UTANÇ UÇAKLARI

 İNSANLIK NEREYE?

                    İsmail SARIÇAY                                                                                     01.08.2006

                                     e-posta: isaricay@gmail.com

İnsanlık bilim ve teknolojinin gelişmesiyle daha mutlu, daha müreffeh, barış ve huzur dolu bir yaşam beklerken bunun aksi gelişmelerle karşı karşıya kalmaktadır.

Eline parayı, silahı ve gücü geçirenler diğer insanlara hayat hakkı tanımamak için her türlü ilkel saldırı ve vahşi müeyyideleri uygulamaktan geri kalmamaktadır.

 Son yıllarda Bosna’da, Çeçenistan’da, Afganistan’da, Irak’ta ve bu günde Filistin ve Lübnan’da sergilenen vahşetler insanı insanlığından utandırmaktadır.

Bu nasıl bir medeniyet ve insanlık anlayışıdır ki, insanların ülkelerini işgal ederek, insanlarıyla birlikte, tüm maddi ve manevi varlıklarının hepsini yok ediyor.

Savaşında bir kuralı vardır ve olmalıdır.

Savaşta kadınlara, çocuklara, yaşlılara ve kültürel varlıklara zarar vermeme prensibi tüm insanlık tarafından kabul edilen ortak prensiplerdir.

Ne var ki, İsrail’in Filistin ve Lübnan’a saldırılarında görüyoruz ki, artık insanlıktan uzaklaşmış ve gözü dönmüş, Vandallaşmış olanlar hiçbir şeyi görmüyor ve tanımıyor.

Önüne ne gelirse yakıyor, yıkıyor ve yok ediyor.

Tüm dünyaca yasaklanmış kimyasal silahları bile çekinmeden kullanabiliyor. Tüm dünyada bu duruma sessiz kalıyor.

Lübnan’ın Kana Kasabasında kadın ve çocukların sığındığı sığınaklar güdümlü bombalarlarla acımasızca vuruluyor 50–60 kadın ve çocuk orada öldürülüyor.

Ne dünya barışını korumakla görevli BM’den ses çıkıyor, nede kendilerini medeniyetin temsilcileri! olarak kabul edenlerden ses çıkıyor.

Tedbir alınmadığı için İnsanlık olarak bu fotoğrafları tekrar tekrar izlemek zorunda kalıyoruz.

1996 yılında da bu vahşet fotoğraflarını kanımız donmuş halde irkilerek izlemiştik. 10 yıl sonra aynı fotoğraflar tekrar gösterime sunuluyor.

İsrail, 18 Nisan 1996’daki Gazap Üzümleri adını verdiği operasyonda Kana’daki BM üssüne sığınan 105 kişiyi acımasızca katletmişti. Kana’yı kana bulamıştı. Yine bugün Kana, kana bulandı

Katliam, kafaları kopan çocukların oluşturduğu acı manzaralarla zihinlere kazınırken, BM saldırının bilinçli olarak gerçekleştirildiğini açıklamıştı ama yine bir önlem alamamıştı, bu günde alamadı.

Maalesef o zaman da BM vb. kuruluşlar suçluları cezalandırılamadı bu günde cezalandırılamıyor.

Bazı suçları birileri işlerse en ağır cezalara çarptırılmaya çalışılıyor, bazıları aynı suçun katmerlisini de işlese bırakın suç sayılmayı, daha teşvik ediliyor.

Dokunulamıyor hatta söz bile söylenemiyor.

İşte İsrail’in Lübnan’da işlediği insanlık suçu bu dokunulmazlar kategorisine giriyor.

Kimyasal bombalar kullanılarak kadın çocuk demeden herkes sığınaklarda topluca katlediliyor insan hakları ve özgürlük kahramanlarından! ses çıkmıyor.

Üstüne birde sığınak delici güdümlü bombalar verilerek saklanmaya çalışan masum insanlarında topluca öldürülmesi sağlanıyor.

Bu bir vandalizmdir, bu bir soykırımdır, bu bir insanlık suçudur.

İşin düşündürücü tarafı ise, bu Vandalizm’i ve soykırımı yapanların, kendilerine Hitler tarafından soykırım yapıldığını iddia edenler tarafından yapılmasıdır.

Eğer bu saldırıları bir başka ülke yapsaydı şimdiye kadar başına gelmedik kalmazdı.

Dünya çapında hangi müeyyide ve ambargolarla karşılaşırdı kim bilir.

Evet, bu insanlık suçunu işleyen kim olursa olsun en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.

 Son yıllarda yaşadığımız ve şahit olduğumuz tüm bu olup bitenler karşısında insanlık nereye? Demekten maalesef kendimizi alamıyoruz.

Anasayfa