Ankara’da
Danıştay ikinci dairesine geçen hafta Çarşamba günü toplantı halindeyken bir
saldırı düzenlendi.
Bu
saldırıyı nefretle kınıyoruz.
Bu saldırı
hak ve hukukumuzu koruyan, her zaman herkesin sığınağı olan bir limana
düzenlenmesi, ayrıca üzerinde düşünülmesi gereken bir husustur.
Ülkemizin
huzur ve güvenine sıkılan bu kurşun tüm halkımızı derinden yaralamıştır.
Bu
kurşunlar halkımızın birlik ve beraberliğini bozmak, huzur ve güven ortamını
sarsmak, ülkemizi yeniden eski anarşi ve suikast günlerine geri döndürmek
isteyenlerin olduğundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
İşin diğer
bir acı tarafı bu iğrenç saldırıyı düzenleyenin de bir hukukçu(Avukat)
olmasıdır.
Hiçbir
gerekçe insanların öldürülmesine ya da ortadan kaldırılmasına haklılık
kazandırmaz.
Bu
canilerin en kısa zamanda tüm destekçileriyle beraber yakalanıp deşifre
edilmesi ve gereken cezalara çarptırılması gerek.
Danıştay
üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’in ölümüne ve 4 hâkimin yaralanmasına neden olan
saldırıyı gerçekleştiren Avukat Alparslan Arslan’ın gerçekleştirdiği bu terör
saldırısı, tüm halkımız tarafından nefretle karşılanmıştır.
Bu
saldırının tek bir kişinin işi olmadığı, organize işler şeklinde olduğu
güvenlik kuvvetlerinin araştırmaları sonucu ortaya çıkmaya başlamıştır.
Bu
teröristlere kimler destek oluyor ve kimler yönlendiriyorsa tüm teferruatı
ile ortaya çıkarılıp kamuoyunun bilgisine sunulmalıdır.
Ülkemizde
bu tip yapılanmaların bir daha tekrarlanmaması içinde gerekli her türlü
önlemin alınması için ne gerekiyorsa yapılmalıdır.
Halkımızı
karşı karşıya getirmek isteyenler her zaman büyük infial yaratacak aydın ve
kurumları hedef seçmektedirler.
Bunların
birçoğu da faili meçhul kalmıştır. Uğur Mumcu, Muammer Aksoy vb. birçok
aydınımızı çeşitli suikastlarla ortadan kaldırmışlar ve sırra kadem
basmışlardır. Hala gerçek failler ve arkasındakiler ortaya çıkarılamamıştır.
Türk halkı sürekli
suikastlarla, krizlerle ve gerginliklerle boğuşmak zorunda mıdır?
Tüm kurum, kuruluş ve
yetkili merciler elbirliğiyle halkımızı sık sık karşı karşıya getirmeye
yönelik suikastları ve ardındaki şer güçleri bulup gereğini yapmalıdırlar.
Halkımız ne acıdır ki
uzun yıllardan beri şöyle bir on yılı bile rahat ve huzur içerisinde
geçirememiştir.
Bugün Türk halkına
tekrar izlettirilmeye çalışılan karanlık filmler, ders ve önlem alınmadığı
için devamlı belli aralıklarla devreye sokulmaktadır.
Hiç olmazsa bu defa
oynanmak için tekrar devreye sokulmaya çalışılan bu oyunu, bu filmi, Türk
halkı olarak top yekûn elimizin tersiyle itmesini bilelim.
Terör örgütlerinin
hedeflediği gerginlik ve kargaşa çıkarma tuzağına bu defa düşmeyelim.
Bütün basın ve yayın
organlarımızın, etkili ve yetkili kişilerin, yazar ve çizerlerimizin de
olayları araştırmadan, anlamadan, dinlemeden halkımızı karşı karşıya
getirebilecek yayın ve yazılardan mümkün olduğunca sakınması gerekmektedir.
Olaylar açığa kavuşmadan,
herkesin bakış açısına göre, görmek istediği gibi görüp, ona göre yayın
yapmanın ve değerlendirmenin yanlış olacağı defalarca görülmüştür.
Bu tezgâhlara yeter artık
demeliyiz. Çünkü biz bu filmleri çok gördük, çok izledik, çok yaşadık.
<==Anasayfa