BU ÜLKE HEPİMİZİN
İSMAİL SARIÇAY
E-posta: isaricay@gmail.com
Son zamanlarda ülkemizin demokratikleşmesi, çağdaşlaşması konusunda yapılan anayasal ve yasal değişiklikler, toplumumuzu rahatsız eden bir çok alanda rahatlama sağlayacaktır.
Özellikle işkence iddiaları, düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda bir çok olumsuz algılama ve uygulamaların ortadan kalkmasına yol açacaktır.
Bir çok yazar ve çizerimizin, yazdıklarının ve çizdiklerinin içerisinde, suç unsuru var diye haklarında kanuni işlem yapılması ve tutuklanması yaşadığımız çağa pek uygun düşmemektedir.
Düşünen ve üreten insanlar, çeşitli korku ve endişelerle, düşündüğünü ifade edemiyor, düşündüğünü gerçek manada yazıp çizemiyor, söyleyeceklerini korkmadan ve dolandırmadan ifade edemiyorsa, orada ne insan haklarından, ne üretimden, nede kalkınmadan ve gelişmeden bahsetmek mümkün değildir. Bunun örneklerini görmek için çevremize ve bölgemize şöyle bir bakmak yeterlidir zannediyorum.
Bir çok insanın söylediklerinden dolayı zarar göreceği düşüncesiyle, düşündüklerinin aynısını söyleyemediğini biliyor ve görüyoruz. Bunu çeşitli şahsi görüşmelerde açık açık ifade edenlere çok rastlamışızdır.
Kısacası bir çok fikir ve düşünce, Doğan Cüceloğlu’nun ifadesiyle maske kullanılarak açıklanıyor.
Geri kalmış bütün ülkelere baktığımızda, hepsinin ortak özelliklerinin başında düşünce ve ifade özgürlüğünün bulunmaması yatar.
Buna karşılık gelişmiş ülkelere baktığımızda, hepsinde düşünce ve ifade özgürlüğünün çok geniş olması, ortak özelliklerinin başında geldiğini görürüz.
Şiddet içermeyen her düşünce, endişe ve korku duymadan açık açık ifade edilebilmelidir. Böylece ülkemiz hakkında kim ne söylemek istiyorsa söylemeli, dağarcığında ne varsa onu ortaya dökebilmelidir.
Bu fikir ve düşüncelerden de, ülkemiz ve halkımız için faydalı ne varsa, bunlar değerlendirilmelidir.
Sağduyusu, tarihi sınavlarla ispatlanmış olan milletimizin, ülkemize ve halkımıza zarar verecek her şeyi ağır başlılıkla reddetmesini bilmiş, prim vermemiş, kötü niyet sahiplerini niyetleriyle baş başa bırakmasını bilmiştir.
O engin tecrübesiyle böyle kötü niyet ve emel taşıyanları, her zaman saf dışı bırakmasını başarmıştır. Yine başaracaktır.
Son yapılan değişiklikle ülkemizde konuşulan çeşitli dil ve lehçelerde yapılan TV ve Radyo yayınlarına karşı olumlu olumsuz tepkiler meydana geldi. Gelmesi de gayet doğaldır.
Zamanımızda iletişim o kadar gelişti ki, artık sınırlar neredeyse sanal kaldı. Ülkeler kendi çıkar ve hedeflerini gerçekleştirmek için, artık ajanlar, propagandistler gönderme yerine, uzaydan Radyo, Televizyon ve internet yayınlarıyla evlerimizin baş köşesine kadar gelmeyi başarabiliyorlar.
Saatlerce bizleri karşılarına alıp, görüş ve düşüncelerini allayıp pullayarak anlatacaklarını anlatıyorlar.
Bunlara da hiç birimiz engel olamıyor, olamazda. Çünkü bir çanak anten, bir internet hattı her şeyi hallediyor.
O zaman yapılacak bir şey kalıyor. Kendi vatandaşlarımızın anladığı dilden gerekli olan kültürel ihtiyaçlarını, kendi öz kültür ve değerlerimizi hiç endişe duymadan ve korkmadan kendimiz karşılamalıyız.
Başkalarının art niyetli yayın ve propagandalarını ancak böyle dengeleyebiliriz. Bu işin yasakla, cezayla önlenemediğini hepimiz gördük ve görüyoruz.
Böylece ülkemiz sınırları içinde yaşayan, hatta sınırlarımız dışında kalan Türk Hinterlandı, ortak öz kültürel değerlerimiz etrafında gönül bağıyla bağlanmış olacaktır.
Yeter ki biz yaptığımız işi, yasak savma kabilinden değil, geleceğin bizim medeniyetimiz olacağına inanarak, bu günden her türlü sosyal, kültürel ve ekonomik tedbirleri alabilelim. Vatandaşlarımızı her alanda ele muhtaç bırakmayalım.
Şu husus kesinlikle unutulmamalıdır. Vatandaşlarımızın insanca yaşayabileceği işi, aşı ve mutlu bir yuvası olmasını asgari şartlarda sağlayacak ortamları hazırlayabilirsek, pek çok sorun kendiliğinden hallolacaktır. Terör vb. istismarcılarına, istismar edecek alanda kalmayacaktır.
Böylece bütün vatandaşlarımıza bu ülke benim, bu ülke hepimizin dedirtebilecek ortamı sağlamış, hiçbir kötü emel sahibine de, oynayacağı oyun alanı bırakmamış oluruz.
22.06.2004