Son
iki gün içinde on üç Mehmetçiğimizi hain terör saldırılarında şehit verdik.
Dolayısıyla on üç aile ocağımıza yine ateş düştü.
O ateş
ki, ateş düşen ocaklarla birlikte hepimizin yüreğini dağladı.
Canımız, ciğerimiz yandı.
Hain
saldırılar o gencecik delikanlılarımızı ve evlatlarımızı daha hayatının
baharında toprağa düşürdü.
1980’li yıllardan beri on binlerce vatan evladını bu hain terör
saldırılarında kaybettik.
Ne
acıdır ki bunlara hala yenileri eklenmeye devam ediyor.
Karnını
ve beynini doyuramadığımız ve sahip çıkamadığımız, istismara açık olan bu
toprakların çocuklarını, yine bu topraklardaki kardeşlerini vurmak için terör
örgütleri haince kullanıyorlar.
Dünya
çapında teröre savaş açtıklarını iddia edenlerin ise her nedense ülkemizin
başına bela olan bu hain terör örgütüne sempatileri var.
Bir
vatandaşları için bile dünyanın her yerinde savaşı göze alanlar ve
destekçileri, Türk insanına karşı yapılan terör saldırıları karşısında sus
pus oluyorlar.
Ne
işbirliği içine giriyorlar nede kendi kontrolleri altındaki bölgelerde tedbir
alıyorlar.
Bu
terör örgütlerini kim ve kimler ne amaçla kullanıyor artık hepimizin malumu
olsa gerek.
Son
günlerde orta doğudaki gerilim ve savaş ortamıyla birlikte harekete geçirilen
bu hain saldırıların her halde bir izahı olması gerekir.
Şer
güçlerin Orta doğuda yaptıkları ve yapacakları operasyonların önünde engel
teşkil edebileceğini düşündükleri ülkemizin önünü kesmek için, ülkemiz
içindeki ve dışındaki işbirlikçi hain örgütleri aktif hale getirdiklerinden
hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Ne
zaman ki Orta doğu ve yakın çevremizde birileri sömürgeci planlarını devreye
sokmak istese, hemen kendilerine engel olma ihtimali en yüksek ülke
gördükleri ülkemizin içini bir şekilde karıştırma yoluna gidiyorlar.
Ya
suikastlar devreye giriyor, ya terör hortlatılıyor ya da ekonomik bazı
operasyonlar devreye sokulmaya çalışılıyor.
Her
nedense bizlerin geleceğe yönelik ne böyle bir planımız bulunuyor, nede
ülkemizin çıkarlarını kollayacak operasyonlar düzenleyebilme kabiliyetimiz
bulunuyor.
Her
zaman tuzağa düşen biz oluyoruz.
Her
zaman ocağı sönen bizden başkası olmuyor.
Yine
her zaman savunmada kalan ve cezalandırılan biz oluyoruz.
Hep
kaybeden biz oluyoruz.
Fakat
şunu da çok iyi başarıyoruz.
Kendi
kendimizin önünü kesmeyi herkesten iyi biliyoruz.
Birbirimizin önünü kesmek için o kadar iyi planlar yapıyoruz ki bunda
üstümüze yok.
Bilim,
teknoloji ve halkımızın geleceğiyle ilgili araştırma, geliştirme ve düşünce
üretme yerine halkımızı rahatsız edebilecek neler varsa onlara kafa
yoruyoruz.
Kimisini çeşitli bahanelerle eğitim alanlarına sokmuyoruz.
Ya
benim gibi düşünüp, benim gibi yaşasın istiyoruz ya da cahil kalsın diyoruz.
Kimisini eğitimsiz ve kendi kültürel değerlerimizden uzak tutarak terör
örgütlerinin kullanabileceği zeminler haline getiriyoruz.
Kimisini de aşsız ve işsizliğe mahkûm ederek madde bağımlısı oluşturan
tüccarların eline teslim ediyoruz.
Her
zaman yanan Türk insanının canı oluyor.
Sönen
yine bizim insanımın ocağı oluyor.
Artık
bu acılara bir son verilmelidir.
<==Anasayfa