İSMAİL SARIÇAY

E-Posta: isaricay@gmail.com

  HAC ANILARI

  -11-                                       

MEKKE’DE BAYRAM BOYUNCA SERVİSLER ÇALIŞMIYORDU:

Bayrama dört gün kala 11 Ekim 2013 günü öğleden sonra servis otobüslerinin çalışmaları durdurulmuştu. Bu durum 18 Ekim 2013 gününe kadar devam edecekti.

Artık bundan sonra herkes gideceği yere kendi imkânlarıyla gidiyordu. Şeytan taşlamanın bayram günü olması münasebetiyle taksilerde çalışmıyordu.  Zaten o milyonlarca insan yoğunluğu içerisinde taksi ve arabaların hareket etmesi de mümkün değildi.  Çaresiz yürümek zorundaydık.

Mekke’nin Cadde ve kaldırımlarını kafile olarak büyük kalabalıklar arasında adımlayarak yürüyorduk. Fakat annemi tekerlekli arabayla taşıdığımdan kaldırımlara çıkmak ve inmek kolay olmuyordu. Bu nedenle kafile ve grubumuzdan kopmak mecburiyetinde kaldık. Gruptan koptuk ama bulunduğumuz yerden konakladığımız otelin yollarını da bilmiyorduk. Sora sora Mekke bulunur sözümüzden hareketle karşılaştığımız insanlara Türkçe ve bildiğimiz birkaç Arapça, İngilizce sözcüklerle konakladığımız otelin adresini sorarak yol almaya devam ettik. Bazen dar sokaklardan geçtik, bazen caddelere çıktık. Aldığımız bilgiler neticesinde yaklaşık bir saat süren gruptan ayrı yürüyüşümüzün sonunda otelimize vardık. Yollarda bizler gibi kafilesinden ve grubundan kopan daha birçok insan olduğunu gördük.

Otelimize yorgun yokuş ulaştıktan sonra saç tıraşı olmamız gerekiyordu. Bizim daha önceden saç tıraşı yapma konusunda tecrübemizin olması dolayısıyla aldık elimize tarak ve makası Hacı arkadaşlarımızı saç tıraş yaptık. Sonra bir başka arkadaş da bizi saç tıraşı yaptı. Tıraşları olduktan sonra ihramlardan çıktık. Duşlarımızı alarak dinlenmeye çekildik.

Hem yorgun hem de uykusuzduk. Çünkü Arafat’tan itibaren hareket halindeydik. Doğru dürüst ne dinlenmeye ne de uyumaya zamanız oldu.

Evet, otelimize belasız, kazasız, yorgun yokuş sağ selim gelmiştik. Müzdelife’den 14 ağustos gece saat 23:00’dan itibaren yürüyüşe başlayarak, 15 ağustos sabahı saat 07:40’da konakladığımız otele ancak gelebildik. Tam sekiz buçuk saat yaya yol yürümüştük.

ŞEYTAN TAŞLAMADA ARKADAŞIMIZ KAYBOLDU:

Bu sekiz buçuk saat yol yorgunluğundan sonra tam otelde dinlenmeye çekilmiştik ki, telefonum çaldı. Daha önceden gerektiğinde beni araması için telefon numaramı verdiğim, Hac yolculuğuna yalnız katılan, aynı grupta olduğumuz Yeni Kavak köyünden Şaban Artar adlı bir Hacı arkadaşımız arıyordu. Telefonda kendisinin kaybolduğunu ve nerede olduğunu bilmediğini söylüyordu. Telefonda kendisinin bulunduğu yerle ilgili bilgi almaya çalıştım. Fakat nerede olduğunu tam olarak ifade edemiyordu. Telefon kapandı. Hemen tekrar ben onu aradım. Nerede olduğunu anlamaya çalışıyordum. O anda telefonda başka birisinin sesi duyuldu.

 Dedi ki, bu hacı amca Şeytan taşlamanın çıkışında yürüyen merdivenlerin sağ yan tarafında duruyor şu anda. Nereye ve nasıl gideceğini bilmediğini söylüyor dedi.

 Bende söyle hacı abiye bulunduğu yerden kesinlikle ayrılmasın. Hemen biz onu oradan alalım ya da aldıralım dedim.

