İMF(Uluslararası
Para
Fonu)
ile dünya bankası; dünyanın para
babası, patronu, sömürgeci güçlerin ekonomik
sopasıdır. Özellikle Türk insanının bu iki
kuruluştan çekmediği kalmamıştır. Özellikle İMF
deyince birçoğumuzun tüyleri diken diken olurdu.
Niye olmasın ki, haklı olarak İMF demek
fakirlik, yokluk, yoksulluk, sefalet akla
gelirdi çünkü.
1961 yılından başlayarak 2008
yılına kadar, tam 47 yıl İMF ile borç
anlaşmaları yapıldı. Birçoğumuz hatırlayacaktır.
Kredi görüşmeleri başladığında Türk halkında
Antipati uyandıran şu sözü çok duyardık. Türkiye
ile İMF “Stand-by
anlaşması”
yaptı. Maalesef Türkiye’yi yönetenler neredeyse
yarım asır halkımızı sömürgeci güçlerin ekonomik
sopası İMF’ ye mahkûm etmişlerdir.
İMF yapılan bu anlaşmalarla,
yöneticilerimiz vasıtasıyla ümüğümüzü sıkar,
elimizden ekmeğimizin, aşımızın, maaşımızın,
gelirimizin büyük bir kısmını çekip alıverirdi.
Halkımız da elinden bir şey
gelmediği için bağırır, çağırır, sonunda onların
dediğine istemeden de olsa katlanırdı. Çünkü
başka çaresi de yoktu. Fakirliğin ve
çaresizliğin gözü kör olsun.
Maalesef ülkemiz ve halkımız
onlara muhtaç bırakılmıştı. Onlarda Türk halkını
soydukça soyuyor, sömürdükçe semiriyordu. Ne
acımaları vardı ne de merhametleri.
Nihayet birkaç yıl önce bu
sömürgeci güçlerin sömürü aracı olan IMF’den
kurtulduk. Onlara birkaç milyon dolar için artık
avuç açmıyor, önlerinde diz çömüyoruz.
Belki yaşı yirmi beş otuz
civarında olanlar IMF’nin Türkiye’ye karşı
uyguladığı sömürge yöntemlerini
hatırlamayabilir. Onun için bu yazdıklarımız
onlara bir anlamda bir şey de ifade
etmeyebilir. Ancak yaşı kırkların üzerinde
olanlar IMF’nin Türkiye’nin başında nasıl bir
Demoklesin kılıcı olduğunu iyi bilirler.
Hemen şu atasözü aklıma geldi.
Sap döner keser döner. Bir gün gelir hesap
döner. Tam da bu günleri hatırlatıyor bu söz.
Evet, sap da döndü, keser de döndü, hesap da
döndü.
Hiç aklımıza gelir miydi bir gün
gelecek sömürgecilerin ekonomik sopası olan IMF
ülkemizden yardım dilenecek. Bir başka ifadeyle
IMF Türkiye’nin vereceği krediye muhtaç olacak.
Bu günleri de gördük çok şükür.
Bu durum Türkiye’nin geldiği yer bakımından da
önemlidir. Hele böyle bir küresel kriz dönemin
de.
Bakın son günlerde medyada çıkan
haberler bu günleri de mi görecektik dedirtecek
cinsten.
Haberler özetle şöyledir.
“Türkiye İMF’ ye borç verecek.
Türkiye’nin
IMF’ye
vereceği 5 milyar dolarlık
krediyi
ihtiyaç olduğunda hemen alabilmek şartıyla
veriyor.
Türkiye’nin Şartını kabul eden
IMF
Başkanı Lagarde'ın her gün
Ankara’yı
arayarak
parayı
sorduğu belirtildi.
Uluslararası
Para
Fonu (IMF)
Başkanı Christine Lagarde’ın
Türkiye’den
gelecek 5 milyar dolarlık yardım için her gün
Ankara’yı
aradığı ortaya çıktı.”
Peki, bu haberler nefsimizi
okşamıyor mu, hem de nasıl okşuyor
IMF’li yılları hatırlayanlar
bilir. Ülkemize borç para vermek için ne şartlar
koşarlardı ne şartlar.
Bu şartlar o kadar ağır olurdu
ki, adeta Türkiye’ye sömürge ülkesi muamelesi
yapılırdı ve aşağılanırdı. Türkiye’nin de buna
katlanması hepimizin gururunu incitirdi.
Ancak İMF ve Dünya bankası gibi
sömürgeci güçleri temsil eden bu kuruluşlardan
da ülkemiz bir türlü kurtulamazdı.
IMF’nin istediği uygulamalara
karşı sokaklarda yürüyüşler yapılır, sloganlar
atılır, hepsi bu kadarla kalırdı.
Bizim gençliğimiz İMF karşıtı
slogan ve söylemlerle geçti. Çünkü İMF ülkemize
vereceği üç yüz, beş yüz milyon dolar borç için
hangi şartları koştuğunu medyadan okuyup
izleyince içimiz burkulur, kahrolurduk.
Beynimize kan fışkırırdı.
Ülkemize dayatılan bu şartlardan
bazılarını o günleri hatırlamak bakımından
tekrar edelim.
Kemerlerinizi sıkacaksınız. (Bu
şart karşısında halkımız arasında şöyle denirdi.
Kemerleri sıka sıka kemerde delik kalmadı)
İşçi ve memura düşük zam
yapacaksınız. Mümkünse hiç yapmayacaksınız.
Sanayileşmeye kaynak
ayırmayacaksınız.
Siz tarım ülkesisiniz, tarıma
önem veriniz.
Verdiğimiz borçları bizim uygun
görmediğimiz yerlerde kullanamazsınız.
Aldığınız kredileri kesinlikle
üretimde kullanamazsınız.
Verdiğimiz parayı ancak alt
yapılarda kullanabilirsiniz.
Aldığınız kredilerin nerelere
harcanacağını bize sorup öyle harcayacaksınız.
Kredilerin doğru kullanıp
kullanmadığını rutin olarak belli aralıklarla
kontrol etmemize izin vereceksiniz.
Faizlerinizi zamanında
ödeyeceksiniz.
Sizin sanayileşmek neyinize,
Avrupa’nın bahçıvanı olun yeter vb.
Bu maddeleri okuyunca IMF’nin o
günlerde Türkiye’ye hangi gözle baktığını
rahatlıkla görebilirsiniz.
Doğrusu İMF’den borç alan
durumundan, İMF’ye borç veren durumuna gelmemiz
bizleri mutlu etmiyor dersek yalan söylemiş
oluruz.
Politika gzt.yay.tar. :23 Haziran
2012