İSMAİL SARIÇAY
E-Posta: isaricay@gmail.com
HAC ANILARI
-12-
MEKKE’DE HACI ARKADAŞIMIZI KAYBETTİK:
Hac görevlerimizi tamamlayıp Türkiye’ye döneceğimiz günleri beklerken bir hacı arkadaşımızı kaybettik. Dönüşümüzden 4 gün önce 21 Ekim 2013 pazartesi günü aynı kafile, aynı grup ve aynı otobüste yolculuk yaptığımız İsmail hakkı İleri Atılan adlı hacı arkadaşımız hakkın rahmetine kavuştu. Mekânı cennet olsun.
İsmail Hakkı İleri Atılan, eşiyle birlikte Hacca gelen Balıkesir 3.kafile 1.gruptan Balıkesir merkeze bağlı Çayır Hisar köyündendi. Eşi cenazesini her ne kadar Türkiye’ye götürmek istediyse de Suudi kanunlarına göre bunun mümkün olmadığı ortaya çıktı. Bunun üzerine mecburen Mekke’de defnedilecekti. Cenaze, çocuklarının Türkiye’den Mekke’ye gelmesi için defnedilmeyip bekletildi. Çocukları 23 Ekim 2013 Çarşamba günü sabahleyin Mekke’ye geldi. Bunun üzerine aynı gün öğle namazına müteakip Kâbe’de kılınacak cenaze namazından sonra defnedileceği açıklandı. Hemen hazırlıklarımızı yaptık Kâbe’ye gittik. Hacı İsmail Hakkı İleri Atılan’ın cenaze namazını milyonlarca hacı ile birlikte Kâbe’de kıldık. Ruhuna Fatihalar okuyup dualar ettik. Eşine ve çocuklarına baş sağlığı dileklerimizi ilettik.
Böylece Balıkesir’den hac görevimizi yapmak üzere birlikte yola çıktığımız arkadaşımızı, Mekke’de kutsal topraklara emanet ederek geri dönecektik.
Allah’tan kendisine gani gani rahmet, yakınlarına tekrar baş sağlığı ve sabır diliyorum.
DÖNÜŞ İÇİN CİDDE HAVA ALANINA GİDİŞ:
24 Ekim 2013 günü akşam saatlerinde Cidde hava alanına hareket edecektik. Çünkü 25 Ekim 2013 günü sabah saat 09:00’da Türkiye’ye dönüş uçağımız vardı. Onun için yavaş yavaş dönüş hazırlıklarına başladık.
24 Ekim 2013 günü saat 23:00 da oteli boşaltmamız gerekiyordu. Akşam yemeğini saat 19:00 dolaylarında yedikten sonra Cidde hava alanına gitmek üzere valizlerimizi hazırlamaya başladık. Valizlerimizi hazırladıktan sonra sırayla asansörleri kullanarak lobiye indirdik. Bir süre sonra bizi Cidde’ye götürecek otobüslerin geldiği anons edildi. Valizlerimizi otobüslere verdik. Bagajların yerleştirilmesine nezaret ettik.
Yaklaşık gece 00:30 dolaylarında Mekke’den Cidde’ye doğru hareket ettik. Cidde’nin Mekke’ye 80 km olduğunu öğrendik. Gece saat 02:00 sıralarında Cidde hava alanına vardık. Cidde havaalanı dünyanın en büyük hava alanlarından birisi olduğunu öğrendik. Hava alanı içinde bir süre yürüdük. Boş bir alan bulup orada dinlendik. Bu arada uçak biletlerimiz ve pasaportlarımız da yetkililer tarafından tek tek dağıtıldı. Bu sırada bagajlarımızda geldi. Gelen bagajlarımızı aldıktan sonra uçağa götürecek başka araçlara verdik. Sonra gidecek yolcular giriş kapısı önünde bagajlarımızı tekrar aldık. El arabalarına yükledik. Bagajları teslim etmek için bagaj teslim gişeleri önünde sıraya girdik. Bagajları teslim alma gişelerine yaklaştığımızda görevlilerin bahşiş almadan bagajları teslim almadıklarını gördük. Açık açık bahşiş istiyorlardı. Bahşişin bir limiti yoktu. Fakat bahşiş vermek istemeyenlerin bagajlarını bekleterek zorluk çıkarıyorlardı. Hatta bahşişi almadan bagajları teslim almıyorlardı.
