YAZARLAR

KALE’LERİN GÖZYAŞLARI

         İsmail SARIÇAY                                                                                       

                                     e-posta: isaricay@gmail.com

         Lise çağlarımdan beri hep düşünmüşümdür. Ecdadımızdan bize yadigar kalan o paha biçilmez eserler neden sahipsiz,neden bakımsız,neden onarılmaz,neden bu eserleri gören yok,restorasyon yok ve en acısı da düşünen yok. Çok zaman gözlerimden yaşlar akmış,içim kan ağlamış ve kendi kendime demişimdir ki kendi tarihine,kendi değerlerine bu kadar lakayt kalan başka bir millet var mıdır diye çok sormuşumdur.

Yüzyıllarca hükmettiğimiz topraklarda zulüm, işkence, yoksulluk, kargaşalık yerine, barış, kardeşlik, uzlaşma, sanat ve kültür eserleri bırakarak çekildik bu topraklara.

Ancak bütün bu tarihi gerçeklere önce  kendimiz ters baktık. Hatta durmadan usanmadan küfrettik geçmişimize. Bir yabancıdan daha  da yabancı kaldık kendi kendimize.

İşte şimdi acıları fersah fersah çıkıyor, yine kulağımızın üstüne yatmışız duymamak için kulaklarımızı yorganla bastırmaya çalışıyoruz. Ne çare bütün bunlar gerçekleri değiştirmiyor.

Suudi Arabistan’da Kâbe’nin yanı başında, Ata yadigarı Ecyad kalesi gümbür gümbür göz yaşları içinde yıkılıyor. Ecyad’ın imdat seslerini hiçbirimiz duyup engel olamıyoruz.

Maalesef dumanları gök yüzünü sarınca yalancıktanda olsa tepki göstermeye çalışıyoruz. Bu kalenin yıkım kararı bir günde alınıp icra edilmedi. Yıllar önceden beri bunun planlarının yapıldığını bir çok insan biliyordu ve konuşuluyordu.

Ama kimse oralı olmadı. Nede olsa devamlı iteleyip kakaladığımız Osmanlı eseririydi. Biz nice Osmanlı eserleri silinip süpürüldü yine duymadık.

Girit adasında Osmanlı’ya ait ne kadar eser varsa hepsinin temeline kiprit suyu dökülerek yok edildi kimin haberi oldu. Yunanistan’da, Yugoslavya’da, Bulgaristan’da, Macaristan’a, Rusya’da, Suriye’de, Irak’tan Libya’ya, hatta ülkemizde yok olan eserlerin hattı hesabı yok.

Nerede onarılmış eserler varsa bakıyorum ya Bizans-Yunan yada tarih öncesi çağlarda yaşamış kavimlerin eserleri. Evet kültür insanlığın ortak malıdır,onları da koruyalım ama önce milletimizin verdiği vergilerle kendi kültür eserlerimizi bir ayağa kaldıralım. 

Sivas’ı gezip görenler bilir. Selçuklu eserlerinden  Gök medrese,kaleler ve kümbetler eşi ve benzeri olmayan yapılar. Gelin görün ki hepsi İmdat! İmdat! diye çığlık atarcasına yarısı toprağa gömülmüş,diğer yarısı ise o acı sonu beklemektedir.

Kapı kaideleri ve kale duvarlarından düşen o parçalar birer göz yaşını andırdığını düşünmüşümdür hep.  O muhteşem eserler gözyaşlarını silecek ve kendilerini bu acıklı durumdan tutup ayağa kaldıracak birilerini beklemektedirler.

Çanakkale şehitliklerini hepimiz biliriz. Oralardaki top ve sığınaklarıda. Çanakkale’yi geçilmez yapan o topların halini gördükçe insanın yüreklerinin parçalanmamasını düşünmek mümkün değil. Namlusu eğilmiş bir tarafı yarı çamur içinde,Topların yan ayakları keza aynı şekilde,o sığınakların içi ve çevresi mezbelelik şeklinde içler acısı bir durum arz etmektedir.

 Evet değerli okuyucularım. Biz Türk milleti olarak daha çoook Ecyad kalesi,Kâbe Revakları v.b kaleler yitiririz. Bu eserlere bizler sahip çıkmazsak elbette başkaları çıkacak değildir.

Bu değerli eserlerimiz bulundukları yerlerdeki Türk milletinin Mührü ve damgasıdır. Geleceğimizin olmasını istiyorsak kültür mirasımıza sahip çıkmamız gerekiyor.

Çünkü Tarihi olmayanın geleceği de yok demektir.

 

          

<==Anasayfa