Uzun zamandan beri plan ve projeleri dünya kamuoyunun bilgisinde
olan BOP(Büyük Ortadoğu Projesi)’un bir adımı olan İsrail’in
Lübnan’a yaptığı kanlı saldırıların, yapılan ateşkesle sona erdiği
sanılmasın.
Bu ateşkes, kanlı planlarda
görülen sapmalar ve başarısızlıklar nedeniyle zaman kazanmak için
yapıldı.
Çünkü İsrail’in Lübnan’ı,
dolayısıyla direnen Hizbullah gerillalarını bir hafta içinde
tamamen yok etme planına dayanıyordu.
Hizbullah’ı beş hafta süren
saldırılarında yok edemedi ama Lübnan’ın altyapısını, binalarını
ve binlerce çocuk, kadın ve masum insanı kanlı şekilde yok etti.
Her şeyden önce insanlığı ve
değerlerini yok etti.
Suriye ve İran’a saldırılar
öncesi öncü temizlik harekâtıydı bu insanlık dışı saldırılar.
Ayrıca bu saldırıların bir başka
hedefi Lübnan’da kukla bir yönetim oluşturmaktı.
Fakat evdeki hesap çarşıya
uymadı. Hizbullah’ın İsrail’e karşı gösterdiği hesapta olmayan
direnme gücü, hesap sahiplerini düş kırıklığına uğrattı.
Ateşkes lafını ağzına almayan ve
aldırmayan saldırgan güçler her nasılsa bir anda BM güvenlik
konseyine ateşkes kararı aldırıverdiler.
Çünkü İsrail Lübnan’da defalarca
denediği kara saldırılarında hep başarısız oldu.
Oldukça büyük kayıplar verdi.
Günde 25-30 askerini kaybetmeye
başladı.
İsrail bu kadar kaybı daha önceki
Arap-İsrail savaşlarında bile vermedi.
Bunun üzerine BM güvenlik konseyi
İsrail’e de danışarak ABD önderliğinde hemen ateşkes kararı aldı.
Bu ateşkes aslında ABD ve
İsrail’e zaman kazandırmaktan başka bir amaç taşımadığını pek
yakında tüm dünya görecektir.
Bu ateşkesle sakın savaşın
bittiği sanılmasın. Daha kanlı ve yıkıcı saldırıların bir ön
hazırlığı yapılmaktadır.
Bu güne kadar hiç yenilgiyi
tatmamış olan İsrail, Lübnan Hizbullah’ı karşısındaki
başarısızlığı ve bir anlamda yenilgiyi hazmedemeyeceği gerçeğidir.
Ortadoğu’da haritayı tekrar kendi
çıkarları ve emperyalist emellerine göre çizmeyi planlayanların,
her türlü insanlık suçunu işlemeyi göze alabileceklerini Irak ve
Lübnan’da tüm insanlık gördü.
ABD ve İsrail’in bölge ve dünya
kamuoyu önündeki kötüleşen imajları, onları daha da
saldırganlaştıracaktır.
Ellerinde bulunan ve hali hazırda
bu gün deneme alanı bulamadıkları o ölüm kusacak silahlarını da,
yine Lübnan halkı vb. üzerinde deneme yoluna gidebilecekleri
unutulmamalıdır.
Hatta bunun acısını, 3.dünya
savaşını çıkarma pahasına da olsa çıkarmak amacıyla, her türlü
yola başvurabilecekleri de gözden uzak tutulmamalıdır.
Şimdi BM vasıtasıyla Lübnan’ın
silahsızlandırılması gündeme gelecektir. Eğer silahsızlandırma
yapılacaksa bu hem Lübnan hem de İsrail için söz konusu olmalıdır.
Bir tarafı silahsızlandırıp diğer
tarafın elindeki silahlara dokunmamak hem büyük bir hata ve hem de
büyük bir adaletsizlik olur.
BM gerçekten barıştan yana bir
tavır alacaksa ve bölgeyi silahlardan arındırma niyeti varsa,
başta İsrail olmak üzere tüm silahlı güçleri silahsızlandırma
yoluna gitmelidir.
Aksi takdirde Ortadoğu’daki bu
karmaşık ve tehlikeli durum, yakın gelecekte tüm insanlığı ateşe
atabilecek potansiyele sahiptir.
Anasayfa