İSMAİL SARIÇAY

E-Posta: isaricay@gmail.com

  KILIK KIYAFETLE UĞRAŞIRKEN

Türkiye’de kılık kıyafetle uğraşıldığı kadar ne eğitimle, ne teknolojiyle, nede ekonomi ve toplumsal problemlerle uğraşılmıştır. Maalesef kılık kıyafet konusu, uzun yıllarca adeta güç gösterisine dönüşmüştür.

Sanki insanların kılık kıyafeti sıkı kurallara bağlanınca, halkımızın milli gelirden aldığı pay artacak, zenginleşecek, ihracatımız trilyonlara, eğitim ve sosyal yaşantımız gelişmiş ülkeler seviyelerine çıkacakmış gibi bir uygulama içine girilmiştir. Böyle olmadığı ancak 30 yıl sonra yeni yeni anlaşılmaya başlamıştır.

30 yıl boyunca bu katı uygulamalar ülkemize hiçbir şey kazandırmadığı gibi, ülke olarak bizler saçla, başla donla tumanla uğraşırken birçok ülke aya ve yıldızlara yol kurmuştur.

Türkiye zorlama kılık kıyafetle uğraşırken, güncelliğini yitirmiş bilgilerin değiştiğinin bile farkına varılamamıştır. Örneğin ülkemizde yakın zamanlara kadar maddenin parçalanamayan en küçük parçası atom diye öğretilirken, elin oğlu bırakın atom’un parçalanmasını, atom’un çekirdeği olan nötronu, protonu parçalamıştır. Tabii elin oğlu, kızı atomu parçalarken, bizler de maalesef birbirimizi parçalamışızdır.

Toplumda sıkıntı oluşturan bu kılık kıyafet yönetmeliği 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ürünüdür. Yani bir darbe yönetmeliğidir. Bu yönetmelik çıktığından bu tarafa otuz senedir nice mağduriyetler ve nice hoşnutsuzluklara neden olmuştur.

Otuz yıldan beri en çok konuşulan ve tartışılan konular içinde 16/7/1982–82/5105 tarih ve sayılı bu kılık ve kıyafet yönetmeliği olmuştur.

Gün gelmiş bu yönetmeliğe uymayan insanlar memuriyetten ve işten atılmış ya da çeşitli cezalara çarptırılmıştır.

Gün gelmiş geleceğimiz olan gençler sakalın bıyığın, başörtün var diye okullara ve iş yerlerine sokulmamıştır.

Gün gelmiş gençler okullara alınmadığı gibi, aşağılanmış, eğitim hayatlarına son verilmiş, hakaretler edilmiş, nice altın beyinler heba edilmiştir.

Gün gelmiş darbe nedenleri arasında sayılmıştır.

Gün gelmiş rejim tartışmalarının kaynağı olmuştur.

Gün gelmiş ülke çapında veya dünya çapında ödül kazanan gençlerimize ödülleri verilmemiştir.

Gün gelmiş analar oğullarıyla görüştürülmemiştir.

Bu mağduriyetleri saymakla bitirmek mümkün değildir.

Yıllarca böyle mağduriyetlere neden olan bir yönetmeliğin hala yürürlükte olması, hem çağımız koşullarına terstir, hem de geri kalmışlığın en büyük nişanesidir.

Artık hiç zaman geçirilmeden milletin sinesinde yara açmış bu çağdışı yönetmelik, derhal kaldırılmalı ya da çağımızın anlayışına uygun daha özgürlükçü ve kişilerin kendilerini rahatça ifade edebileceği şekilde güncellenmelidir.

Ülkemiz zorlama kılık kıyafetle uğraşırken, neleri kaçırdığının bile farkına varamamıştır.

Eğer böyle acımasız ve katı bir kılık kıyafet yönetmeliğiyle gelişecek ve kalkınacak olsaydık(30 sene az zaman değildir) şimdi gelişmiş ülkeler kompartımanında olurduk.  

Eğer kılık kıyafetle uğraştığımız kadar eğitim ve teknolojiyle uğraşsaydık, bu gün ülkemiz gelişmekte olan ülkeler arasında değil, gelişmiş ülkeler grubunda yer alırdı.

Eğer kılık kıyafetle uğraştığımız kadar insan kaynaklarının geliştirilmesi ve kalitenin artırılması konusunda uğraşsaydık, eğitim yönünden dünyaya örnek teşkil edecek nesiller yetiştirmiş olurduk.

Eğer kılık kıyafetle uğraştığımız kadar eğitim sistemi üzerinde mesai harcasaydık, eğitim sistemimiz yazboz tahtası olmaz, Türk halkının içinde kendini bulacağı her şeyiyle Türk milletinin olan doğru dürüst bir eğitim sistemi olurdu.

Eğer kılık kıyafetle bu kadar uğraşacağımıza eğitim ve bilimle uğraşsaydık, dünya çapında buluşlarımız, bilim ve fen adamlarımız olurdu.

Eğer bu çağdışı kılık kıyafet zorlamasıyla uğraştığımız kadar bilgisayar, araba, uçak, füze, tank, uydu,  iletişim araçları vb teknoloji ve ürünlerini üretmekle uğraşsaydık, bu gün her birinden üç beş tane küresel çapta yerli markalarımız olurdu.

Zararın neredesinden dönülürse kardır diye bir sözümüz vardır. Nihayet 2013/2014 eğitim ve öğretim yılından itibaren öğrencilere mahsus kılık kıyafet serbestîsi kararı alındı. Buda olumlu yönde atılmış bir adımdır.

Ancak bu yeterli mi? kesinlikle değildir.

Çünkü kılık kıyafet yönetmeliğinden en çok muzdarip olanlar sadece öğrenciler değil, öğretmenlerle birlikte bütün memurlardır.

Çözüm mü?

Oldukça kolay.

Her alanda Avrupa standartlarını getirmeye çalıştığınız gibi, kılık kıyafet konusunda da, Avrupa standartlarını getirirsiniz, iş kökünden çözülmüş olur.

                       

Politika gzt.yay.tar. : 21 Ocak 2013  

<<Ana sayfa