IRAK SAVAŞI VE DOLAR HESABI
İSMAİL SARIÇAY
E-posta: isaricay@gmail.com
Yaz aylarından bu tarafa,Irak savaşı patladı,patlayacak derken, nihayet on sekiz mart gecesi Bağdat’a fırlatılan füzelerle birlikte savaş başladı.
Bu savaşa hazırlıklar temelinde, Türk ve ABD yetkilileri arasında aylarca süren görüşmeler ve pazarlıklar yapıldı.
Kamuoyunda bu pazarlıkların en çok tartışılan yönü, ekonomik boyutu oldu. Özellikle Türk basınında bir çok yazar, çizer kesimi, yapılan pazarlıkları kan üzerinden yapılan pazarlıklar temeline oturttu.
Türk kanı dolarla satılıyor diye günlerce yazıp çizenler ve Televizyonlarda nutuk atanlar oldu. Aslında eğer böyle bir şey yapılmak istendiyse, tabi ki bu tip pazarlıklara karşı çıkmamak mümkün değildi.
Bunları yazıp, çizilenlere göre, birkaç milyar dolara, adaletsiz, hukuksuz ve haksız bir savaşa katılmak isteniyordu.
Ne zaman ki savaşa katılma anlamına da gelen yurt dışına asker gönderme ve yurt dışından asker kabul etme teskeresi TBMM’ de reddedildi, bir de baktık ki, bir gün önce savaşa karşı olan ve dolarlarla kan pazarlığı yapılıyor diyen bir çok namı değer yazarlarımız, köşelerinde ve televizyon ekranlarında, altı milyar dolar elimizden uçtu gitti diye yazmaya ve konuşmaya başladılar. Teskerenin geçmediğine adeta isyan ettiler. Ülkemiz yetkililerine demediklerini bırakmadılar.
Doğrusu buna ancak pes denir. Aylardan beri Türk kanı dolar karşısında satışa çıkarıldı diye günlerce yazıp çizenler, hemen teskerenin reddedilmesinin ertesi günü, neden izin çıkmadı demeye başladılar. Gelecek dolarları, beceriksizlik yüzünden, elimizden kaçırdık demeye başladılar. Meğer ne kadar da savaş taraftarıymışlar da kamuoyu bilmiyormuş.
Aslında ABD askeri ülke topraklarımıza girmesin diyenler, istediklerimiz gerçekleşti diye sevineceklerine, her nedense bu defa neden gelmedi diye esip savurmaya başladılar.
Böyle ilkesizlik, tutarsızlık ve bir gün önce yazdığını tekzip etmek kadar, samimiyetsizlik olamaz.
Bu tip tutarsızlıklar ve ilkesizliklerin, toplumumuz tarafından hoş karşılanmadığı ve karşılanmayacağı aşikardır.
Netice itibariyle ülkemizin şimdilik, kamuoyumuzun istediği şekilde savaşa dahil olmayacağıdır. Aylardan beri bu savaşın bizim savaşımız olmadığını haykırdık durduk. İşte netice Türk kamuoyunun isteği doğrultusunda gerçekleşti. Çocuklarımızın başkalarının savaşı için ölmesi engellendi en azından.
Ancak Türk ve bütün dünya kamu oyunun tepkisine rağmen ABD ve müttefikleri, birleşmiş milletleri de devre dışı bırakarak Körfez bölgesinden Irak’a saldırdı.
ABD ve müttefiklerinin planlarına göre, üç beş gün için de Irak’ın teslim olacağı düşünülürken, görüldüğü kadarıyla hiç de öyle olmadığı, operasyonun başlamasının üzerinden beş gün geçmesine rağmen, düşünüldüğü gibi olmayacağı anlaşılmaktadır. Hatta ABD başkanı Bush bile, son günlerde bu savaşın uzayacağından bahsetmeye başlamıştır.
Dünyanın en büyük süper ve zengin güçleriyle, en zayıf ve fakir güçlerinin karşı karşıya geldiği bu savaş bize gösteriyor ki, her şeyin planlandığı gibi olmadığıdır.
Burada birinci faktör, silahlardan ziyade, her zaman olduğu gibi insandır. Yani en büyük silah, vatanı, milleti ve kutsal bildiği değerler için ölümü göze alan insandır.
Her ne kadar teorik olarak ABD ve müttefiklerinin bu savaşı kazanmasına kesin gözüyle bakılıyorsa da, bir çıkmaza sürüklenmeleri de söz konusu olabilir.
ABD ve müttefiklerinin, BM ve dünya kamuoyunu dikkate almadan giriştiği bu savaş, gelecek nesiller ve tüm dünya kamuoyu tarafından nefretle anılarak, kötü bir örnek olarak dünya tarihine yazılacaktır.