Türk insanı olarak hep
korkutularak ya da korkularla yaşamaya mahkûm edilmişizdir.
Daha dünyaya gözümüzü
açtığımızdan itibaren öcüler ve böcülerle korkutulmaya başlarız.
Biraz büyüyünce inler,
cinler ve perilerle korkutuluruz.
Derken büyürüz başka
korkular kafamıza sokulmaya başlar.
Hâlbuki atalarımız şöyle
demiştir. Çocukları terbiye ederken korkutarak değil bilgilendirerek ve
kendine güven sağlayarak terbiye edin.
Korkutularak ve döverek
yetiştirilen çocuklar yarın düşmanla ve hayatla mücadelesinde hep korkak
davranışlarda bulunur ve başarısız olur.
Fakat her nedense
korkular Türk halkının yakasını bir türlü bırakmaz ya da bıraktırılmak
istenmez.
Yeni bir açılım mı
gündeme geldi. Hemen karşısına korkuları ifade eden argümanlar ortaya atılır.
Yeni bir fikir mi
söylendi hemen bu fikrin ne kadar tehlikeli olduğuna ait dayanaklar bulunmaya
çalışılır.
Ne yazık ki
söylenenlerden faydalanma cihetine gidilmez.
Çünkü insanlara
korkularla inandırılanların, yanlış ya da eksik olmasının ortaya çıkmasından
korkulur.
Yeni bir yeniliğin
gelmesi demek eskinin pabucunun dama atılması anlamına gelir.
Kendi çıkarlarını yanlış
da olsa korkular üzerine kuran çıkar çevrelerinin, çıkar dengelerinin
bozulacağından dolayı yanlışın devamında ısrar etmeleri boşuna değildir.
Çıkarları bozulacak
olanlar hep kaybedecekleri korkusu içinde yaşarlar.
Eleştirilmekten
korkarlar, düşünce üretiminden korkarlar, yeni açılımlardan korkarlar.
Korkacaklardır çünkü yeni
yeni düşünceler var olan yamuklulukların farkına varılmasını sağlayacaktır.
Korkulardan beslenenler,
korkuların ortadan kalkmasıyla kendilerinin değersizleşeceklerinden
endişelidirler.
Korkulardan beslenenler,
ellerindeki olanakların yok olacağını ve bir daha bu olanaklara
kavuşamayacaklarından korkmaktadırlar.
Korku salarak ayakta
durmaya çalışanların en büyük korkuları, düşünen insanların çoğalması,
üretenlerin çoğalması, kaybetmekten korkmayanların çoğalmasıdır.
Korkuyla yaşatmak
isteyenler, her zaman demoklesin kılıcı gibi bir korkuluk icat edip
çıkarlarını sürdürmeye devam etmektedirler.
Halkımızı da uzun
zamandır korkularla terbiye etmeye alıştıklarından bunu ilelebet sürdürmek
istemektedirler.
Aslında korkudan
beslenenler en çok korkularla yaşayanlardır.
<==Anasayfa