EĞİTİM VE TOPLUM
İSMAİL SARIÇAY
E-posta: isaricay@gmail.com
2003-2004 eğitim ve öğretim yılı 15.09.2003 pazartesi günü açıldı. Yaklaşık on üç milyon öğrenci ders başı yaptı.
Okulların açılması aşağı yukarı ülke nüfusumuzun tamamına yakınını, yakından ilgilendiriyor.
Kimimizin çocuğu, kimimizin torunu, kimimizin de bir yakını mutlaka okulludur.
Böyle olunca okullarımızın açılması hepimizde bir heyecan oluşturur.
Bu sene en sevindirici olanı, ilköğretim kitaplarının ücretsiz dağıtılmasıdır.
İlk defa uygulanan ilköğretim kitaplarının bedava dağıtılması, veliler arasında büyük bir sevinç meydana getirdi. Bu uygulama her yıl yaşanan kitap kargaşasına da son vermiştir.
Velilerin büyük sıkıntılar çektiği kitap bulma telaşı da, böylece ortadan kaldırılmış oldu.
Her yıl öğretim yılı yarılarına kadar, kitap peşinde koşan veli ve öğrenciler, ilk defa bu yıl eğitim ve öğretime eksiksiz kitap ile başlayacak.
Demek ki istenirse bir çok şeyi halkımız lehine gerçekleştirmek mümkün.
Öğrenci sayımıza baktığımızda, bir çok Avrupa ülkesinin nüfusundan daha kalabalıktır.
Böyle olunca da eğitim problemleri daha uzun yıllar devam edeceğe benziyor.
Her yıl yaşadığımız problemlerin başlıcalarını şöyle sıralamak mümkün.
Sınıfların kalabalık olması
Öğretmensiz geçen dersler.
Ders araç ve gereç eksikliği.
Servis ve ulaşım sıkıntısı
Kış günlerinde yakıt yokluğu.
Meslek liselerine uygulanan haksız uygulamalar neticesinde boş kalan okullar ve öğrencisiz kalan öğretmenler.
Öğretmenlerin ekonomik durumları vb. gibi problemler, eğitim gündeminin liste başında yer alıyor.
Bütün bunların dışında, hemen hemen herkesin buluştuğu ortak nokta, ülkemizde eğitimin olmadığı, sadece öğretimin bulunduğu gerçeğidir.
Yapılan bu tespit doğrudur ve herkes tarafından da kabul edilmektedir.
Eğitimde insanın maddi ve psikolojik yönü dikkate alınmadan, Laboratuarlarda yapılmayan, uygulanmayan ve davranış haline dönüşmeyen bilgiler elbette ezbercilik olacak ve havada kalacak.
Uygulanmayan ve insan davranışlarında müspet yönde değişiklikler meydana getirmeyen bilgi, faydadan ziyade insana yüktür. Çünkü ne işe, ne de aşa faydası vardır.
Bu gün gelişmiş ülkelere baktığımızda, eğitim kurumlarında verilen her alandaki bilgilerin, uygulamalı olarak verildiğini görüyoruz. Bizlerde onları hayretle izliyoruz.
Adamların eğitim yuvalarında, teknolojinin bütün olanaklarını kullanmaları ve milli gelirden en büyük payı eğitime ayırmaları boşuna değildir.
Ülkelerin gelişmesinin de, batmasının da anahtarı eğitimdir.
İnsanlığın baş belası olan, hırsızlığın da, arsızlığında, fuhşunda, soysuzluğunda, vurgunculuğunda, hortumculuğunda, kapkaççılığında, tembelliğinde, fakirlik ve yoksulluğunda, geri kalmışlığında, adaletsizliğinde, kayırmacılığında, rüşvetinde, üretimsizliğin de ortadan kaldırılmasının tek panzehiri eğitimdir.
Ancak Fransız, Alman, Amerikan vb. ülke eğitim modellerini kopya olarak almanın da çare olmadığını gördük.
Çare çağımız şartlarına ve Türk toplumunun temel kimlik değerlerine uygun eğitim modellerini oluşturmak ve uygulamaktır.
Çünkü bir ülkenin ve toplumun eğitim kalitesi neyse, o ülkenin bütün alanlarının ölçüsü de odur. 18.09.2003