MESLEK LİSESİ MEMLEKET MESELESİ

 İSMAİL SARIÇAY

E-Posta: isaricay@gmail.com

E-posta: isaricay@gmail.com

Yıllardan beri hem yazıyoruz, hem de bas bas bağırıyoruz.

Meslek okullarının önüne konulan anlamsız engelleri bir an önce kaldırın diye.

YÖK’ün meslek liselerine uyguladığı çağdışı ve ayrımcı uygulamalar, meslek liselerinin dibine kibrit suyu döktü.

Meslek liselerinde öğrenci sayısı azaldıkça azaldı.

Öğretmenler ise öğrencisiz kaldı.

Defalarca yazdık.

Yakın gelecekte teknik eleman sıkıntısı baş gösterecek.

Vasıflı eleman bulmada zorluklar çekilecek.

Gelin bu çağdışı uygulamalardan vazgeçin.

Bu ayrımcı ve adaletsiz uygulamada ne yazık ki ısrar edildi ve edilmeye de devam ediliyor.

İşte o günler geldi çattı.

İş adamlarını medyadan izliyoruz.

Vasıflı insan gücü eksikliği çektiklerinden dem vuruyorlar.

Ancak kuru inat uğruna Meslek okullarının önü kapatılırken, bu gün bağıranlar bu ayrımcı uygulamalara destek verdiklerini unutmamaları gerekir.

Dün bu çağdışı uygulamalara arka çıkan TÜSİAD vb. üyeleri ve kuruluşları bu gün bakıyoruz “Meslek lisesi memleket meselesi” diye kampanyalar başlatıyorlar.

Nihayet uyandık!

Çünkü bu çevreler meslek liselerinden mezun olan yetişmiş insan gücünü, hiç masraf etmeden hazır buluyorlardı.

Devlet onlara vasıflı iş gücünü karşılık beklemeden sunuyordu.

Çok miktarda Meslek çıkışlı eleman olduğundan da ucuz ucuz çalıştırıyorlardı.

Onun için meslek liselerinin kıymetini de anlamıyorlardı.

İşte böylece çıktık geldik teknik insan gücü darboğazına.

 15.10 2003 günü Politika gazetesinde “Meslek liselerinde okuyan çocuklarda bizim” başlıklı bir yazıyla herkesi bu günler için uyarmıştık.

Dört yıl önceki o yazımızda şöyle demiştik.

“Yıllardan beri dile getiriyoruz. Meslek liselerine uygulanan ayrımcılık ve haksızlıklar kaldırılsın diye.

Yaklaşık beş yıldan beri uygulanan haksız ve adaletsiz uygulamalar, özellikle Teknik ve Endüstri Meslek liselerini bitme noktasına getirmiştir.

Yürürlükteki bu anlamsız ve anlamsız olduğu kadar, çağ dışı da olan uygulamalar, trilyonlarla ifade edilen değerlerde, makine ve teçhizatların, ne yazık ki birçoğu atıl kalmıştır. Buralarda görev yapan, özellikle Teknik öğretmeler de öğrencisiz bırakılmıştır.

 Bir kere herkes şapkasını önüne koyup düşünmelidir. Anadolu Teknik liseleri, normal Anadolu liselerinde okutulan programlarla birlikte Teknik dersleri de alarak beş yıl okumaktadırlar.

Yine Teknik liseler, Lise fen kolu programını görmekle birlikte, teknik dersleri de alıp dört yıl okumaktadırlar.

Endüstri meslek liseleri de saat olarak belki biraz az olmakla beraber, lisede okutulan derslerin tamamına yakınını görmektedirler.

Şimdi elimizi vicdanımıza koyup düşünelim. Kendi alanında üç ile beş yıl eğitim görmüş çocuklarımıza biz diyoruz ki, kardeşim sen mesleğini daha başta seçtin.

Sen sonradan fikir değiştiremezsin.

