On
binlerce öğretmen adayı ve üniversite mezunu devlet kapısında bir iş sahibi
olabilmek için geçtiğimiz hafta sonu 1-2 temmuz 2006 tarihlerinde ter döktü.
Nice
ümitlerle ÖSS’ye girerek bir fakülte kazanan binlerce gencimiz, fakültelerini
bitirdikten sonra şimdide iş bulabilme derdine düştü.
ÖSS’ye
hazırlık kursları yetmemiş gibi birde KPSS’ye hazırlık kursları çıktı.
Binlerce YTL’lik masraflar yapılarak yine aile bütçelerine büyük yükler
eklendi.
Büyük
masrafların eklenmesi bir tarafa, bu gençlerimizin büyük bir kısmı yine
açıkta kalmakla karşı karşıya kalacak.
Çünkü
devletin istihdam edeceği kişi sayısı sınava girenlerin yanında devede kulak
kalıyor.
Özellikle büyük emek ve masraflarla öğretmen olarak yetiştirdiğimiz on
binlerce gencimiz, alınacak sınırlı sayıdaki öğretmen ihtiyacı nedeniyle çok
sevdikleri mesleklerine kavuşamayacaklar.
Yani
öğretmen adayları öğretmenliğe başlayamamanın ızdırabıyla çile çekmeye devam
edecekler.
Ülkemizin bu gün, hemen 50-60 bin öğretmen ihtiyacı olmasına rağmen, 10 bin
dolayında öğretmen atanacağının açıklanması diğer bir çarpıklığı ifade
etmektedir.
Hem
50-60 bin öğretmene ihtiyacımız olacak, hem de bunun sadece 10 bin
dolayındaki öğretmen adayını alabileceğiz.
Buradan
şu sonuç çıkmaktadır ki, bir çok okulumuzda dersler ya boş geçecek ya da
branş dışı öğretmenlerle idare edilecek.
Şunu
hiçbir zaman unutmamak gerekir. Her şeyden tasarruf yapabilirsiniz ama
eğitimden asla tasarruf yapma yoluna gidilmemelidir.
Çünkü
eğitim demek ülkelerin geleceği demektir.
Eğitiminizin kalitesi neyse, insanınızın da, ekonominizin de, ticaretinizin
de, sporunuzun da, sanayinizin de, velhasıl her şeyinizin de kalitesi odur.
Buna
rağmen eğitimde tasarruf yapmaya çalışılırsa, bu geleceğimizi tehlikeye atmak
anlamına gelir.
Hiçbir
ülke ve toplum bilerek kendi geleceğini tehlikeye atamaz. Atmaması içinde
yeni nesilleri çağın gereklerine göre yetiştirmek zorundadır.
Buda
sadece eğitim kadrolarıyla başarılabilecek bir şeydir.
Bu
görevi de layıkıyla yapacak olanlar ancak ve ancak öğretmenlerdir, eğitim
kadrolarıdır.
Yıllarca öğretmen olma hayaliyle yanıp tutuşan öğretmen adaylarının büyük bir
kısmı maalesef bu yılda atanamayarak ümitlerini gelecek yıllara saklamak
zorunda kalacaklardır.
Hâlbuki
her yıl Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu öğretmen sayısı belirlenip eğitim
fakültelerine ona göre öğrenci alınmış olsa, okulunu bitirenlerin hiçbir
endişeye mahal bırakmadan hemen atamaları sağlanabilir.
Onlarca
gençle konuştuğumuzda, işe girmenin Üniversiteye girmekten daha zor olduğunu
ifade etmektedirler.
Hele
bir fakülte bitirdikten sonra hâlâ ailelerine yük olmanın verdiği sıkıntının
başka hiçbir şeye benzemediğini söylemektedirler.
“Hepimizin yaşı yirminin üzerindedir. Bizler ailelerimize yardımcı
olacağımıza bu yaşta hala ailelerimize yük olmak bizleri derinden
yaralamaktadır” demektedirler.
Bir
öğretmen adayı “Bizler öğretmen olup yeni nesilleri yetiştireceğiz diye
heyecanlanırken, önümüze çıkan KPSS sınavı, büyük çoğunluğumuzu maalesef hem
işsiz ve aşsız hem de çok sevdiğimiz mesleğimizden bizleri mahrum
bırakmaktadır” diye haklı olarak serzenişlerde bulunmaktadır.
Yerden
göğe kadar haklılar.
Öğretmen olarak yetiştirdiğimiz gençlerimizin başka alanlarda istihdamı da
oldukça zordur.
Çünkü
bu gençlerimiz insan yetiştirmek için eğitildi.
<==Anasayfa