Hacı arkadaşımızın yerini böylece belirlemiştik.  Araba tutup gitmeyi istedim. Fakat o gün Mekke’de arabalar çalışmıyordu. Yürümeyle de bir saat mesafedeydi.  Hemen Kafile başkanını aradım. Fakat kendisi yerine telefona yardımcısı çıktı. Kendisinin şu anda meşgul olduğunu söyledi. Ona kafile başkanımıza iletilmek üzere kaybolan Hacı arkadaşımız hakkındaki bilgileri verdim. Bir an önce bu arkadaşımızın bulunduğu yerden alınması gerektiğini hatırlattım.

Derken aynı Hacının telefonundan bir daha arandım. Telefondaki kişi şöyle diyordu.

Bu telefondan son defa siz aranmışsınız. Onun için sizi arıyorum dedi.

Hayrola dedim.

Bu telefonun sahibi telefonunu kaybetmiş galiba. Burada buldum dedi.

Bende cevaben, bu Hacının Aziziye bölgesinde Zehretüşşüruk otelinde(15 nolu otel) kaldığını, mümkünse oteldeki resepsiyona bırakıvermesini rica ettim.

Hemen tekrar kafile başkanını aradım. Son durumu ilettim. Fakat ilgililerin Şaban Artar’ın kaybolduğunu tahmin ettiğimiz yere almaya gittiklerinde yerinde bulamadıklarını öğrendim.

Meğer kaybolan Hacı arkadaşımıza Kayseri kafilesinden birisi rastlayıp sahip çıkmış. Ona yardımcı olmak maksadıyla yanına alarak akşama yakın otele getiriverdiğini öğrendik.

Bu arada arkadaşımızın kaybolan telefonunu bulan kişi de telefonu getirip otelin resepsiyonuna bırakıvermiş.

Arkadaşımızın geldiğini duyar duymaz yanına gittik. Geçmiş olsun dileklerimizi ilettik. Bulunduğuna oldukça sevindik. Arkadaşın kaybolmasından duyduğumuz sıkıntı ve stresten de böylece kurtulmuş olduk.

 

HAC TAVAF’I:

Kurban bayramının birinci günü ikindi vaktine kadar dinlenerek geçirdik. İkindiden sonra kendi imkânlarımızla on beşer Riyal vererek dolmuş tutup Kâbe’ye gittik. Çünkü Hacı olan bütün Müslümanlar hemen hemen hepsi Mekke’de toplanmıştı.  Her Hacı da öncelikle Hac tavafını bir an önce yapmak istiyordu. Kâbe tam bir mahşeri görüntü arz ediyordu.

Annemi tekerlekli arabayla taşıdığımız için, özel olarak tekerlekli arabalar için yapılan geçici tavaf alanına girme sırasına geçtik. Fakat daha bize sıra gelmeden yoğunluktan dolayı orası kapatıldı ve bütün tekerlekli arabayla gelen Hacıları ikinci kata yönlendirdiler.   İkinci ve üçüncü kat inşaat dolayısıyla bu güne kadar kapalıydı. Bayram gününden itibaren ikinci ve üçüncü kat da meğer tavaf için açılmış. Sırayla ikinci kata çıktık. İkinci kat tavafa açılmış ama yeni yapılan kısmın zemini biraz pürüzlüydü. Normal kaba beton atılmış ve kullanıma açılmıştı. Tavaf yalın ayak veya çorapla yapıldığı için inşaat alanından geçerken biraz yürümeyi zorlaştırıyordu.  

Osmanlı eseri olan Revaklar kısmının tabanı ise mermer kaplı olduğu için orada zorluk çekilmiyordu. Gayet rahattı. Bu sıkıntılara rağmen biraz uzun sürse de Hac Tavaf’ını 2.katta yaptık. Uygun bir yere çekilerek tavaf namazını kıldık.

Bundan sonra say yapmak üzere Safa-Merve bölgesine geçtik. Burada Say’ımızı yaptık. Bu arada akşam vakti de yaklaşmıştı. Akşam ve yatsı namazlarını Kâbe’de eda ettik. Bu görevlerimizi yaptıktan sonra otelimize geri döndük.

Bayramın ikinci günü kafile olarak gece saat 21:00’da İzmir(Balıkesir)3.kafile olarak şeytan taşlamaya gitmek üzere topluca yola çıktık. Mekke Cadde ve sokaklarından geçerek yaklaşık bir saat yürüdük.

Yollarda birçok yerde hayırseverler soğuk şişe suyu dağıtıyorlardı. Dağıtılan bu sulardan isteyen aldı istemeyen almadı. Bir süre sonra Şeytan taşlanacak yere(Cemarat)  vardık. Giriş kapılarına yöneldik. Fakat giriş kapıları askerler tarafından kapatılmıştı.  Bizleri içeri almadılar.  İki saat kadar beklemeniz gerekir dediler. Sebebini sorduğumuzda, yoğunluktan dolayı kapıların kapatıldığını söylediler.

