İNSANLIK ONURU AYAKLAR ALTINDA

İSMAİL SARIÇAY

E-posta: isaricay@gmail.com                                                                  

       Yıllardan beri insan hak ve hürriyetlerinin şampiyonluğunu kimselere vermeyen, kendilerini medeniyetin temsilcileri! kabul eden ülkelerin, Irak’ta yaptıkları insanı utandıran,  aşağılık içeren işkencelere bir bakın.

    Kendi ülkeleri dışında olan ama kendilerine zarar vermeyen, suçsuz günahsız insanları katleden teröristlere bile sahip çıkan, sözde medeniyetin temsilcilerinin! Yaptığı iğrenç işkenceler insanlığın yüzünü kızartmıştır.

     Bakarken utanmamak ve tiksinmemek elimizde mi? Bütün bunlar Irak’ı özgürleştirmeye! Gidenler tarafından sahneye konmaktadır.

      Sahnedeki vahşet görüntülerini televizyonlardan izlerken hepimiz irkildik. Peki irkilerek izlediğimiz görüntüler neydi?

      Bir grup ABD askeri, insanları çırıl çıplak soyup, başlarına da çuval geçirmişler. Başta bir kadın asker olmak üzere, esirleri birbirleriyle cinsel ilişkiye zorluyorlar.

     Bu görüntüler tüm insanlığı şok etmiştir.

     Bre medeni geçinenler, medeniyetiniz bu mu sizin?

      Getirdiğiniz ve getireceğiniz özgürlük bunlar mı?

       Çok işkence çeşidi duyduk, izledik ve okuduk ama doğrusu hiç böylesini  ne gördük ne de duyduk.

       İnsan bu görüntüleri izlerken insanlığından utanmaması mümkün değil. Böylesi rezil, aşağılık, insanlık dışı ve insanlık onurunu ayaklar altına alan bir işkence türü daha görülmemiştir.

         Nice Çin işkencelerini okuduk ama doğrusu böylesine rastlamadık.

           Bir başka işkence sahnesi daha var ki bunlardan farklı değil. Irak’lı bir esir yine soyulmuş. Başına çuval geçirilmiş. Tepesinde de bir İngiliz askeri, esirin üzerine tuvaletini yapıyor .

         Peki insanlık onurunu zedeleyen tüm bu fiiller,  bütün dünyada yasaklanmamış mıydı? Elbette yasaklanmıştı.

            12 ağustos 1949 yılında yayınlanan Cenevre sözleşmesiyle ülkelerin savaş esirlerine nasıl davranacağı açık açık yazılmıştır.

              Peki Cenevre sözleşmesine göre savaş esirlerine nasıl davranılmalıydı?

            İşte bunun cevabı.

            Burada cenevre sözleşmesinin 3. maddesi, özel önem taşımaktadır. Çünkü, savaşan tarafların savaş töre ve geleneklerine bağlılıkları, savaş ve insanlığa karşı suç işleyip işlemediklerinin, rasgele silah kullanıp kullanmadıklarının,  savaş hukuku kurallarının kendilerine uygulanacağı kişi ya da taraf olup olmadıklarının test edileceği bir maddedir.

               Üçüncü maddeyi sistemli bir şekilde ihlal eden hiçbir örgüt, parti ya da kendilerine ne ad verirlerse versinler bir topluluk, Cenevre Sözleşmeleri'ne göre "savaşan taraf" kabul edilemez.

           Olsa olsa savaş suçlusu olarak yargılanabilirler. Ya da terörist olarak nitelenebilirler.

           Madde–3:"Yüksek Akid taraflardan birinin toprağında çıkacak fakat beynelmilel bir mahiyet arz etmeyecek olan silahlı bir ihtilaf takdirinde, ihtilaf halinde bulunacak taraflardan her biri hiç değilse aşağıdaki hükümleri tatbik etmekle mükellef bulunacaktır:

1.      Silahlarını teslim eden silahlı kuvvetler mensuplarıyla hastalık, mecruhiyet(yaralı), mevkufiyet(gözaltı) dolayısıyla veya diğer herhangi bir sebeple harb dışı olan kimseler de dâhil olmak üzere, muhasamata(çatışmaya) doğrudan doğruya iştirak etmeyen şahıslara, bilcümle ahvalde, ırk, renk, din veya itikat, cinsiyet, doğum, servet veya bunlara mümasil diğer herhangi bir kıstasa dayanan gayri müsait fark gözetilmeksizin, insani muamele yapılacaktır.

Bu bapta, yukarıda zikredilen şahıslara karşı her ne zaman, her nerede olursa olsun, şu muamelelerde bulunmak memnudur(yasaklanmıştır) :

a) Hayata veya beden bütünlüğüne kastlar, bilhassa her şekilde katil, tatili uzuv, zulüm, azap ve işkenceler;

b) Rehine almalar,

c) Şahısların haysiyet ve şerefine tecavüzler, bilhassa tehzil ve terzil edici muameleler,

 d) Nizami şekilde teessüs etmiş bir mahkeme tarafından ve medeni milletlerce zaruri addedilen adli teminat altında verilmiş hükümlere dayanmayan mahkûmiyetler ve idamlar,

2.      Yaralılar ve hastalar toplanacak ve tedavi olunacaktır.

            Beynelmilel Kızılhaç Komitesi gibi bitaraf insani bir teşkilat, ihtilafa dâhil taraflara hizmetlerini arz ve teklif edebilecektir.

           İhtilafa dâhil taraflar, işbu Sözleşmenin diğer hükümlerini de tamamen veya kısmen hususi anlaşmalarla meriyete(yürürlüğe) koymaya çalışacaklardır.

             Yukarıdaki hükümlerin tatbiki, ihtilafa dâhil tarafların hukuki statülerine tesir etmeyecektir." denilmektedir.

             İnsanlara işkence yapılıyor diye, her yıl liste liste işkenceci ülkeleri sıralayanlar, peki bundan sonra acaba kendilerini de bu listelere ekleyecekler mi bekleyip görelim.

            Yoksa dünya kamuoyunu şok eden bu gayri insani ve insanlık meziyetlerini yerle bir eden utanç görüntülerine yine yalan dolanla bir kılıf mı bulacaklar?   8.04.2004