Dünya üzerinde insan var olalı beri,hep birileri,birileriyle
mücadele ede gelmiştir. Bu mücadele Habil ile Kabil’den beri süre
gelmiş ve devam etmektedir.
Bazen Habil ile Kabil’in mücadelesinde olduğu gibi kıskançlık ve
çekememezlikten,bazen başta toprak olmak üzere çeşitli maddi
menfaatlerden, bazen de şan, şöhret yada meydan okuma gibi hissi
üstünlüklerin galebe çaldığı durumlarda söz konusu olmuştur.
Bu mücadelelere ister savaş diyelim,ister harp diyelim,ne dersek
diyelim,eğer insanlık bundan zarar görüyorsa ki öyledir,niçin hala
21.yüzyılda sudan bahanelerle savaşlar çıkarılır, çocuk-kadın,
yaşlı-genç demeden insanlar toptan imha edilmeye çalışılır anlamak
mümkün değil.
İnsanların hizmetine sunulması gereken bütün olanaklar,ne acıdır
ki insanları imha etmekte kullanılmaktadır. Doğrusu bu durum
anlaşılacak gibi değildir.
Son günlerde yine çok yakın komşumuz olan Irak’a bir ABD saldırısı
söz konusu olmaktadır. Umarız böyle bir şey gerçekleşmez. Bu
saldırının asıl sebebini,öyle sanıyorum ki bütün dünya kamu oyu
gibi bizlerde anlamakta güçlük çekmekteyiz.
Söz konusu saldırı planları ister istemez insanın aklına şu soruyu
getiriyor.
Acaba ABD ekonomisinin ve sanayisinin bel kemiğini oluşturan silah
sanayii zorda da,onu kurtarmak için mi böyle sudan bahaneler
uydurularak,savaş çıkartılmak isteniyor?
Sanıyorum en büyük amil de bu olsa gerek. Çünkü her ABD başkanı ne
yapıp edip kendi başkanlık döneminde,yani her 3-5 yılda bir,
mutlaka bir savaş çıkarıp veya bir savaşa taraf olup, öyle veya
böyle lehlerine bir sonuç çıkartarak başkanlıktan ayrılıyor.
Bizim gözleme fırsatını yakaladığımız bütün ABD başkanları hep
bunu yapmışlardır ve yapmaya da devam etmektedirler.
Eğer dünyada 5-7 yıl gibi bir süre barış olsa,hiçbir savaş
tehlikesi oluşturulmasa,ABD ekonomisi,aynen Sovyetler Birliği
ekonomisi gibi çökebilir ve ABD dağılabilir.
İşte bundan korkulduğu için,belki de durmadan dünyanın değişik
bölgelerinde anlaşmazlıklar körüklenerek,savaşlar çıkarıp veya
çıkartılıp devamlı silah üretimi ve ticareti ayakta tutulmaya
çalışılmaktadır.
Ancak bu yöntemin ilelebet işe yarayacağı da düşünülmemelidir.
Artık dünya kamu oyu, yavaş yavaş bunun farkına varmaya
başlamıştır.
Nasıl ki Sovyetler Birliğini ayakta tutan öcüler,”yeniden
yapılanma” ve “yumuşama” sözcüklerinin gündeme girmesiyle tuz buz
olarak ayakta kalamadıysa,dünyada oluşturulabilecek 5-7 yıl gibi
bir barış rüzgarı da ABD’nin çöküşüne neden olabilir.
Niçin 5-7 yıl diye sorulabilir belki de. Çünkü yeni seçilen bir
ABD başkanının görev süresini aşacak bir süredir bu süre.
Seçilen Başkanlar,normal başkanlık süreleri içinde hem
ülkeleri,hem de dünya çapında adından söz ettirecek öyle bir
icraat yapmalılar ki,hem silah sanayiine dayalı ABD ekonomisine
büyük bir destek olsun,hem de dünya çapında akis bulsun.
Sayılan bu sebeplerden dolayı,dün Vietnam’da olduğu gibi,bugün de
Afganistan ve Irak’ta, yarında Pakistan ve Hindistan gibi ülkeler
arasında, sudan bahanelerle saldırı ve karışıklıklar çıkartılarak
ve silah pazarları oluşturularak,kendilerini ayakta tutan ekonomik
dayanakları güçlendirmektedir.
İşte 5-7 yıl gibi bir dünya barışı,başkanlara bu fırsatı
vermeyeceğinden ve üretilen silahların kullanma alanları ortadan
kalkacağından dolayı,büyük bir ekonomik krizle karşı karşıya
kalacak olan ABD,belki de dağılmayla karşı karşıya
kalabilecektir.
Çıkarılan bu gibi savaşlarda da,olan yine bizim gibi ülkelere
olmaktadır. Daha önceki körfez savaşında olduğu gibi,eğer Irak’a
tekrar saldırılırsa,en büyük sıkıntıyı yine bizim ülkemiz ve
vatandaşlarımız çekecektir.
Herkesin bildiği gibi,biz hala körfez savaşının acısını çekmeye
devam ediyoruz. Savaşı çıkaranlar ise,kasalarını buralardan
şişirmeye devam etmektedirler.
Bu anlamsız savaşlar neticesinde,bizim kazancımız ise maalesef
şunlar olmaktadır.
Sınır ticaretlerimiz sona ermektedir.
Ezilen taraf olan Irak ekonomisi büyük oranda yok
edildiğinden,alım gücünün azalması neticesinde,karşılıklı ticari
hayat durmaktadır
Irak’la, dolayısıyla Ortadoğu ülkeleriyle yapılan ticaretin
azalmasıyla,ülkemizin istihdam olanakları oldukça daralmaktadır.
Fakirleşen ve sefilleşen insanlarda,savaşı yapan ABD ve İngiltere
vatandaşı değil,ne acıdır ki bizim vatandaşımız olmaktadır.
Ekonomisi çöken,savaşı başlatanlar değil,saldırıya maruz kalanlar
ve bizim gibi savaşa komşu olanlardır.
Zaten ekonomisi bıçak sırtında olan savaş komşusu bizim gibi
ülkeler de,sanki savaşı kendileri yapmış gibi en acımasız kıtlığı,
çekmek zorunda kalmaktadırlar.
Bütün bu sıkıntı ve acıları çeken bizler ve top yekûn dünya
insanları, savaş değil barış istiyor ama, ya o birileri ne
istiyorsa, maalesef yine de, o oluyor.
<==Anasayfa