BELGELERİ KONUŞTURMAK

Politika gzt.yay.tar.:4.3.2005

İSMAİL SARIÇAY

e-posta: isaricay@turk.net

Bir yazarımızın İsviçre'de yayınlanan  "Tagesanzeiger" gazetesinin “Das Magazin isimli kültür ekine"  yaptığı açıklamada, Türklerin bir milyon Ermeni’yi öldürdü iddiası üzerine, Ermeniler yeniden Ermeni soy kırımı iddialarını gündeme taşımaya başladılar.

Ermeniler iddialarına dayanak bulamadıkları sıkıntısını çekerken, bu yazarımızın açıklamalarında ileri sürdüğü  iddiaları fırsat bilerek, mal bulmuş züğürt misali var güçleriyle bu iddialara sarıldılar.

Hemen dünya kamuoyunu yönlendirmek için bu yazarımızın demecini ellerine alarak, işte bakın belge!, hem de bir Türk yazarının itirafları. Daha başka ne belgesi isteniyor diye bas bas bağırmaya başladılar.

Ermenilerin hiç yoktan ellerine belge! tutuşturan ve bu iddialarda bulunan yazarımız, bir milyon Ermeni’nin öldürüldüğüne ilişkin bilgileri nereden ve nasıl elde etti bilmiyorum ama,  Ermenilerin mesnetsiz olarak yazıp çizdiklerini belge olarak kabul ettiği açık.

Bu iddialarını hangi amaçla söylediğini ya da dillendirdiğini bilmiyoruz. Her halde yakın gelecekte ortaya çıkacaktır.

Çünkü bu güne kadar Ermenilerin hiçbir iddiası belgeye dayanmıyor, sadece iddia niteliği taşıyordu.

Her şeyde olduğu gibi bizler, Ermeni iddiaları ve propagandaları karşısında, elimizde bütün bilgi ve belgelerin bulunmasına rağmen, bir türlü gün ışığına çıkarıp dünya kamuoyuna duyuramıyoruz.

Ermeniler ise Türklere karşı yaptıkları katliam ve soykırımları, sanki Türkler kendilerine yapmış gibi dünya kamuoyuna sunarak taraftar  toplamışlar ve de toplamaktadırlar.

Halbuki bizler, Ermenilerin Kars’ta, Erzurum’da ve bir çok doğu şehrimizde, Rus’larında desteğini arkalarına alarak yaptıkları toplu katliam ve soykırımların belgeleri olan toplu mezarları, bütün dünya tarihçi ve ilgili bilim  adamlarını bölgeye çağırarak  inceleme yapmalarını sağlayıp, hala yaşayan canlı şahitlerle buluşturmayı başarabilsek, Ermenilerin iddiaları havada kalmış olacak.

Ne  yazık ki bizler bunları bile yapamıyoruz.

Biz bunları yapamadığımız için, bir çok batılı ülke, biraz da tarihten gelen hasımlıkları nedeniyle, Ermeni iddialarını dikkate alarak, Ermenilerin soykırım anıtlarını dikmelerine müsaade etmekteler ya da zamanını kollamaktadırlar.

En azından batılı ülkeler bu iddiaları, Türkiye’nin başında sallanan Demoklesin kılıcı gibi her zaman bir tehdit ve sıkıştırma malzemesi yapmaktadırlar. 

Kısacası karşımızdakiler hem bizleri dövüyor hem de bas bas bağırıyorlar.

İmdat! İmdat! koşun beni öldürüyorlar diye feryat eden cazgır nitelikteki insanlara benziyorlar.

  1915 yılında Rusların desteğinde bölgeye giren Ermeni çeteciler, köyleri basıp sivil  Müslüman Türk halkını katletmeye başlarlar.

Yakın çevredeki 8 köyden topladıkları yaklaşık 2000-2500 kişilik bir topluluğu zorla Zeve köyüne getiren Ermeni çeteciler, bunları rasgele evlere ve ahırlara doldurup delici ve kesici aletlerle işkence yaptıktan sonra, insanların üzerine ateş açmışlardır (http://www.ermenisorunu.gen.tr).

Ardından da bütün evler yakılmıştır.

Tüm bu gerçeklere rağmen Ermeniler'in suçluluk psikolojisi içerisinde iftira ve yalana dayalı dünya kamuoyunu yanıltıcı girişimleri, elbette tarihi gerçekler ve arşivlerdeki belgeler karşısında, yok olmaya mahkumdur.

 Yeter ki bizler elimizdeki bilgi  ve belgeleri konuşturmasını bilelim.