İLKEL VE ÇUKUR DAVRANIŞ

 İSMAİL SARIÇAY

E-Posta: isaricay@gmail.com          

İsrail dışişleri bakan yardımcısı Danny Ayalon Türkiye büyük elçisine karşı alçakça bir tavır sergiledi.

Aslında bu tavra alçakça demek hafif kalır.

Çünkü alçak da bir seviyedir.

Buna ancak ilkel ve çukur bir davranış denebilir.

Anlaşılan İsrail hala devlet olamamış.

Olsaydı ilkel kabilelerde görülen bu cins tavırlar sergilenemezdi.

Bir büyük elçiye pusu kuracak kadar devlet ciddiyetinden uzak olunamazdı.

Bir devletin yaptığı ve yağacağı davranışlar ölçülüdür, insanidir.

Uluslararası diplomatik kurallara azami nezaket gerektirir.

Peki, İsrail’in bu tavrının arkasında yatan sebep nedir?

Bölgede sıkışmışlığının neticesidir.

Türkiye’nin Orta doğuda ve çevresindeki açılımlardır.

Bu açılımlar İsrail’in gücünün de sınırlanması anlamına gelmektedir.

Türkiye’nin, gerçek gücünün farkına varmasıdır.

Türkiye’nin tarihi misyonunu hatırlamaya başlaması vb.

Bu durum İsrail’in mazlumlar üzerinde tepinemeyeceği anlamına gelir.

Artık Ortadoğu’da istediği katliamları eskisi gibi yapamayacağını bilmesidir.

Onun için çıldırıyor ve ne yaptığının farkında değildir.

İsrail istiyor ki.

Türkiye kendi kabuğu içinden dışarı çıkmasın.

Kendi içindeki anlamsız iç kavgalara devam etsin.

Çevresiyle ve dünyayla ilgilenmesin.

Hele Ortadoğu ve Afrika’yla hiç ilgilenmesin.

Ekonomik açılım yapmasın, güçlenmesin.

Bölgesiyle kültürel, ekonomik ve siyasi ilişkilere girmesin.

Türkiye onların çizdiği yoldan çıkmasın.

Böylece onlarda istediği gibi bölgede at koştursun.

İstediği gibi masum insanlara fosfor bombaları yağdırsın.

Atom bombası kullanmakla tehdit etsin, kimse ses çıkaramasın.

Çoluk çocuk demeden herkesi öldürsün ama dur diyen olmasın.

Roket atıldı bahanesiyle şehirleri yaksın, yıksın ama kimse tepki göstermesin.

Kendine rakip olanlara suikastlar düzenlesin, düzenlettirsin.

Bölgede istediği terörü estirsin fakat kimse hesap soramasın.

Masum insanlara acımasızca katliamlar yapsın.

Ama yaptıklarını kimse dile getirmesin, eleştirmesin, görmesin.

İstenen bu.

Ancak bunların geride kaldığını artık kabul etmelidir.

Haddini bilmelidir.

Haddini aşmaya devam ederse, birileri bunu bir şekilde hatırlatır, öğretir.

Hele Türk büyük elçisine alçakça pusular kurmak hiç de harcı değildir.

Türkiye gibi saygın ve köklü bir devlete böyle aşağılık tuzaklar sökmez.

Sökmediğini de defalarca özür dileyerek öğrenmiş olmalılar.

 18.1.2010