ESKİYE RAĞBET OLSAYDI

İSMAİL SARIÇAY

E-posta: isaricay@gmail.com                                                       

  Hepimiz biliriz. “Eskiye rağbet olsaydı, bitpazarlarına nur yağardı” diye bir atasözümüz vardır. 

Toplumumuz kabına sığmıyor. Bizler ise çok dinamik olan toplumumuzun önünü tıkayan engelleri bir türlü açamıyoruz.

Bu zamana kadar halkımızın dinamiklerinin önünü açmak yerine, durdurmak için her türlü engelleri koyduk ve koymaya çalıştık.

Fakat geldiğimiz nokta hepimizin malumu. Artık bunların kaldırılmasının zamanı geldi ve geçti bile.

Gelişmeyi engelleyecek ne kadar yasa,  yönetmelik, genelge, kural, anlayış vb varsa, onları çağımıza göre güncelleme(update etme) zamanı çoktan geldi ve geçti bile.

Çağımıza göre her zaman güncelleme yapmak gerekirken, bizler yasa ve yönetmeliklerde olmayan ya da belirtilmemiş birçok engeli, sanki varmış gibi kabul ederek toplumsal gelişmenin önüne set çektik.

 Dünün kişisel hürriyetten, özgürlükten ve müteşebbis, düşünce, din ve vicdan hürriyetinden bihaber olan ülkeleri ve insanları, kısa zamanda çağa ayak uydururken ve on yıl içinde bizi her alanda fersah fersah geçerken, bizler hala on yıllar öncesinin anlamsız korku ve endişeleriyle bocalayıp duruyoruz.

Onlar milli gelirlerini beş’e, on’a katlamışken, bizler katlamayı bırakın maalesef durmadan aşağılara doğru düşürdük. Yani fakirleştik.

Bunların temel sebebi, en başta düşüncelerimizi, yasalarımızı vb her şeyimizi zamanında güncelleştiremedik.

Hala daha güncelleştirmede büyük tereddütler geçiriyoruz.

Son zamanlarda bazı konularda AB’nin sıkıştırmasıyla yeni düzenlemeler yapmaya çalışıyoruz.

İşin acı tarafı da, bu güncellemelerin AB istekleriyle yapılıyor olmasıdır.

Bu durum karşısında halkımızın arasında şu konuşmalara da çok sık rastlıyoruz.

Demek ki AB olmasa, bizler daha uzun yıllar her türlü hürriyeti sınırlı kullanmaya devam edeceğiz.

Halkımız istemeyerek de olsa, bari AB sayesinde bu hürriyetlere kavuşalım düşüncesini her fırsatta dile getirmektedir.

Hem Türk toplumu olarak İnkılâpçıyız(yenilikçiyiz) diyoruz, hem de çağa uygun yenilikler söz konusu olduğunda eskide direnmeye çalışıyoruz.

Böyle ne çağdaş uygarlık seviyesine yetişebiliriz, nede üzerine çıkabiliriz. Başkalarına avuç açmaya ve buyruk almaya devam ederiz.

Öncelikle eğitim ve öğretimin olmak üzere,  bütün vatandaşlarımızın, müteşebbis gücünün, düşünce, din ve vicdan hürriyetinin önündeki engellerin geciktirilmeden kaldırılması gerekir.

Bu konuda dünyaya yön veren ülkelerin uygulamalarına, anlayışlarına ve hedeflerine, dikkatlice bakıp anlamaya çalışmak yeterli olacaktır.

Bütün bu engeller kaldırılsın ki, her vatandaşımız hiçbir şeyden korkmadan, ne gibi proje ve düşünceleri varsa ortaya koyabilsin.

O zaman görülecektir ki, milyonlarca orijinal fikir ve projeler ortaya çıkacaktır. Tüm toplum kesimleri de bunlardan faydalanacaktır.

Korkunun, endişenin, gizli ve açık her türlü baskının bulunduğu yerlerde yeni fikir ve düşüncelerin yeşermesi mümkün değildir.

En güzel gelişmeler, karşı fikirlerin serbestçe konuşulup tartışıldığı yerlerde doğar ve gelişir.

Eski fikir ve düşünceler, toplumun bütün ihtiyaçlarına cevap verseydi, bu gün bütün ülke ve toplumlar,  aynı gelişmişlik ve refah düzeyinde olurdu.

Demek ki eskiye rağbetle bitpazarlarına nur yağmıyor.    23.06.2003