EĞİTİMCİ ADİL OLUR

 İSMAİL SARIÇAY

E-Posta: isaricay@gmail.com

 Üniversitelerdeki kılık kıyafet tartışmaları öyle gerçekleri ortaya serdi ki insanın aklı şaşıyor.

İnsanın aklına, Allah’ım aklıma mukayyit ol demekten başka bir şey gelmiyor.

Bilim yuvalarındaki bir kısım hocaların dilinden dökülenler insana bilim adamı bunlarsa vay ülkemizin haline demekten başka çare bırakmıyor.

Aklım havsalam almıyor doğrusu söylenenlerin bir kısmını.

Hele bir söz söylendi ki tüm vicdanları derinden yaralayacak cinsten.

Bir üniversitemizin rektörü diyor ki;

“Ben bu kanun çıktıktan sonra başörtülü bir öğrenciye iyi not vermem”

Yani kanun manun ve adalet tanımam.

Adil olamam.

Dikkat edin bunu söyleyen bir üniversite hocası.

Bir eğitimci.

Unutmayalım eğitimciler herkesten daha adil olmak zorundadır.

Çünkü ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğini eğitimciler şekillendirir.

Bir ülkenin eğitimcilerinin seviyesi neyse ülkenin gerçek seviyesi de odur.

Evet, yapılan anayasa ve kanun değişikliklerine karşı olabiliriz.

Bunun için mücadelede edebiliriz.

Ama kendi çocuklarımızdan farklı görmememiz gereken öğrencilerimize, bilerek adaletsizlik, ayrımcılık yapamayız.

Buna hiç kimsenin ama hiç kimsenin hakkı yoktur ve olamaz da.

Hele bir eğitimcinin hiç olamaz.

Bunları dağdaki çoban söylemiyor dikkat edin.

Bunları saygı duyduğumuz, bilgisine ihtiyaç hissettiğimiz bilim erbabından duyuyoruz.

Bu mantıkla yola çıkılırsa;

Biriside çıkar ben Zenci öğrencilere hak ettiği notu vermem.

Bir başkası ateist öğrencilere hak ettiği notu vermem.

Bir ötekisi alevi öğrencilere hak ettiği notu vermem.

Bir diğeri Sünni öğrencilere hak ettiği notu vermem.

Bir başkası Hıristiyan, Yahudi vb. öğrencilere hak ettiği notu vermem.

Bir başkası solcu öğrencilere hak ettiği notu vermem.

Bir başkası sağcı öğrencilere hak ettiği notu vermem.

Bir başkası bu öğrenci Türk’tür, Kürt’tür, Yörük’tür vb. hak ettiği notu vermem.

Bir başkası bu öğrenci Galatasaraylıdır, Fenerbahçelidir vb. hak ettiği notu vermem.

Bir başkası saçlarını uzatmış, kulağı küpeli öğrencilere hak ettiği notu vermem.

Bunun sonu nereye kadar gider bilen var mı?

Bu ve buna benzer bahanelerle öğrencilerin notu kırılabilir mi?

Kırılırsa bu hangi vicdan ve insaf ölçüsüne sığar.

Hele özgürlük ve bilim yuvası olması gereken üniversitelerde bunların dile getirilmesi utanç verici değil mi?

Biz çocuklarımızı kimlere teslim ediyoruz da haberimiz yok demek ki.

Bunları söyleyenler bilim adamı öylemi?

Ülkenin geleceğini yönetecek olan gençleri yetiştirmesi gereken hocalar (büyük çoğunluğu tenzih ederim) bunlarsa vay halimize.

Hiçbir bahane bizleri adaletsizliğe sevk etmemelidir.

Karşınızdaki kim olursa olsun adalet terazisini şaşırmamak gerekir.

Üniversiteler ideolojilerin, siyasi görüşlerin, inançların çarpışma alanları değil, bilim alanlarıdır.

Hem öğrenciler soran, sorgulayan, düşünen insanlar olmalıdır diyeceğiz.

Hem de benim düşüncemde değil diye cezalandıracağız.

Hem özgür düşünceye sahip nesiller istiyoruz.

Hem de özgürlükleri yok etmek için ne gerekiyorsa yapmaya çalışıyoruz.

Bunlar ancak beşinci dünya ülkelerinde görülür.

Bu tip söylemler Türkiye’ye yakışmıyor.

Bilim yuvaları dışlayıcı değil kucaklayıcı olmalıdır.

İtici değil çekici olmalıdır.

Huzursuzluk yuvası değil huzur bahçeleri olmalıdır.

Bilim adil olmayı gerektirir.

Bilim adamları da adil olmak mecburiyetindedirler.

 

BAYRAK NAMUSTUR