Bagaj teslim etme sırası bize gelmişti. Bizden de aynı şekilde bahşiş istediler. Önümüzde bagaj teslim edenlerin hepsinden bahşiş aldıklarını görüyorduk. Aynı şekilde bagajlarımızı teslim ederken bize de açıkça bahşiş istediler. Huzursuzluk çıkmasını istemediğimiz için ister istemez az da olsa vermek zorunda kaldık.
Bagajları teslim ettikten sonra giden yolcular bölümüne geçtik. Burada saat 09:00 da kalkacak uçağımızı beklemeye başladık. Saat 09:00 olduğu halde uçağımız gelmemişti. Çaresiz beklemeye devam ettik. Nihayet saat 10:00 dolaylarında uçağımızın geldiğini öğrendik. Ancak biletlerimizde yazılı olan giriş kapılarına vardığımızda görevliler uçağa bu kapıdan değil başka kapıdan binileceğini söylediler. Diğer kapıya vardığımızda oradaki görevliler de giriş yapacağımız kapının bu kapı olmadığını ve hangisi olduğunu da bilmediklerini ifade ederek bizleri oradan oraya kafile halinde koşturdular. Böyle elimizde çanta ve eşyalarımızla birkaç kapı dolaştıktan sonra uçağa binilecek kapıyı nihayet bulabildik. Buradan hemen bizi uçağa almaya başladılar.
DÖNÜŞ UÇAĞINA BİNİŞ:
Dönüş uçağına girdiğimizde bir sürprizle karşılaştık. Biletlerimizde koltuk numaraları olarak 36D/E/F diye yazıyordu. Uçağın koridorundan son koltuk sırasına kadar ilerledim. En sona vardığımda bir de ne göreyim. Son sıra 35A/B/C/D/E/F koltukları vardı. 36.sıra nolu koltuklar yoktu. Dolayısıyla biz ayakta kaldık. Olmayan koltuklar satılmış meğer bize. Hemen uçakta bulunan görevli bayanı çağırdım.
Dedim ki; “Hanımefendi bakar mısınız? Bizi galiba belediye otobüslerinde olduğu gibi ayakta yolcu olarak almışlar.”
Bayan şaşkın bir edayla; “Nasıl olur beyefendi, öyle şey olur mu?”
Dedim ki; “Hanımefendi o zaman nerede 36.sıra koltukları. Bak bizim koltuk numaraları 36/D/E/F. Hâlbuki burada 35. sıra koltuklar son koltuklar.”
Bayan bizim biletlere baktı. Şaşkın şaşkın nasıl olur ama dedi.
Bende;”Ben bilmem nasıl olduğunu ama olan ortada. Hanım efendi bu durum tam bir skandal. Olmayan koltukları satmışlar galiba bize. Manşetlik bir olay bu durum” dedim.
Bu arada bazı Hacılar bana niye oturmuyorsunuz yerinize diye soruyordu. Ben de biraz yüksek sesle, bize arayı, yani koridoru satmışlar. Onun için biz maalesef ayakta yolculuk yapacağız, aynen belediye otobüslerinde olduğu gibi diye cevap verdim. Bunu duyanlar şaşkın şaşkın bize bakıyorlardı. Ya olur mu öyle şey diyenleri duyuyordum.
Bu arada uçağın son koltuklarının fotoğraflarını çekmeye başladım. Dolayısıyla olmayan koltukların fotoğraflarını çekiyordum. Benim fotoğraf çektiğimi gören bayan hemen bir yerlere telefon etti. Bu arada ben de not defterime bazı notlar almaya başladım. Bunu gören bayan hayrola beyefendi dedi. Dedim ki bu skandal olayı basına vereceğim. Özel bir firmanın bunu yapması hoş bir şey değil dedim. Bunun üzerine görevli bayan hemen uçağın kuyruk tarafına gitti bir yerlere tekrar telefon etti. Bu arada ben de nasıl çözüm bulacaklarını merak ediyordum.
Bir dakika geçmedi ki bir anons geçildi. “Dikkat dikkat! Uçak bilet numaraları geçerli değildir. Uçakta isteyen istediği yere oturabilir” deniyordu. Çözüm buydu.
