YAZARLAR

GENÇLİK VE ŞİDDET 

                                     İsmail SARIÇAY                                                                                      29.03.2006

                                     e-posta: isaricay@gmail.com

    Türk gençliği uzun zamandan beri büyük bir kimlik bunalımı içine girmiştir. Genç insanlarımız, toplumumuzun maddi ve moral değerlerinden bilerek veya bilmeyerek uzak tutulmaya çalışıldıkça, kimlik bunalımına sürüklenmeye başlamıştır.

 Toplumumuzda meydana gelen alabora ya da kültürel yozlaşma, birçok problemi de beraberinde getirmektedir.

 Kültürel yozlaşmanın gençler üzerindeki en büyük göstergesi, kendine, ailesine ve toplumuna yabancılaşma eğilimi olarak ortaya çıkmaktadır.

Bunun neticesi gençler arasında şiddet ve kötü alışkanlıklar hızla yaygınlaşmıştır. Adeta gençlik şiddetle birlikte anılmaya başlamıştır.

Suçu gençlerin ya da çocukların üzerine yüklemekle sorumluluğumuzdan kurtulamayız. Onları o hale biz büyüklerin ittiğini hiçbirimiz unutmamalıdır.

Çocuklarımıza hangi ölçülerin doğru, hangilerinin yanlış olduğu konusunda gerekli eğitim verilemediğinden, yanlış ellerden esen rüzgârlara yelken açıp, yanlış yönlere sürüklenebilmektedirler.

Milletler, ortak maddi ve kültürel değerler etrafında şekillenmişlerdir. Ortak değerler ne kadar çok ve bu değerlere gönüllü olarak ne kadar sahip çıkılmışsa, o milletler ayakta kalmayı o kadar sağlıklı başarabilmişlerdir.

İnsanlar da milletler gibidir. Çünkü insan biyolojik(maddi) ve psikolojik(ruhi) iki unsurdan müteşekkil yaratılmıştır.

Mademki insanlar böyle önemli iki temel değere sahiptir, bu iki değerinde toplumun temel değer kaynaklarından iyi beslenmesi gerekir.

Beslenemediği takdirde çeşitli alanlarda çeşitli arızi durumlar ortaya çıkmaya başlar.

Eğer siz insanın sadece biyolojik ihtiyaçlarını dikkate alır, psikolojik(ruhi) ihtiyaçlarını görmezden gelirseniz, o insanı büyük bir rahatsızlık ve huzursuzluk içine girmekten kurtaramazsınız.

Nasıl ki gerekli gıdalardan yoksun kalan insan, her türlü hastalıklara karşı dirençsiz kalıp hastalanıyorsa, moral bakımından aç kalan ya da eksik bırakılan insanlarında onarılması güç hastalıklara yakalanmasının önüne geçemezsiniz.

Moral değerler insanları ve dolayısıyla toplumları ayakta ve birarada tutan en temel değerler sistemidir.

Tabiat boşluk kabul etmez diye bir söz vardır. Sizin boş bıraktığınız alanları mutlaka birileri doldurur. Ondan sonrada bunlar nereden çıktı diye şaşar kalırsınız.

İşte bugün ilköğretim okullarına kadar inmiş olan çetecilik ve şiddet faaliyetleri tüm bu değerler sistemimizin horlanmasından, aşağılanmasından ve en basit tabiriyle dikkate alınmamasından ileri geldiğini unutmamak gerekir.

Eğer toplumun temel değerlerini bir tarafa bırakıp, genç nesilleri onlardan uzaklaştırırsak, bütün yollar bu günkü gibi şiddet, hırsızlık, kapkaç, alkol, uyuşturucu, tiner vb. alanlarına çıkacaktır.

Ondan sonrada hepimiz bir birimize bu kadar şiddet içeren olaylar nasıl oluyor yahu diye sorarız.

Yıllardan beri orta öğretim kurumlarında çeteleşme, şiddet, fuhuş, kumar, uyuşturucu vb. gibi faaliyetlerden hep söz edile geldi.

Bu gün ise ilköğretim okullarında bile şiddet kol gezmeye başladıysa hepimizin oturup on kere, yüz kere tekrar tekrar düşünmemiz gerekir.

Nerede hata yapıyoruz, neleri eksik bırakıyoruz diye başta aileler ve sorumlular olmak üzere, tüm toplum kesimleri ideolojik saplantılardan uzak, bilimin ölçütleriyle, eğitimin nelerden yoksun bırakıldığını sağlıklı bir şekilde değerlendirmekten başka çıkar yol yoktur.

Eğitim sistemi hemen masaya yatırılarak anaokulundan üniversiteye kadar, A’dan Z’ye yeni baştan ve çağın gereklerine ve milletimizin yapısına göre derhal gözden geçirilmelidir.

Bunu birçok araştırma sonuçları bize bas bas bağırmaktadır.

Bakın yakın zamanda açıklanan Türk eğitim sen’in ilköğretim okullarının 7.ve 8.sınıfları arasında yaptığı araştırmada, hepimizin tüylerini diken diken edecek sonuçlar ortaya çıkmıştır.

Anketten çıkan sonuçların bir kısmına şöyle bir bakalım.

Ø       Öğrenciler arasındaki taciz (sözlü, fiziksel, cinsel) oranının yüzde 92 olduğu.

Ø       Televizyon dizilerini seyretmede tercihlerinin ne olduğuna yönelik soruda ise yüzde 21 oranı ile mafya dizilerinin ilk sırayı aldığı.

Ø       Yine öğrencilerin yarıya yakını, yani yüzde 44.8’i aksiyon, macera, gerilim, korku türünde filmleri izlemeyi tercih ettikleri ortaya çıkmıştır.  

Bütün bunlar gösteriyor ki, eğitim alanında bir şeyler eksik bırakılıyor. Bilimsel pencerelerden görülenler dikkate alınmıyor ya da alınıyor gibi görünse de uygulanmıyor ya da uygulanamıyor.

Tüm olanları polisiye tedbirlerle önlemek mümkün değildir.  Önlenemediği de yaşanan olaylarla görülmektedir.

Zaten her insanın başına da bir polis dikemezsiniz.

<==Anasayfa