KAMU SENDİKALARI VE ÇALIŞANLARI
İsmailSARIÇAY
20.08.2002
e-posta:
isaricay@gmail.com
Uzun yıllardan
beri mücadelesi verilen kamu çalışanları sendikaları kuruluş
kanunu bilindiği üzere yakın zamanda çıktı.
Bu kanunun
çıkması her ne kadar istenen niteliklerde olmasa bile büyük bir
ilerleme sayılabilir. Temel amaç toplu sözleşmeli-grevli bir
kanundu ama olmadı.
Çıkan kanunda bunun yerine toplu görüşme yapabilme hakkı
verilmiştir. Toplu görüşmede olsa,kamu çalışanları bu fırsatı iyi
değerlendirmek zorundadır. İleride öyle sanıyorum ki grevli-toplu
sözleşmeli görüşme hakkı da elde edilecektir.
Kamu sendikaları temsilcileri,15 Ağustosta kamu işverenleriyle
ilk defa bir araya gelerek toplu görüşmeye başladılar. Türkiye
tarihinde bu bir ilktir. Belki de istekler tamamen karşılanmayacak
ama, hiç olmazsa çalışanlar isteklerini birinci elden ilgililere
ulaştırabileceklerdir.
Bu zamana kadar kamu çalışanlarına(emekçilerine) hiçbir şey
sormadan,fikirleri bile alınmadan tek taraflı olarak karar
alınıyor,hiçbir zaman da(bazı istisnalar hariç) kamu emekçilerini
memnun edecek bir ücret veya zam verilmiyordu. Her zaman kamu
emekçileri verilene razı olmak zorunda kalıyordu.
Zaman zaman ülke çapında gösteri ve protestolar olsa da,bu durum
kamu işverenlerinin kararlarını değiştirmedi. Çünkü çalışanların
elinde kullanabilecekleri bir koz da yoktu.
Yaptırım gücü olmasa da, sendikalar bugün gelinen noktada,işveren
karşısında güç birliği yaparak,kamu çalışanları lehine
alabilecekleri azami hakları alabilmelidirler.
Toplu görüşmeye katılan Kamu-sen ve Kesk temsilcileri aralarındaki
bütün ayrılık ve anlayış farklarını bir tarafa bırakarak,tek vücut
halinde çalışanların haklarını birlikte savunmak zorunda
olduklarını unutmamalıdırlar.
Hiç kimse
kendi ikballerini düşünerek pasif kalma veya siyasi gelecek
düşüncesiyle çalışanların çıkarlarını savsaklama lüksüne sahip
değildir.
Özellikle
eğitim camiasının son yıllarda kaybettiği bazı hakların geri
alınmasında ısrarcı olunmalıdır.
Bunlardan
bazılarını sıralayacak olursak;
-Merkezi
sistemle veya okullarda yapılan değişik isimlerdeki
sınavlarda,büyük bir adaletsizlik oluşturan başkan-gözcü ücret
ayrımı düzeltilmelidir.
-Önceden olduğu gibi
haziran ve eylül aylarında yapılan sınavlarda,öğretmelere verilen
aylık toplu ücret uygulaması tekrar geri getirilmelidir.
-Teknik
öğretmenlerin elinden alınan eksersiz çalışmaları,yıpranma gibi
hakları geri iade edilmeli ve yerinde sayan teknik eğitim
tazminatları,günün şartlarına göre gerekli artış sağlanmalıdır.
-Sınıf öğretmenliği
ve kol çalışmalarında önceden verilen üç saatlik ücret tekrar
verilmelidir.
-Her
eğitim-öğretim yılı başında öğretmenlere verilen,eğitim-öğretime
hazırlık tazminatı,eğitim öğretim ordusunun ayrılmaz parçaları
olan,okulların eğitim ve öğretime hazırlanmasında büyük katkıları
bulunan,memur,teknisyen ve hizmetlilere de verilmesi
sağlanmalıdır.
Ayrıca;
-Memur eş ve
çocuklarına(iki çocuk sınırlaması da kaldırılarak) verilen aile
yardımı,her yıl günün şartlarına göre yeniden düzenlenmelidir.
-Tüm kamu
çalışanlarının fazla mesai ücretleri,günün şartlarına uygun bir
değerde tespit edilip,gecikmeksizin zamanında ödenmesi
sağlanmalıdır.
-İşçilere
verildiği gibi,memurlara da her üç ayda bir,bir maaş tutarında
ikramiye verilmesi sağlanmalıdır.
-Kira
yardımları şu anki komik durumdan kurtarılarak,günün şartlarına
uygun hale getirilmelidir.
Yukarıda
sıraladıklarımızın bir çoğu aslında yeni istekler değildir. Bir
kısmı daha önce uygulamada olup yakın zamanda çalışanların
hilafına kaldırılan haklardır. Bizler hep “verilen haklar geri
alınmaz” bilirdik ama, ne yazık ki öyle değilmiş.
Toplu
görüşmelere katılan kamu sendikaları temsilcileri,kamu
çalışanlarının isteklerini bir an bile unutmadan,iyi bir pazarlık
yaparak,fakirlik sınırının 1 milyar 100 milyona çıktığı günümüzde,
çalışanları bu sefalet sınırının üstüne çıkarmaya çalışacaklarını
ümit ederek,bütün çalışanlar alınacak sonucu sabırla
beklemektedirler.
<==Anasayfa