Fakat yolcuların büyük çoğunluğu yerine oturmuştu. Annem, ben ve eşim ayakta kaldık. Bizim gibi birkaç kişi daha ayaktaydı. Ondan sonra boş koltuk aramaya başladık. Artık nerede boş bir yer bulduksa oturduk. Ancak annem bir yerde, ben başka bir yerde, eşim başka yerde oturmak zorunda kaldık. Benim endişem annemin yaşlı ve her an yardıma ihtiyacı olmasıydı. Ancak yapacak bir şeyde yoktu. Bazı arkadaşlara yer değişelim dediysek de haklı olarak herkes kendi eşi ve yakınıyla oturuyordu. Unun için kimse yerinden kalkmak istemedi. Mecburen biz de ayrı ayrı yerlerde yolculuk yapmak zorunda kaldık.
Sağ olsunlar Hacı Bilal Meriç ve eşi yanlarında bulunan boş bir yere Annemi oturtarak, merak etmeyin siz, hacı anne bize emanet dediler. Yolculuk boyunca yardım edip sahip çıktılar. İhtiyaçlarını bizi aratmayacak şekilde giderdiler. Buradan kendilerine çok teşekkür ediyorum.
Özel bir firmaya ait olan uçağımız Cidde’den saat 12:00 da hareket etti. Uçakta sıcak ve soğuk çeşitlerden oluşan yemek paketi verildi. Sıcak ve soğuk içecekler ikram edildi. Yolculuğumuz yukarıda anlattığımız bazı olumsuzlukların dışında gayet güzel geçti.
İZMİR HAVA ALANINA İNİYORUZ:
Cidde hava alanından kalkıştan üç saat yirmi dakika sonra saat 15:20’de İzmir Adnan Menderes hava alanına sorunsuz indik. Uçaktan çıkar çıkmaz hemen bagaj alma bölümüne geçtik. Yarım saat beklememize rağmen yürüyen bantlardan bagajlarımız gelmiyordu. Derken bagajımızın bir tanesi geldi ama diğerleri yoktu. Beklemeye devam ettik. Bütün bagajlarımızı almamız yaklaşık bir buçuk saati buldu. Bu arada heyecanla, hava alanının gelen yolcular kısmında yakınlarımız bekliyordu. Bizde heyecanla onlara kavuşmayı arzuluyorduk.
Neticede bagajlarımızı alıp, elle taşıma arabalarına koyduk. Doğru pasaport kontrolünün yolunu tuttuk. Burada fazla bekletmediler. Pasaport kontrolünden kısa zamanda geçtik.
Pasaport kontrol çıkışında, başta Sidas Medya genel yayın yönetmeni Sayın Şakir Sarıçay olmak üzere, birçok yakınımız sevinç ve heyecan içinde bizi karşıladılar. Birbirimizle gözyaşları içerisinde kucaklaşarak ayrılık özlemlerimizi giderdik.
Hem Hac yolculuğuna çıkarken hem de Hac dönüşü kavuşurken dökülen bu sevinç gözyaşları, sanıyorum bu kutsal yolculuğun verdiği deruni huzurun bir yansımasıdır.
Böylece 22 Eylül 2013 günü ayrıldığımız ülkemize sağ selim tekrar kavuşmuş olduk. Hava alanından Balıkesir’e diyanetin tuttuğu otobüslerle toplu olarak gidecektik. Aynen Hacca gidişte Balıkesir’den İzmir’e gittiğimiz gibi.
Ancak çocuklarım istemediğimiz halde hava alanına bizi özel arabalarıyla almaya gelmişler. Onları kırmamak adına kafile başkanımızdan izin alarak çocuklarımızla birlikte İzmir hava alanından ayrıldık. Bu arada kardeşlerim de Annemi Manisa/İcikler beldesine bir iki gün İzmir’de dinlendikten sonra götürmek üzere evlerine götürdüler. Dolayısıyla annem, kardeşlerim, yeğenlerim ve yakınlarımızla İzmir hava alanında vedalaşarak ayrıldık.
21 Eylül 2013 tarihinde ayrıldığımız Balıkesir’deki evimize 33 gün sonra 25 Ekim 2013 günü saat 20:00 dolaylarında döndük. Rabbime binlerce şükürler olsun ki, İslam’ın beş şartından biri olan Hac vazifemizi sağlık ve sıhhat içerisinde yaparak evimize döndük. Rabbim inşallah Haccımızı kabul edilenlerden eyler.
Allah Hacca gitme hayaliyle yanıp tutuşan bütün Müslümanlara gitmeyi nasip etsin diyor, on iki bölüm halinde yazdığımız bu Hac anılarımızı, eksik ve kusurlarıyla birlikte burada sonlandırıyoruz.
Tüm okuyucularıma selâm ve sevgilerimle.
SON
Politika gzt.yay.tar. :
20 Ocak 2014