DÜNYADAN DIŞLANMAYALIM

 İSMAİL SARIÇAY

E-Posta: isaricay@gmail.com

Dünya küçük bir köy haline döndü.

Günlük konuşmalarımızda çok sık geçen bir cümle bu.

Sınırların neredeyse sanal kaldığı dünyamızda, insanlar kısa süreler içinde bir ülkeden başka ülkeye rahatlıkla gidip gelebiliyor.

Dünyanın herhangi bir yerindeki tanıdığınızla göz göze, yüz yüze internet kanalıyla görüşmeniz, konuşmanız mümkün.

Bu gelişmeler sayesinde insanlar birbiriyle en verimli şekilde kültür alış verişinde bulunabiliyor.

Dünyanın neresinde olursa olsun bir buluş anında tüm insanlığa ulaşabiliyor.

Yer kürenin herhangi bir yerindeki malı istediğinizde görmeniz ve satın almanız mümkün olabiliyor.

Mal ve hizmetler artık sınır tanımıyor.

İngiltere’de, Çin’de, Yemende, Japonya’da, Güney Afrika’da, Rusya’da ya da bir başka ülkede üretilen mallar birkaç gün içinde dünyanın en ücra köşelerine kadar ulaşabiliyor.

 İletişimin zirveye çıktığı çağımızda herhangi bir ülke ya da bölgede meydana gelen bir olay birkaç saniyede dünyanın her yerine anında ulaşabiliyor.

Mahrem sanılan çeşitli olaylar sesli ve görüntülü olarak kaydedilip ifşa edilebiliyor.

Bu gelişmelere bigane kalmak mümkün değil.

Küba bile artık bu iletişim çağına fazla direnemedi. 

Dünya ile arasındaki duvarları yavaş yavaş kaldırmaya başladı.

Yıllardan beri Küba halkı yeni iletişim araçlarından uzak tutulmaya çalışıldıysa da sonunda yönetim pes etmek zorunda kaldı. Küba yönetimi geçtiğimiz hafta halkına Cep telefonu edinme fırsatı tanıdı.

Günümüzde dünyadaki gelişmelerden uzak kalmak mümkün olmadığı gibi etkilenmemek de mümkün değildir.

Herhangi bir kara parçasında meydana gelen bir gelişme tüm insanları ilgilendirir duruma geldi.

Ülkenizde meydana gelen olaylar sadece sizi ilgilendirmiyor. Tüm dünya kamu oyununu da ilgilendiriyor.

Türkiye’de son günlerde yaşadığımız bize yakışmayan gelişmelerde de gördük.

Örneğin S&P kredi derecelendirme kuruluşu kredi notumuzu bu olaylar nedeniyle durağandan negatife düşürüverdi.

Bereket ekonomimiz eskisi gibi zayıf değil. Yoksa sekiz şiddetinde ekonomik deprem yaşamamız hiçten bile değildi.

Hatırlayın daha önceki krizleri.

Aynı kuruluş kredi notumuzu düşürür düşürmez yüzde otuz fakirleşivermiştik.

Yine AB sözcüleri ülkemizdeki bu iç cedelleşmelerden dolayı ilişkilerini gözden geçirebileceklerini söylüyorlar.

Paramız diğer ülkelerin para birimleri karşısında değer kaybetmeye başladı.

Dolayısıyla Türk halkı bir ay öncesine göre fakirleşmiş oldu.

Şöyle denebilir.

Kim ne derse desin biz bildiğimizi yaparız.

İç kavgada yaparız, gelişmemizi ve zenginleşmemizi de engelleriz.

Demokrasi, insan hakları v.b bizi ilgilendirmez.

Dünyadan dışlanma, kopma umurumuzda bile değil.

Başka insanları da, ülkeleri de, dünyayı da takmayız.

Şunu unutmamak gerekir.

21.yüzyılda dünya ile aranıza duvar öremezsiniz.

İçe kapanık yaşayamazsınız.

Dünyaya bigane kalamazsınız.

Dünyanın gelişimine ve değişimine ayak uydurmak zorundasınız.

Aksi takdirde geri kalmış ülkeler kategorisinden kurtulamaz ve sefilleri oynamaya devam edersiniz.

Sefilleri oynamakla kalmaz barış ve huzur da bulamazsınız.

 

BAYRAK NAMUSTUR