BU SAVAŞ ISRARINDAN VAZGEÇİN
İSMAİL SARIÇAY
E-posta: isaricay@gmail.com
Ülkemizi ve bütün halkımızı, istesek de, istemesek de, Irak ile ilgili savaş tehlikesi öyle yakından ilgilendiriyor ki, hemen hemen tek gündemimiz oldu ve oluyor.
Çünkü Irak’ta patlayacak bir bomba, bizim ekmeğimizi, aşımızı, işimizi, dolayısıyla ekonomimizi ve yaşayışımızı doğrudan etkiliyor. Bunu daha önceki Körfez savaşında yaşadık gördük, yaşayıp görmeye de devam ediyoruz.
Haftalardır yazdığımız yazılarımızda, mümkün olduğu kadar toplumumuzun kahir ekseriyetinin, bu konudaki düşüncelerini yansıtmaya çalışıyoruz.
Bütün dünya ülkelerinin ve kamuoylarının hayır dediği bir savaşa, ABD ve İngiltere’nin ısrarcı olması, akla çeşitli sömürge planlarını getirmektedir.
ABD’nin tek süper güç olduğu, tek kutuplu bir dünyada, ABD’nin istediği her harekatı yapabilme gücünü ,kendinde görmesine vesile oluyor.
Dolayısıyla buradan kendisine, dünyaya bir çeki düzen verme sorumluluğu çıkarıyor. İstediğimi yaparım, karşı çıkanı ezerim mantığı yürütüyor.
Bu mantık ABD’nin bu zamana kadar savunduğu değerlere de ters düşüyor. Çünkü ABD bu zamana kadar, insan hak ve hürriyetlerini, hür düşünceyi, uluslar arası hukuk kurallarını temsil ettiğini iddia ediyordu.
Ancak son davranışlarıyla bunların hepsini ihlal eden, tanımayan, hatta yok sayan bir davranış içerisine girmiştir. Birleşmiş milletler kararlarını bile tanımayacağını açıkça ifade etmektedir.
ABD dünya kamuoyunda güvenirliliğini daha fazla yıpratmadan, bu davranışlarından ve ayrıca bu haksız, hukuksuz, savaş ısrarından vazgeçmelidir.
Anlaşıldığına göre ABD’nin savaştaki ısrarının temel hedefi, gelecekte İsrail için tehlike olabilecek her türlü potansiyel engeli, ortadan kaldırmaktır. Ayrıca bu sayede enerji havzalarını kontrol altına almaktır. Yani bir taşla iki kuş vurmaktır.
İngilizlerin ise, eski güneş batmayan ülke hayalleri hortladı galiba. ABD’nin sayesinde onlarda bu nostaljik düşüncelerini tekrar gerçekleştirme peşindeler.
Tüm dünya kamuoyuna rağmen, savaş yanlılarının bu planları ve savaş çıkarma acelecilikleri, Türkiye’den gelen bir haberle tökezlemeye başlamıştır.
Hiç kimsenin beklemediği şekilde TBMM, ABD ve İngiltere’nin bu aceleci ve engel tanımayan davranışlarına, Türk milletine yakışır bir şekilde dur demiştir.
Aksi taktirde, belki de bu günlerde çoktan savaş başlamış olacaktı. Her gün televizyonlarda, atılan bombaları, yıkılan ve yakılan evleri, parçalanan cesetleri, anaların ve çocukların gözyaşlarını izliyor olacaktır.
TBMM’den çıkan kararla şaşkına dönen ABD ve müttefikleri, iki gün konuşmaktan bile çekinir olmuşlardır.
Türkiye’ye teskere için sayılı günler ve hatta saatler verenler, gördüler ki, Türk milleti adına karar veren TBMM, böyle aba altından sopa göstermeye pabuç bırakmadı.
8 mart 2003 günü dünya kadınlar gününde, bütün dünya kadınları savaşa karşı gösterdikleri birlik ve beraberlik, gelecek için gerçekten ümit verici bir gelişmedir. Kadınlarımızın ve bütün dünya kadınlarının günlerini ve savaşa karşı gösterdikleri bu birlik ve beraberliği tebrik ediyorum. Bu birlik ve beraberlik, bundan sonra bütün savaş tehlikeleri karşısında, barış sağlanana kadar süreklilik arz etmelidir.
Dünya kadınlarının ve kamuoyunun, uzun süreden beri, savaşa karşı sergilediği protesto gösterileri, savaş yanlılarına şunu ifade etmektedir.
Bu savaş ısrarından vazgeçin. 11.03.2003