EKONOMİK KRİZ TELLALLIĞI
İSMAİL SARIÇAY
E-Posta: isaricay@gmail.com
Birkaç aydan beri ABD kaynaklı ekonomik kriz tüm dünyayı endişeye sevk etmeye devam ediyor.
Birçok ülke ekonomisi doğrudan veya dolaylı olarak bu krizden şiddetli şekilde etkilenmeye başladı.
Borsalar çökmeye devam ederken dövizde de sert olmasa da inişli çıkışlı yükselişler oluyor.
İzlanda gibi bazı ülke ekonomileri tamamen çökme noktasına geldi.
İngiltere, Almanya ve Fransa gibi AB’nin motor gücünü oluşturan ülkelerin ekonomileri de şu günlerde büyük sıkıntılar geçirmektedir.
Rusya ise borsasını sık sık kapatarak krizden mümkün olduğu kadar az zararla çıkma hesapları yapmaktadır.
Bu günlerde Japonya ve Çin gibi uzak doğu ülkelerine de sıçrayan ekonomik kriz, gittikçe alanını genişletmeye ve zararlarını artırmaya devam etmektedir.
ABD’den sonra Gelişmiş batılı ülke merkez bankalarının ortaklaşa piyasalara para pompalamaları da ekonomik krize çare olamamaktadır.
Türkiye ise her ne kadar krizden etkilenmemiş görünüyorsa da yakın gelecekte ister istemez az ya da çok bunun dışında kalamayacaktır.
Çünkü ekonomik ilişkide bulunduğu ülke ekonomilerinin daralması, halkların alım gücünün düşmesi ister istemez etkileyecektir.
Dünyadaki bu kritik durum karşısında, ülkemizde küçük de olsa bazı kesimlerin ekonomik kriz tellallığı yapması bir başka endişe kaynağıdır.
Uzun zamandan beri ha nisanda, ha temmuzda ekonomik kriz olacak yaygaraları çıkararak, çıkaramadıkları krizi bu gün bu kritik ortamda tekrar çıkarmak için çalışmaktadırlar.
TUSİAD gibi zenginler kulübümüzü oluşturan bazı kuruluşlar da son günlerdeki açıklamalarıyla adeta krizin acilen oluşması için elinden geleni yapmaya çalışıyor görünmektedir.
Hâlbuki bu tip kuruluşların çıkarları halkın kriz paniği içerisine sokulmamasındadır.
Herkesin bildiği gibi biz bu ekonomik krizlerden çok çektik ve hepimiz kaybettik.
Nice 24 Ocaklar, 5 Nisanlar vb. krizleri yaşadık ve çok acılı sancılar çektik.
Bir gecede yarı yarıya fakirleştiğimiz günleri daha unutmadık.
2000 ve 2001 krizlerinin sıkıntılarını yeni yeni atmaya başlamışken tekrar o günleri çağrıştıran açıklamalardan mümkün olduğunca herkesin kaçınması gerekir.
Toplum olarak kriz psikolojisine yakalanmamak için tüm kesimler üzerine düşen görevi yapmalıdır.
Krizler psikolojik ortamların müsait hale getirilmesi neticesinde kaçınılmaz olmaktadır.
Halk arasında panik oluşturmak, yarının çok tehlikeli gelişmelere gebe olduğu vesvesesi ortalığa pompalanarak acil kriz ortamları oluşturulmaya çalışılmamalıdır.
Ekonomik krize karşı önerileri olanlar bunları açık yüreklilikle ortaya koyabilmelidir.
Fakat yapılan son açıklamalar daha çok panik oluşturmak maksadına yönelik açıklamalar gibi duruyor.
Bunun yerine daha dikkatli olmayı, her kesimin uyanık ve tedbirli olması gerektiğinin açıklanması daha doğru ve sağduyulu olabilirdi.
Maalesef bu açıklamalar bazı soru işaretlerini de beraberinde getiriyor.
Acaba zenginler kulübümüzün ekonomi dışındaki bazı gizli hesapları varda ondan mı kriz tellallığı yapılıyor? Gibi sorularında sorulmasına neden oluyor.
Ülkemizde ekonomik krize karşı alınabilecek tedbirler konusunda açıklamalar yapılırken kritik ortamın hassasiyetleri göz ardı edilmemelidir.
Şunu unutmamak gerekir ki, birçok problemin kaynağı psikolojik olduğu gibi çözümü de psikolojiktir. 13.10.2008