Şeytan taşlama alanı üç kattan oluşuyordu. Bizde bu kadar zaman beklemektense 2. veya 3. kata çıkıp oradan girelim dedik. Dışarıdan yürüyen merdivenlerle ikinci kata çıktık. İkinci katın müsait olduğunu gördük. İkinci kat kapısından girerek küçük, orta ve büyük şeytanlara Bismillahi Allahuekber diyerek yedişer taş atarak şeytanları taşladık. Şeytanları taşladıktan sonra şeytan taşlama alanından çıktık. Uzun tünellerden geçtik. Tünelleri geçince askerler bizi askeri servis otobüslerine yönlendirdi. Sevindik. Demek ki otobüsler çalışmaya başladı dedik. Askeri servis otobüslerine bindik. Bu otobüsler Hacıları şeytan taşlama sınırları çıkışına kadar getirip indiriverdiler. Daha yürüyeceğimiz bir hayli yol vardı. Tekrar Mekke’nin Cadde ve sokaklarını adımlayarak konakladığımız otele geri döndük. Ancak bu arada gece saat 01:00 oldu. Yani bayramın üçüncü gününe girdik. 

17 Ekim 2013 tarihi üçüncü bayram günüydü. Üçüncü bayram günü akşam saat 21:30’da son defa şeytan taşlamaya gidecektik. Planlandığı gibi saat 21:30’da şeytan taşlamak için otelin önünde toplandık. Yine toplu halde yaya olarak yola çıktık. Bu defa kısa yolları öğrendiğimizden dolayı 40 dakika dolayında şeytan taşlanacak yere vardık. Küçük, orta ve büyük şeytanları Bismillahi Allahuekber diyerek yedişer taş atarak taşladık.

Böylece Haccın yerine getirilmesi gereken icaplarını tamamlamış olduk. Yine tünellerden geçerek hazır bekleyen askeri servis otobüslerine binerek şeytan taşlama sınırları çıkışına kadar otobüslerle geldik.  Buradan gönül huzuru içerisinde tekrar Mekke’nin Cadde ve sokaklarını adımlamak suretiyle kaldığımız otele geri döndük.

İKİNCİ UMRE’MİZİ YAPTIK:

 Haccımızın gereklerinden olan Şeytan taşlama görevlerimizi tamamladıktan sonra Türkiye’ye dönme zamanımız da günden güne yaklaşıyordu.

Türkiye’ye dönmeden önce tekrar Umre yapmak istedik. Ancak Umre için Mikat(Haram) sınırlarının dışına çıkıp tekrar girmek gerekiyordu. Kafilece 21 Ekim 2013 günü saat 21:00 dolaylarında 2.Umre’mizi yapmak üzere otobüslerle Mekke dışında Mikat sınırı sayılan Ayşe camisine doğru yola çıktık. Yaklaşık kırk dakikalık yolculuktan sonra Ayşe camisinin bulunduğu bölgeye vardık. Otobüs içinde topluca Umre niyeti yaptık. Ayşe camisinin yakınlarına otobüslerimiz park etti. Otobüslerden inerek Ayşe camisine girdik.  Ayşe camisinde iki rekât namaz kıldık. Oradan otobüslerle Umre Tavaf’ı ve Say’ı yapmak üzere Kâbe’ye döndük. 

Kâbe’de Umre tavafı yapmaya niyet ettik. Tavafımızı yaptık. Tavaf namazından sonra Say yapmak üzere Safa-Merve bölgesine geçtik.

Safa Merve’de Say yapmak üzere 3.kata çıktık. Fakat 3.kat büyük vantilatör ve soğutuculara yakın olduğu için büyük bir hava akımı vardı. Zaten oldukça terliydik. Fakat geri de dönemedik. Say’ımızı burada tamamladık ama oldukça üşüdük.  Adeta bedenimizi buz kesti. Neticede burada Umre Say’ı için niyet edip Say’ımızı tamamladık. Böylece 2. Umre’mizi de yapmış olduk.

Fakat biz bu ikinci Umremizi yaptığımız gün, bir hacı arkadaşımız Mekke’de kaldırıldığı hastanede hakkın rahmetine kavuşmuştu.

DEVAM EDECEK

Politika gzt.yay.tar. :

13 Ocak 2014       

Ana sayfa