları bile yapamıyoruz.
Biz
bunları yapamadığımız için, bir çok batılı ülke, biraz da tarihten gelen
hasımlıkları nedeniyle, Ermeni iddialarını dikkate alarak, Ermenilerin
soykırım anıtlarını dikmelerine müsaade etmekteler ya da zamanını
kollamaktadırlar.
En
azından batılı ülkeler bu iddiaları, Türkiye’nin başında sallanan
Demoklesin kılıcı gibi her zaman bir tehdit ve sıkıştırma malzemesi
yapmaktadırlar.
Kısacası karşımızdakiler hem bizleri dövüyor hem de bas bas bağırıyorlar.
İmdat! İmdat! koşun beni öldürüyorlar diye feryat eden cazgır nitelikteki
insanlara benziyorlar.
1915 yılında Rusların desteğinde bölgeye giren Ermeni çeteciler, köyleri
basıp sivil Müslüman Türk halkını katletmeye başlarlar.
Yakın çevredeki 8 köyden topladıkları yaklaşık 2000-2500 kişilik bir
topluluğu zorla Zeve köyüne getiren Ermeni çeteciler, bunları
rasgele evlere ve ahırlara doldurup delici ve kesici aletlerle işkence
yaptıktan sonra, insanların üzerine ateş açmışlardır (http://www.ermenisorunu.gen.tr).
Ardından da bütün evler yakılmıştır.
Tüm
bu gerçeklere rağmen Ermeniler'in suçluluk psikolojisi içerisinde iftira
ve yalana dayalı dünya kamuoyunu yanıltıcı girişimleri, elbette tarihi
gerçekler ve arşivlerdeki belgeler karşısında, yok olmaya mahkumdur.
Yeter ki bizler elimizdeki bilgi ve belgeleri konuşturmasını bilelim.
|