İSMAİL SARIÇAY

E-Posta: isaricay@gmail.com

İMF’DEN BORÇ ALMAKTAN, İMF’YE BORÇ VERMEYE

            

İMF(Uluslararası Para Fonu) ile dünya bankası; dünyanın para babası, patronu, sömürgeci güçlerin ekonomik sopasıdır. Özellikle Türk insanının bu iki kuruluştan çekmediği kalmamıştır. Özellikle İMF deyince birçoğumuzun tüyleri diken diken olurdu. Niye olmasın ki, haklı olarak İMF demek fakirlik, yokluk, yoksulluk, sefalet akla gelirdi çünkü.

1961 yılından başlayarak 2008 yılına kadar, tam 47 yıl İMF ile borç anlaşmaları yapıldı. Birçoğumuz hatırlayacaktır. Kredi görüşmeleri başladığında Türk halkında Antipati uyandıran şu sözü çok duyardık. Türkiye ile İMF “Stand-by anlaşması” yaptı. Maalesef Türkiye’yi yönetenler neredeyse yarım asır halkımızı sömürgeci güçlerin ekonomik sopası İMF’ ye mahkûm etmişlerdir.

İMF yapılan bu anlaşmalarla, yöneticilerimiz vasıtasıyla ümüğümüzü sıkar, elimizden ekmeğimizin, aşımızın, maaşımızın, gelirimizin büyük bir kısmını çekip alıverirdi.

Halkımız da elinden bir şey gelmediği için bağırır, çağırır, sonunda onların dediğine istemeden de olsa katlanırdı.  Çünkü başka çaresi de yoktu. Fakirliğin ve çaresizliğin gözü kör olsun.

Maalesef ülkemiz ve halkımız onlara muhtaç bırakılmıştı. Onlarda Türk halkını soydukça soyuyor, sömürdükçe semiriyordu. Ne acımaları vardı ne de merhametleri.

Nihayet birkaç yıl önce bu sömürgeci güçlerin sömürü aracı olan IMF’den kurtulduk. Onlara birkaç milyon dolar için artık avuç açmıyor, önlerinde diz çömüyoruz.

 Belki yaşı yirmi beş otuz civarında olanlar IMF’nin Türkiye’ye karşı uyguladığı sömürge yöntemlerini hatırlamayabilir. Onun için bu yazdıklarımız onlara bir anlamda bir şey de ifade etmeyebilir.  Ancak yaşı kırkların üzerinde olanlar IMF’nin Türkiye’nin başında nasıl bir Demoklesin kılıcı olduğunu iyi bilirler.

Hemen şu atasözü aklıma geldi. Sap döner keser döner. Bir gün gelir hesap döner. Tam da bu günleri hatırlatıyor bu söz. Evet, sap da döndü, keser de döndü, hesap da döndü.

Hiç aklımıza gelir miydi bir gün gelecek sömürgecilerin ekonomik sopası olan IMF ülkemizden yardım dilenecek. Bir başka ifadeyle IMF Türkiye’nin vereceği krediye muhtaç olacak.  

Bu günleri de gördük çok şükür. Bu durum Türkiye’nin geldiği yer bakımından da önemlidir. Hele böyle bir küresel kriz dönemin de.

Bakın son günlerde medyada çıkan haberler bu günleri de mi görecektik dedirtecek cinsten.

Haberler özetle şöyledir.

“Türkiye İMF’ ye borç verecek.

Türkiye’nin IMF’ye vereceği 5 milyar dolarlık krediyi ihtiyaç olduğunda hemen alabilmek şartıyla veriyor.

 Türkiye’nin Şartını kabul eden IMF Başkanı Lagarde'ın her gün Ankara’yı arayarak parayı sorduğu belirtildi.

Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde’ın Türkiye’den gelecek 5 milyar dolarlık yardım için her gün Ankara’yı aradığı ortaya çıktı.”

Peki, bu haberler nefsimizi okşamıyor mu, hem de nasıl okşuyor

IMF’li yılları hatırlayanlar bilir. Ülkemize borç para vermek için ne şartlar koşarlardı ne şartlar.

Bu şartlar o kadar ağır olurdu ki, adeta Türkiye’ye sömürge ülkesi muamelesi yapılırdı ve aşağılanırdı. Türkiye’nin de buna katlanması hepimizin gururunu incitirdi.

Ancak İMF ve Dünya bankası gibi sömürgeci güçleri temsil eden bu kuruluşlardan da ülkemiz bir türlü kurtulamazdı.

IMF’nin istediği uygulamalara karşı sokaklarda yürüyüşler yapılır, sloganlar atılır, hepsi bu kadarla kalırdı.

Bizim gençliğimiz İMF karşıtı slogan ve söylemlerle geçti.  Çünkü İMF ülkemize vereceği üç yüz, beş yüz milyon dolar borç için hangi şartları koştuğunu medyadan okuyup izleyince içimiz burkulur, kahrolurduk. Beynimize kan fışkırırdı.

Ülkemize dayatılan bu şartlardan bazılarını o günleri hatırlamak bakımından tekrar edelim.

Kemerlerinizi sıkacaksınız. (Bu şart karşısında halkımız arasında şöyle denirdi. Kemerleri sıka sıka kemerde delik kalmadı)

İşçi ve memura düşük zam yapacaksınız. Mümkünse hiç yapmayacaksınız.

Sanayileşmeye kaynak ayırmayacaksınız.

Siz tarım ülkesisiniz, tarıma önem veriniz.

Verdiğimiz borçları bizim uygun görmediğimiz yerlerde kullanamazsınız.

Aldığınız kredileri kesinlikle üretimde kullanamazsınız.

Verdiğimiz parayı ancak alt yapılarda kullanabilirsiniz.

Aldığınız kredilerin nerelere harcanacağını bize sorup öyle harcayacaksınız.

Kredilerin doğru kullanıp kullanmadığını rutin olarak belli aralıklarla kontrol etmemize izin vereceksiniz.

Faizlerinizi zamanında ödeyeceksiniz.

Sizin sanayileşmek neyinize, Avrupa’nın bahçıvanı olun yeter vb.

Bu maddeleri okuyunca IMF’nin o günlerde Türkiye’ye hangi gözle baktığını rahatlıkla görebilirsiniz.

Doğrusu İMF’den borç alan durumundan, İMF’ye borç veren durumuna gelmemiz bizleri mutlu etmiyor dersek yalan söylemiş oluruz.

                                                Politika gzt.yay.tar. :23 Haziran 2012  

  

<<Ana sayfa