Son günlerde bölgemizin suları tekrar ısınmaya başladı. ABD ve yakın
müttefiklerinin komşumuz Suriye ve İran’ı açık açık tehdit etmesi, yakın
gelecekte bazı olumsuz gelişmelerin başlangıcını oluşturmaktadır.
İleri sürülen iddiaların başında, İran’ın nükleer silah edinmeye çalıştığı,
Suriye’nin ise teröristlere(Irak’taki direnişçilere vb.) yataklık yaptığı
gibi senaryoların hazırlandığı gözlenmektedir.
Irak
için de aynı bahane ve senaryoların nasıl üretildiğini daha hiç birimiz
unutmadı. Bu iddiaların da hepsinin asılsız olduğu iddia sahipleri tarafından
nasıl itiraf edildiğini tüm dünya kamuoyu duydu ve gördü.
Tekrar
aynı gerekçelere sığınarak, zaten ateş çemberi içinde yüzen bölgemizin tekrar
ikinci bir krize sürüklenmesi, hem ülkemiz, hem de bölgemiz açısından çok
tehlikeli sonuçlar doğuracağı ortadadır.
Tüm bu
gelişmelere zemin hazırlamak için, eski Lübnan başbakanı Hariri’nin bir
suikast düzenlenerek ortadan kaldırılması, orta doğuda ateşlenecek yeni bir
ateşin ilk kıvılcımlarını oluşturmaktadır.
Hariri’ye kim suikast düzenlerse düzenlesin, ister Suriye, isterse bölgemizde
bahane arayanlar olsun, netice itibariyle doğacak tehlikelerden tüm bölge
halkları zarar görecektir.
Özellikle Lübnan’da çıkarılması düşünülen iç kargaşa ya da iç savaş, bir
müdahale zemini oluşturması bakımından önemlidir.
Lübnan’ın parçalı yapısı ve daha önce yıllar süren kargaşa ortamı, bu günde
belli bazı güçlerin amaçlarına ulaşma istasyonu gibi kullanılacağa benziyor.
Büyük
Ortadoğu projesi(BOP)çerçevesinde adım adım gerçekleştirilen bu saldırı ve
işgal hareketleri, bölgemizi ve ülkemizi derinden sarsacağı ortadadır.
Tüm bu
gelişmelere paralel olarak, ABD de yayınlanan ve iki milyon tiraja sahip The
Wall Street Journal gazetesinde, Robert L. Polork tarafından kaleme alınan
bir yazıda, Türkiye çok sert biçimde eleştirdi.
Polork
Türkiye’de kamuoyunun büyük çoğunluğunun, anti-Amerikan bir eğilimde olduğunu
çok ağır bir biçimde ifade ederek, Türkiye’ye aklınca gözdağı vermeye
çalışmaktadır.
Türkiye'de ABD karşıtı komplo teorileri yapıldığını öne
süren Polork, "... İşler birkaç yıl daha böyle giderse ne olacağını kimse
bilemez. Türkiye kolayca ikinci sınıf bir ülke, dar kafalı, paranoyak ve
marjinal bir hale gelebilir - aksi nasıl mümkün olabilir? Amerika'da dostu
kalmamış ve Avrupa'da istenmeyen bir ülke…" demektedir.
Polork
bu yazısında,Türk basınından hükümetine ve hemen hemen bütün kesimlere
oldukça ağır eleştiriler yöneltiyor.
Bu
yazıyı okuyunca insanın aklına hemen 1 mart teskeresi geliyor. Yani
TBMM’sinin Irak savaşında ABD’nin yanında yer almamıza engel olan kararı.
Güya
Iraktaki başarısızlıkları da bu karardan dolayıymış.
Polork
demek istiyor ki, yeni yapacağımız Orta Doğu operasyonunda da(İran ve
Suriye’ye saldırımızda) yanımızda olmazsanız sonuçlarına katlanırsınız. Yani
tehdit ve gözdağı.
Türk
kamuoyundaki tepkiyi, ABD’nin Orta Doğudaki yanlış ve haksız saldırılarından
kaynaklandığını her nedense hiç düşünmüyor.
Ayrıca
Türk halkının ABD halkıyla bir probleminin olmadığını herkes biliyor. Türk
halkının tepkisi, ABD yöneticilerinin uyguladığı ve Türk halkını da derinden
sarsan mesnetsiz, haksız, adaletsiz saldırı ve katliamlara karşı olduğunu da
tüm dünya alem bilmektedir.
Hep
ABD’nin Türkiye için yaptıklarından dem vurup, Türkiye’nin onlar için nelere
katlandığını görmezden gelmek büyük bir haksızlıktır.
Polork’un bu sert eleştiri yazısının, bir gözdağı niteliği taşıdığı apaçık
ortadadır.
<==Anasayfa