SONUNDA CİNNET TOPLUMU HALİNE GELDİK
İSMAİL SARIÇAY
E-posta: isaricay@gmail.com
Gün geçmiyor ki televizyonlardan insanın kanını donduran görüntüler izlemeyelim.
Kimileri kendini yüksek bina ve boğaz köprüsünden aşağıya bırakıyor, kimileri var beynine silahını dayayıp kendini vuruyor, kimileride var ki karısını ve çocuklarını kurşuna dizip ondan sonra kendi canına kıyıyor.
Hele şu 10 ekim 2002 günü televizyonlardan izlediğimiz son olay var ki, görüp de irkilmemek mümkün değil.
Bir adam bütün insanların ve kameraların önünde karısını önüne yatırıp, kendini kaybetmiş bir halde, ha bire karısına bıçak darbeleri indirerek, bıçağı adeta kabağa saplar gibi saplamaktadır.
Televizyonlarını izlerken insanların göz yaşlarının akmasına sebep olan, eşi ve benzeri görülmemiş bu öfke ve cinnetin görüntüleriydi izlediğimiz. Bu görüntüler insan aklına zarar.
Dışarıdan görüldüğü kadarıyla bu cinnetin sebebi, İşsizlik, yoksulluk ve açlık.
Bu olayın herkesi derin derin düşündürmesi gerekir.
Bu tip olayların temelinde, daha çok ekonomik sıkıntıların geldiği herkesin malumu.
Bu gün halkımız ekonomik olarak büyük bir sıkıntı ve çöküntü içerisindedir. Bu sıkıntı ve çıkmazlar insanları canından bezdirmiş, en ufak bir anlaşmazlık veya sürtüşmede ya silahlar yada bıçaklar konuşuyor.
Tez elden halkımızı buhrana sürükleyen yoksulluk, işsizlik, adaletsizlik vb. sıkıntılardan kurtaracak gerekli tedbirlerin alınması gerekir.
Yine başka bir olaya bakıyorsunuz buna benzer manzaralar görüyorsunuz. Hırsızın biri, bir eve girip hırsızlık yapıyor, hırsızlık yaptığı evde karşısına çıkan bütün ev ahalisinin hepsini bıçak darbeleriyle yerlere seriyor. Allah aşkına nedir bu yaşananlar.
Toplumumuzun bir travma geçirdiğini artık dağdaki çoban bile biliyor.
Ahlaki çöküntüyle birlikte, İnsanların ekonomik olarak yaşadıkları sıkıntılar, akla hayale gelmeyecek olayların meydana gelmesine sebep oluyor.
İnsanlar, eğer ekmek parası bulmakta zorlanıyorsa ve aç kalıyorsa, gördüğümüz ve şahit olduğumuz gibi akla ve mantığa sığmayan olayların olması her zaman muhtemeldir.
Anadolu’da bu durumu veciz bir şekilde ifade eden bazı deyimlerimiz vardır hani.
“Aç köpek fırın deler”,
“Açlık sofuluğu bozar”,
“Aç ayı oynamaz” vb. sözler boşuna söylenmemiştir.
Sorumlular, İnsanları ne sebeple olursa olsun, bir dilim ekmeğe muhtaç ve açlıkla karşı karşıya bırakmayacak tedbirleri almalı ve uygulamalıdır.
Zenginler, çevresindeki insanları görüp gözetmeli ki, toplumumuzdaki gelir farklılıkları bir nebze de olsa tolare edilsin.
Girişimcilerin ve toplumumuzun önündeki gelişmeye ve iş kurmaya mani, bütün fiziki ve bürokratik engeller kaldırılarak, istihdam hacmi artırılmalıdır ki,kişiler birer ekmek kapısı bulabilsin.
Hatta iş kurup da 2-3 kişi çalıştıran insanlar ödüllendirilsin ki, herkes istihdam oluşturma yarışına girsin.
Bulgaristan, Romanya ve Macaristan gibi ülkelere gidip yatırım yapmak zorunda bırakılan girişimcilerimize, gerekli kolaylık ve teşvikler sağlanarak kendi ülkemizin insanlarına istihdam olanaklarının oluşturulması sağlansın.
Böylece her vatandaşımızın kimseye muhtaç olmadan, çoluğunun çocuğunun nafakasını temin edebilecek bir iş alanı oluşturulabilsin.
Dünyanın en güzel coğrafyasına, verimli ve zengin kaynaklarına sahip olan ülkemizde, kaynaklarımızın yeterince değerlendirilememesi neticesinde, böyle manzaraların yaşanması tüm halkımızı derinden yaralamaktadır.
Yoksa bizler Türk toplumu olarak, yoksulluk ve fakirliği, hele hele cinnet toplumu olmayı hiç mi hiç hak etmedik. 15.10.2002