İÇTE KAVGA DIŞTA BARIŞ ARAYIŞLARI
İSMAİL SARIÇAY
E-Posta: isaricay@gmail.com
Ülkemiz siyasi, ekonomik, kültürel vb. alanlarda bir türlü istikrara kavuşamıyor.
Her güç merkezi diğeri üzerinde hegemonya kurma peşinde.
Bir süre ortalık sakinleşse bile ne oluyorsa oluyor hemen iç çatışma nedenlerini oluşturup birbirimize giriyoruz.
Bu durum onlarca hatta yüzlerce yıldır böyle devam edip gidiyor.
Niçin tarihte 16 tane devlet kurup yıktığımızı böylece daha iyi anlıyoruz.
Çünkü bu 16 devletin tamamına yakınını biz kurduk ve maalesef biz yıktık.
Bu durumları görünce hemen insanın aklına “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” yerine “Türk’ün Türk’ten başka düşmanı yoktur” sözü geliyor.
Tarih boyunca hep kendi ayağımıza kurşun sıktık, sıkmaya da devam ediyoruz.
Her nedense hiç kimse kanunlar çerçevesinde kendine verilen haklarla iktifa etmiyor, daha fazlasını daha fazlasını istiyor.
Kendi görevlerini doğru dürüst yapmak yerine herkes başkasının işini daha iyi biliyor.
İşte bunlardan dolayı da görev kirlenmesi meydana geliyor.
Görevlerin kirlenmesi neticesinde de işler birbirine karışıp bu defada işin içinden çıkamıyoruz.
Başlıyoruz didişmeye ya da kavga etmeye.
İç kavgalar böylece sürüp gidiyor.
Olanların faturası da tabi ki hepimize kesiliyor.
Böylece geleceğimizi kararttıkça karartıyoruz.
Bırakın gelecek on yılları bir yıl ötemizi bile göremiyoruz.
Ne iş adamı gelecek hesabı yapabiliyor ne de çalışanlar yarınından emin olabiliyor.
Gelecek nesillerimize aydınlık günler bırakacağımıza mayınlı alanlar kurup bırakıyoruz.
İçteki bu kavgalarla hem dünyaya rezil oluyoruz hem de fakirlik ve yoksulluktan bir türlü kurtulamıyoruz.
Ancak içteki kavga arayışlarına rağmen dışarıdaki barış arayışlarımızda da başarılı olduğumuzu söyleyebiliriz.
Eğer Türk milleti içte barışı tam sağlayıp gerçek potansiyelini kullanma becerisini gösterebilse, değil bölgesinde küresel çapta da birinci sınıf ülke konumuna gelecektir.
Ne yazık ki böyle bir geleceği elbirliğiyle yok ediyor, önümüze aşılmaz engelleri kendimiz oluşturuyoruz.
Bakın Dünya nelerle meşgul bizler nelerle.
Dünya insanı nelere kafa yoruyor biz nelere.
Çevremizdeki ülkeler hangi hesapların peşinde.
Bizler neyin peşindeyiz.
İçteki bu kavgalar iş mi üretiyor, aş mı?
Barışa mı hizmet ediyor, düşmanlığa mı?
Yoksa İşsizlik problemini mi çözüyor, istihdam mı oluşturuyor?
Demokrasimizi mi geliştiriyor, insan haklarını mı?
Yoksa halkımız arasındaki birlik ve beraberliği mi sağlıyor, ayrıştırmaya mı hizmet ediyor?
Tüm etkili, yetkili ve sorumluların bu sorulara sağduyuyla cevap vermesi gerekir.
Yine de tüm bu iç hesaplaşmalara rağmen dışarıda bir araya gelmeleri bile mümkün olmayan ülkeleri bir araya getirip barış görüşmeleri yaptırabiliyoruz. Başarılı da oluyoruz.
Lübnan da düşman kardeşler olarak bilinen grupları Türkiye olarak bir araya getirip Lübnan iç savaşını engelleme becerisini gösterebiliyoruz.
Asıl önemlisi bu güne kadar bir araya gelmeleri mümkün olmayan, hatta hayal bile edilmeyen İsrail ve Suriye’yi, bir masaya oturtma başarısını gösterebiliyoruz. Bu ezeli düşmanlar arasında olumlu ve etkili roller oynayabiliyoruz.
Kısaca şunu söyleyebiliriz.
İçte kavga arayışlarımız devam ediyor
Dışta da barış arayışlarımız.