YAZARLAR

KRİZ ÇIKARMAYI SEVİYORUZ

               İsmail SARIÇAY                                                                                     

                                     e-posta: isaricay@gmail.com

     Boşuna dememişler insanların kendi kendine yaptığını düşmanları bile yapamaz diye.

Milli bayramlarımız olur. Bu bayramlar sanki bayram değil de kutuplaşma ve kriz çıkarma günleri haline getirilir.

Seçim olur, proje ve gelecekle ilgili düşünceler üretme yerine, hep birbirimizin kuyusunu kazmakla meşgul oluruz.

Ülkemiz biraz ekonomik vb. alanlarda kendine gelmeye başlasa, olmadık söylentiler çıkararak kriz müteahhitliği yapar adeta harakiri yapmaya çalışırız.

Yeni yeni fikirler ve düşünceler ortaya konsa, anlamadan dinlemeden peşin hükümle hemen suçlu ilan eder mahkûm ederiz.

Her ülke kendi toplumunun değerlerine sahip çıkararak onları dünya kültür pazarlarında değerlendirmeye ve tanıtmaya çalışır, biz ise kendi değerlerimizi paspas yapmaya çalışırız.

Başka ülkeler kendi kültürüne yakın ülkelerde meydana gelen olayları o ülke açısından değerlendirir.

Biz ise o olumsuzları sanki kendi halkımız içinde yaşanmış ve halkımız suçluymuş gibi halkımızı suçlar baskı altına almaya çalışırız.

Demokrasi demokrasi deriz, hep demokrasiyi kendimiz için ister, kendi kendimize demokrasi oyunu oynamaya çalışırız.

Fikir hürriyeti deriz, kendi fikrimiz dışındakilere bütün kapıları kapatmak için elimizden geleni ardımıza koymayız.

Kendimiz için istediklerimizi sanki başkaları için istiyor gibi görünüp,  halkımızın üzerinden bazı hesaplarımızı gerçekleştirmeye çalışırız.

Onatlı tane devlet kurup yıktığımızla övünüp, bunların hepsinin kendimizin çıkardığı krizler neticesinde yine kendimizin yıktığını hiç aklımıza getirmeyiz.

Gelişmenin ve zenginleşmenin çalışmaktan ve üretmekten geçtiğini sakız gibi durmadan çiğneriz. Fakat bunun uygulayamaya konmadan gerçekleşemeyeceğini hiç düşünmeyiz.

Bilim ve teknoloji üretmenin yolunun araştırmak, düşünmek, daha çok çalışmaktan geçtiğini sık sık söylemekten geri durmayız, ama bilim ve teknoloji üretmekte de, dünyada son sıralarda bulunmaktan hiç mi hiç rahatsızlık duymayız.

Fırsat ve sorumluluklar bizdeyken yapabileceklerimizi her nedense yapmayız ya da yapamayız.

Fakat fırsatlar elimizden gidince yapacaklarımıza dair kendi kendimizi kahraman ilan etmekten de hiç geri kalmayız.

Mürekkep yalamışlarımız çözüm üretmek yerine, ne yazık ki hep kriz üretim kaynakları olmaktan bir türlü vazgeçmez.

Halkımız çözüm bekler, bizler akla hayale gelmeyen krizler üreterek halkımızı sıkıntıdan sıkıntıya sokarız.

Dünya ülkeleri, halklarının refahını nasıl artırabileceğinin yollarını ararken bizler halkımızın yolunu nasıl kesebileceğimizin hesaplarıyla meşgul oluruz.

Ülkemizin dünya birinci liginde boy göstermesi için her şeyimizi değerlendirerek dünya klasmanındaki yerimizi alacak hayaller, projeler ve değerler üretme yerine, birbirimizi yemekle enerjimizi harcama yoluna gideriz.

Sözün özü bizler çalışmayı, üretmeyi, ilerlemeyi, gelişmeyi, zenginleşmeyi değil kriz çıkarmayı seviyoruz.

Krizlerden kazancımız ne olduysa ya da ne oluyorsa, krizleri çok mu çok seviyoruz.

<==Anasayfa