 O halde sen, iki yıllık meslek yüksek okulu ve teknik eğitim fakültesi dışında hiçbir yere gidemezsin. Buraların dışında seni hiçbir yere alamayız.

Bu mantık her şeyden önce anayasamızın ruhuna aykırıdır.

Bakınız Anayasamızın 42.maddesinin birinci paragrafında ne yazıyor.  “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz...”.

Hani eğitim ve öğretim hakkından kimse mahrum bırakılamazdı?

Nerede o, durmadan seslendirdiğimiz eğitimde fırsat eşitliği?

Şimdi üç yıl, dört yıl, beş yıl Bilgisayar, Makine, Elektrik, Elektronik, Tesviye, mobilya, motor, telekomünikasyon vb. bölümlerde okuyan çocuklarımıza biz diyoruz ki, siz bu alanlarda okudunuz ama okuduğunuz alanların devamı olan mühendisliklere ve istediğiniz diğer alanlara gidemezsiniz.

Mühendislik, tıp, fen, sosyal vb. alan hayalleri kurmayın.

Böyle bir uygulamayı dünyanın hiçbir ülkesinde görmek mümkün değildir.

Bütün bular bizlere, ünlü şarkıcımız Cem Karacanın bir şarkısındaki şu dizeyi hatırlatıyor. ”Sen işçisin işçi kal”.

Hâlbuki buralardan mühendisliklere giden öğrencilerimiz hem pratiği, hem de teoriği iyi bilen mühendisler olacaktır.

Bunlar hem iş, hem teknoloji, hem de buluş üretecek olan vatandaşlarımız olmaya namzettir.

İşte bizler meslek liselerinin önüne anlamsız engeller koymakla, hem bu vasıflara sahip gençlerimizin yetişmesine, hem de ülkemizin gelişmesinin önüne set çekmiş oluyoruz.

Gelişmiş ülkelere baktığımızda, vatandaşlarının büyük çoğunluğu mutlaka birer meslek sahibidir.  Oralarda hiç kimsenin aklına, anlamsız korkularla vatandaşlarının önünü kesmek gelmez.

Herkes kabiliyetleri doğrultusunda kendini geliştirir ve eğitimini alır.

Onun için üretim kapasiteleri ve gelir düzeyleri yüksektir.  Onun için çağdaş medeniyeti yakalamışlardır.

Ülkemizdeki bu yanlış uygulamalar neticesinde, daha şimdiden piyasada teknik eleman sıkıntısı baş göstermeye başlamıştır. Bu durum yakın gelecekte daha da çok hissedilecektir.

Bizler meslek liselerinin önünü kestikçe, vatandaşlarımızda bu gün olduğu gibi, gelecekte de çocuklarını meslek okullarına göndermeyi düşünmeyecektir.

Bırakalım velilerimizi ve çocuklarımızı, istedikleri okula göndersinler ve gitsinler.

Gençlerimiz istedikleri alanda eğitimlerini sürdürsünler.

İstedikleri mesleğe sahip olsunlar.

Bizlerin temel görevi, gençlerimizin önünü kapatmak değil, aksine ardına kadar açmak olmalıdır.

Peşin hükümlerle hareket ederek, ülkemizin gelişmesine, buluş yaparak ve teknoloji üreterek katkıda bulunacak gençlerimizden, ülkemizi mahrum bırakmayalım.

Demokrasinin gereği de, herkese fırsat eşitliği sağlamak, beğenmesek de, beğenmediklerimize tahammül etmek değil mi?

Unutmayalım ki, diğer bütün okullarda okuyan çocuklarımız gibi, meslek liselerinde okuyan çocuklar da bizim çocuklarımızdır.”

Dört yıl önce işte bu uyarılarda bulunmuşuz.

Son geldiğimiz durumla ilgili yorumu siz okuyucularıma bırakıyorum.

 

BAYRAK NAMUSTUR