ELBİRLİĞİYLE KRİZE ÇALIŞIYORUZ

 İSMAİL SARIÇAY

E-Posta: isaricay@gmail.com

Türk milleti olarak tarihi hastalıklarımıza bir türlü şifa bulamadık ve bulamıyoruz.

Bu hastalıklarımıza çare olacak ne kültürel, ne sosyal, ne siyasi, ne ekonomik ne de zihinsel dönüşümleri bir türlü sağlayamadık.

Tarih boyunca gizli ve açık iktidar kavgalarından bir türlü vazgeçemedik, geçemiyoruz.

Bilinen tarihimiz itibariyle Hunlardan bu tarafa bakacak olursak hep iç mücadele ve kavgaları görürüz.

Sonuçlarını ilkokulda okuduğumuz tarih bilgilerimizden yola çıkarak bile görebiliriz.

Bu günde yaşadıklarımız geçmişimizden farklı değil.

Şu ülkede kurtuluş mücadelesi hariç hiçbir zaman ideal birliği sağlanamadı, sağlanamıyor.

Yakın ve uzak geçmişimiz krizlerle, kargaşalarla, sıkıntı ve hüzünlerle boğuşarak geçti desek herhalde yanılmış olmayız. 

Bu ülke ekonomik, siyasi ve sosyal krizlerden çok çekti.

Kendi oluşturduğumuz krizlerle nice değerlerimizi heba ettik.

Nice gelecek kuşaklarımızı tırpanlarla biçip deste yapıp öğüttük.

Zaman zaman ülkemizi elin ecnebisinin 25 sentine muhtaç ettik.

Kısacası bu gün de yine elbirliğiyle krize çalışıyoruz diyebiliriz.

Elbirliği ve gönül birliği ederek ülkemizin birlik ve dirliğine çalışmak varken, ayrılık tohumları ekmeye devam ettik ve ediyoruz.

Gelecek yüzyılların hesaplarını yapmak yerine birbirimizin hesabını kesmekle meşgul olduk ve oluyoruz.

Anadolu’da varlıklı ve mutlu yaşama zeminleri hazırlama yerine tersi ne varsa onların altyapısını oluşturma çabasında olduk ve olmaya devam ediyoruz.

Halkımızın gelecek ümitlerini her defasında hüsrana uğrattık ve uğratmaya devam ediyoruz.

Gençlerimizin gelecek ümitlerini besleyeceğimiz yerde, onları ümitsizlik bataklıklarıyla baş başa bıraktık ve bırakmaya devam ediyoruz.

Ülke insanlarının her birinin aşı ve işinin olması yolunda çaba göstereceğimize, olanlarında ellerinden gitmesi için ne gerekiyorsa yamaya çalıştık ve çalışıyoruz.

Dünya nelerle uğraşıyor bakın bizler nelerle.

Tam 3.dünya ülkesi görüntüleri sergiliyoruz.

Dünya ülkeleri, ayak sesleri duyulan küresel ekonomik krizler için çıkış yolu ararken, bizler bir an önce krize nasıl girebileceğimizin yollarını yapıyoruz.

Küresel krize yakalanmamak için neler yapmalıyız diye kafa yoracağımıza, krizin bir an önce ülkemize gelmesi için elbirliğiyle davetiye hazırlıyoruz.

Çıkacak krizlerden belki çıkar sağlayanlar olabilir ama halkımızın ezici çoğunluğu bu krizler altında ezilecektir.

Hem de öncekilerle kıyaslanamayacak kadar şiddetlisiyle.

Şunu herkesin aklından çıkarmaması gerekir.

Doğacak bir siyasi ve ekonomik kriz sonucu bu günden kestirilemeyecek kadar intihar ve cinayetlerin meydana gelebileceğini unutmayalım.

Çünkü toplumumuzun büyük bir kesimi ekonomik istikrara güvenerek gelecek 5 ile 15 yılını borçlandı.

Yarın zoraki oluşturulmaya çalışılan bu kriz neticesinde tüm borçlanan insanlar ödeme sıkıntısına düşeceklerdir.

İşletmeler batacak, insanlar işsiz ve aşsız kalacaktır.

Bırakın borçlarını ödemeyi ekmek parasını bulamayacak duruma düşeceklerdir.

Peki, insanlarımızın düşeceği bu acıklı durumlardan acaba kim ya da kimler sorumlu olacaklardır?

Bu ağır yüklerin toplumun sırtına yüklenmesine vesile olanlar yataklarında rahat uyuyabilecekler midir?

Meydana gelecek intihar ve cinayetlerin sorumluluklarını taşıyabilecekler mi?

İşsiz ve aşsız kalan yığınların feryatlarına kulaklarını tıkayıp sofralarında rahat yemek yiyebilecekler midir?

Evet, bazılarımızın krizlerle cepleri ve kasaları dolabilir. Yerlerini sağlamlaştırmış da olabilirler.

Ancak toplumun büyük çoğunluğunun rahatsızlandığı bir ortamda hiç kimsenin yarını garanti değildir.

BAYRAK NAMUSTUR