Dünya devleti olan Osmanlı’nın
1683 yıllarından itibaren duraklamaya ve gerilemeye başlamasıyla
birlikte tarihi düşmanlarımız gizli ve açık bütün emellerini yavaş
yavaş su yüzüne çıkarmaya başlamış, içimizdeki etki alanlarına
giren halkları itaatsızlığa ve isyana teşvik etmişlerdir.
Bunun sonunda bir çok vatan
toprağımız elimizden çıkmış, öyle bir an gelmiş ki Türk milletinin
elinde kala kala Anadolu toprakları kalmıştır.
Fakat Milletimize Anadolu da çok
görülmüş, 15 mayıs 1919 tarihinde zamanın hakim güçleri(itilaf
devletleri) Yunan’lıları tahrik ederek ve destek vererek, İzmir’i
işgal ettirmişlerdir.
Amaç, batılı ülkelerin yüz
yıllardan beri süre gelen idealleri olan “Şark meselesini”
gerçekleştirmektir. Şark meselesi ise onlar için şu anlama
gelmektedir. Türk’leri ya Anadolu’da yok etmek yada geldikleri
yer olan orta Asya steplerine geri sürmektir.
Çünkü onlara göre Türkler,
medeniyetin önünde en büyük engeldir, mutlaka bu engel
kaldırılmalıdır. Bunu en bariz şekilde ifade eden Fransız john
Edger’dır. John Edger bir yazısında, ”Türkler insanlığın insan
olmayan numuneleridir. Bunlar medeniyetin önünde en büyük
engeldir.
Onun için Türkler tarih
sahnesinden mutlaka silinmelidir” diyor. Yine zamanın İngiliz
başbakanı Lord Gladıston’un meşhur sözlerini hepimiz okumuşuzdur.
İngiliz kuvvetleri Çanakkale
de hezimete uğrayınca Avam kamarasında şunları ifade etmiştir.
”-Kur’anı Kerimi önündeki
çekmeceden çıkararak-işte bu kitap var ya Türkler bütün gücünü
bundan alıyor. Bu kitabı sadece mezarlarda okunacak bir kara
kaplı kitap haline getirmedikçe, Türk’leri tarihi bağlarından
koparmadıkça ve aile yapılarını tahrip etmedikçe savaş alanlarında
onları mağlup etmemiz mümkün değildir” demiştir.
İşte Türk milletinin hasımlarının
düşündükleri bunlardır.
Milletimizin o günlerde düştüğü
zor durum karşısında, ülkemiz üzerinde emelleri olanlar, bu
emellerini gerçekleştirmek için Yunanlıları kullanarak ebedi Türk
yurdu olan Anadolu’muzu baştan başa işgal edip Şark meselesini
halletmek istiyorlardı. Ama bir şeyi unutmuşlardı.
Türk milleti vatanı, namusu,
inancı ve hürriyeti söz konusu olduğunda, birlik ve beraberlik
içinde her türlü tehlike ve tehditleri bertaraf etmek için malını,
mülkünü ve her şeyden önce canını bile bu uğurda vermeye hazır
olduğunu hesap edememişlerdi.
Balıkesir’in erkek-kadın,
yaşlı-çocuk bütün vatanperver yiğit evlatları, İzmir’in 15 mayıs
1919 tarihinde yunanlılar tarafından işgal edilmesiyle birlikte,
hemen bir gün sonra, 16 mayıs 1919 tarihinde Balıkesir
Belediyesinde ve okuma yurdunda, bu işgale karşı protesto
gösterileri düzenlenmiş ve alınacak tedbirler konusunda çeşitli
toplantılar yapmışlardır.
İzmir’in işgali derhal kınanmış ve
itilaf devletlerinin temsilcilerine protesto telgrafları
çekilmiştir.
18 mayıs 1919 günü de Alaca
Mescit’te gizli bir toplantı yapılıp, düşmana karşı silahlı
direniş kararı alınarak Redd-i İlhak cemiyeti kurmuşlardır.
Bu cemiyetin temsilciliğine
başta, Karesi mebusu Vehbi bey(bolak), Zarbali Hulisi bey,
Abdülgafur efendi, Hafız Haydar efendi, Yırcalızade Şükrü efendi
gibi yiğitlerin de içinde bulunduğu 41 kahraman kişiden
oluşmuştur. Kurulan bu cemiyet Anadolu’nun ilk Redd-i İlhak
cemiyetlerindendir. Balıkesir’in 41 yiğit evladının kurduğu ve
önderlik yaptığı Kuvva-i Milliye hareketi, Balıkesir bölgesi ve
çevresinde düşman kuvvetlerini büyük bir kahramanlıkla uzun süre
durdurmuş ve düzenli ordularımızın kurulmasına zaman
kazandırmıştır.
Hepsinin önünde saygıyla
eğiliyoruz.
Bu yakın tarihimiz çok iyi araştırılıp, bütün belgeler ortaya
çıkarılarak, bunlar genç nesillere çeşitli konferans, televizyon
programları, filmler ve kitaplarla tanıtılmalı ve anlatılmalıdır
ki ebediyyen sahip çıkılsın ve unutulmasın.
Kuvva-yı Milliye, sayın Valimiz
Utku Acun’un önderliğinde geniş bir perspektiften ele alınarak,
bu yıl ilk defa Kuvva-yı Milliye haftası olarak bir hafta boyunca
çeşitli etkinliklerle kutlanacaktır. İlk kutlama 16 mayıs 2002
Perşembe günü gerçekleşmiştir.
16 mayıs 2002 Perşembe günü
yapılan, 1.Kuvva-yı Milliye ve gençlik yürüyüşü tek kelimeyle
muhteşem olmuştur. Bütün İlçelerin de katılımıyla gerçek manada
bir Kuvva-yı milliye ruhu yaşanmıştır.
Bizlere böyle tarihi bir gün
yaşatan başta sayın Valimiz Utku Acun olmak üzere, sayın belediye
başkanımız Ziya Tan ve emeği geçen herkesi kutluyoruz.
<==Anasayfa