KANTARIN TOPUZU

İSMAİL SARIÇAY

E-posta: isaricay@gmail.com                                                         

              İşgalci güçler tarafından, Irak işgal edileli beri, hemen hemen her gün bir veya birkaç tane ABD ve müttefik askeri ya öldürülmekte yada yaralanmaktadır.

Başlangıçta çok kolay kazanılmış gibi görülen sömürgeci savaşın rengi, her geçen gün işgalci güçlerin aleyhine değişmektedir.

Bu durumu gören işgalci güçlerin Irak temsilcisi Paul Bremer, sağa sola saldırmaya başladı. Genel vali, başarısızlığını gözlerden kaçırmak için, düştükleri çıkmazı gördükçe, olur olmadık sözler söylemeye başladı.

Sayın genel vali diyor ki; “Osmanlı da sömürgeciydi. 400 yıl Irak’ı sömürdü....”

Sayın Bremer’e sormak lazım.

Eğer Osmanlı sizin gibi sömürgeci olsaydı, 400 yıl o topraklarda kalabilir miydi?

Bütün Orta Doğu 400 yıl huzur ve sükûn içinde yaşayabilir miydi?

Eğer Osmanlı işgalci olsaydı, Patronunuz olan İsrail’li yetkililerin söylediği gibi, bir onbaşı rütbesindeki Türk askeri, buralarda barış ve huzuru koruyabilir miydi?

Kendisi 160–170 bin asker ve dünyanın en güçlü silahlarıyla huzur ve sükûnu sağlayamamasının sebebini hiç düşündü mü?

Her şeyden önce Bremer şu tarihi gerçeği de iyi bilmelidir. Kendi vatandaşı olan bir Amerika’lı konsolosun 1921 Kasımında yazdığı bir raporda, “Irak halkının ezici çoğunluğunun İngilizleri değil, Irak’tan ayrılan Türklerin geri gelmesini istediğini” yazmıştır.

Bütün bu gerçekleri bilen İngiliz Lord Curzon da, Lozan’da Musul ve Kerkük’ün Türkiye’de kalmasını istediğimizde, temsilcilerimize şöyle demiştir.

“Eğer size Musul ve Kerkük’ü bırakırsak, siz Bağdat’a kadar inersiniz. Onun için bu fırsatı size tanıyamayız.”

Acaba Bremer bu tarihi gerçeğe ne der?

Aslında Bremer’in bu tip tarihi perspektiften yoksun sözlerinin gerisinde, Orta Doğu halklarının Türk milletine duyduğu derinden sevgiyi sarsmaya ve yok etmeye yönelik olduğu su götürmez bir gerçektir.

Öyle anlaşılıyor ki, Irak halkının gönül derinliklerinde bulunan bu Türk sevgisini, kendi çıkarları açısından tehlikeli gördüğünden, Irak’taki kendi yandaşlarını da harekete geçirerek bir Anti Türk propagandası geliştirmek istiyor.

Kuzey Irakta üslenen PKK terör örgütüne ses çıkarmamalarının altında da aslında bu yatıyor.

Son zamanlarda kantarın topuzunu Irak’ta ellerinden iyice kaçırmaya başladılar.  Asıl sıkıntı buradadır.

Bu söylenenler, başarısızlığın verdiği, korku ve tereddütlerin ifadesidir.

Sömürgeciliğin ve adaletsizliğin payidar olmadığını en iyi bilen, müttefikleri olan İngilizlerdir.

Güneş batmayan ülkeden Britanya adalarına kadar küçülen İngilizler’in bu günkü durumunu göz ardı etmemelidirler.

Ülkeler belki silah gücüyle işgal edilebilir ama, uzun vadede silah gücü işe yaramayabilir.

Nasıl ki Sovyetler birliği, dünyanın iki süper gücünden biriyken, bir iki yıl içinde yok olup dağıldı. O dünyanın en güçlü silahları bile bunu önleyemedi.

Her çıkışın birde inişi vardır. Silah gücünün her şey olmadığını bütün tarihi vesikalar bize göstermiştir.

Paul Bremer’e şunu hatırlatırız. Dünya kamuoyu vicdanında kabul görmeyen, yalana ve talana dayalı bir işgal hareketinin sonucu da, diğerlerinden pek farklı olmayacaktır.

Onun için kantarın topuzunu, uzun vadede elinizde tutmanız pek mümkün gözükmüyor.

Daha fazla can kaybına meydan vermeden, Irak’ı Irak’lılara, bölgeyi de, bölge ülkelerine terk ederek ülkenize dönün.                04.11.2003