Lise çağlarımdan beri hep
düşünmüşümdür. Ecdadımızdan bize yadigar kalan o paha biçilmez eserler neden
sahipsiz,neden bakımsız,neden onarılmaz,neden bu eserleri gören
yok,restorasyon yok ve en acısı da düşünen yok. Çok zaman gözlerimden yaşlar
akmış,içim kan ağlamış ve kendi kendime demişimdir ki kendi tarihine,kendi
değerlerine bu kadar lakayt kalan başka bir millet var mıdır diye çok
sormuşumdur.
Yüzyıllarca
hükmettiğimiz topraklarda zulüm, işkence, yoksulluk, kargaşalık yerine,
barış, kardeşlik, uzlaşma, sanat ve kültür eserleri bırakarak çekildik bu
topraklara.
Ancak bütün bu tarihi
gerçeklere önce kendimiz ters baktık. Hatta durmadan usanmadan küfrettik
geçmişimize. Bir yabancıdan daha da yabancı kaldık kendi kendimize.
İşte şimdi acıları
fersah fersah çıkıyor, yine kulağımızın üstüne yatmışız duymamak için
kulaklarımızı yorganla bastırmaya çalışıyoruz. Ne çare bütün bunlar
gerçekleri değiştirmiyor.
Suudi Arabistan’da
Kâbe’nin yanı başında, Ata yadigarı Ecyad
kalesi gümbür gümbür göz yaşları içinde
yıkılıyor. Ecyad’ın imdat seslerini hiçbirimiz duyup engel olamıyoruz.
Maalesef dumanları gök
yüzünü sarınca yalancıktanda olsa tepki göstermeye çalışıyoruz. Bu kalenin
yıkım kararı bir günde alınıp icra edilmedi. Yıllar önceden beri bunun
planlarının yapıldığını bir çok insan biliyordu ve konuşuluyordu.
Ama kimse oralı olmadı.
Nede olsa devamlı iteleyip kakaladığımız Osmanlı eseririydi. Biz nice Osmanlı
eserleri silinip süpürüldü yine duymadık.
Girit adasında
Osmanlı’ya ait ne kadar eser varsa hepsinin temeline kiprit suyu dökülerek
yok edildi kimin haberi oldu. Yunanistan’da, Yugoslavya’da, Bulgaristan’da,
Macaristan’a, Rusya’da, Suriye’de, Irak’tan Libya’ya, hatta ülkemizde yok
olan eserlerin hattı hesabı yok.
Nerede onarılmış eserler
varsa bakıyorum ya Bizans-Yunan yada tarih öncesi çağlarda yaşamış kavimlerin
eserleri. Evet kültür insanlığın ortak malıdır,onları da koruyalım ama önce
milletimizin verdiği vergilerle kendi kültür eserlerimizi bir ayağa
kaldıralım.
Sivas’ı gezip görenler
bilir. Selçuklu eserlerinden Gök medrese,kaleler ve kümbetler eşi ve benzeri
olmayan yapılar. Gelin görün ki hepsi İmdat! İmdat! diye çığlık atarcasına
yarısı toprağa gömülmüş,diğer yarısı ise o acı sonu beklemektedir.
Kapı kaideleri ve kale
duvarlarından düşen o parçalar birer göz yaşını andırdığını düşünmüşümdür
hep. O muhteşem eserler gözyaşlarını silecek ve kendilerini bu acıklı
durumdan tutup ayağa kaldıracak birilerini beklemektedirler.
Çanakkale şehitliklerini
hepimiz biliriz. Oralardaki top ve sığınaklarıda. Çanakkale’yi geçilmez yapan
o topların halini gördükçe insanın yüreklerinin parçalanmamasını düşünmek
mümkün değil. Namlusu eğilmiş bir tarafı yarı çamur içinde,Topların yan
ayakları keza aynı şekilde,o sığınakların içi ve çevresi mezbelelik şeklinde
içler acısı bir durum arz etmektedir.
Evet değerli
okuyucularım. Biz Türk milleti olarak daha çoook Ecyad kalesi,Kâbe Revakları
v.b kaleler yitiririz. Bu eserlere bizler sahip çıkmazsak elbette başkaları
çıkacak değildir.
Bu değerli eserlerimiz
bulundukları yerlerdeki Türk milletinin Mührü ve damgasıdır. Geleceğimizin
olmasını istiyorsak kültür mirasımıza sahip çıkmamız gerekiyor.
Çünkü Tarihi olmayanın
geleceği de yok demektir.
<==Anasayfa