UTANÇ UÇAKLARI

 

ÖĞRETMENLİK

                     İsmail SARIÇAY                                                                                     22.08.2006

                                     e-posta: isaricay@gmail.com

Eğitim, öğretim denilince ilk akla gelenler öğretmenlerdir. Öğretmenler tüm toplum kesimlerini direk etkileyen ve şekillendiren yegâne meslek grubudur.

Bir ülkenin öğretmenlerinin ya da eğitim kadrolarının durumu neyse, eğitiminin de, insan kalitesinin de, sanayisinin de, ticaretinin de, bilimsel çalışmalarının da, dünya ile rekabetinin de durumu odur.

Öğretmenlik kutsal meslektir denir.

Yerden göğe kadar doğrudur.

Öğretmenler dünyanın her yerinde insanların en yakından tanıdığı ya da tanımak istediği insanlardır.

Çünkü her insan(istisnalar hariç) öğretmenlerin önünde diz çökerek hayat basamaklarını birer birer tırmanır.

O basamakların her kademesinde öğretmenlerin sevgisi, hoşgörüsü, tuğlaları, harçları, renkleri vardır.

Başarılarının da, başarısızlıklarının da temelinde öğretmenlerin emekleri, enerjileri, idealleri, kılavuzlukları mevcuttur.

Bir ülkenin öğretmenlerinin sosyo-ekonomik durumu o ülkenin barometresi niteliğindedir.

Öğretmenleri sosyolojik, psikolojik ve ekonomik olarak rahat olmayan toplumların genel yapısının da aynı şeylerden muzdarip olduğunu görürsünüz.

Gelişmiş ülkelere baktığımızda en elit tabaka ve değer verilen meslek, öğretmenler ve öğretmenliktir.

Ülkelerin Cumhurbaşkanından tutunda bakanlarına, komutanlarına, doktorlarına, mühendislerine ve aklınıza hangi mevki ve makamdaki insan gelirse gelsin öğretmenlerin eseri olduğunu görürsünüz.

Atatürk boşuna söylememiş “öğretmenler yeni nesiller sizin eseriniz olacaktır” diye.

Yine geri kalmış ülkelere baktığımızda en geri planda tutulanlar öğretmenler ve öğretmenlik mesleğidir.

Hatta ülkemizde de bundan birkaç yıl öncesine kadar çokça konuşulan bir laf vardı. “çocuğum hiç bir şey olamazsa bari öğretmen olsun” denirdi.

Bu sözleri hemen hemen hepimiz yıllarca ve defalarca işitmişizdir.

Genellikle toplumların değer ölçüleri, meslek gruplarının sosyal statü ve gelir durumlarıyla ortaya çıkmaktadır.

Bir meslek ne kadar hayati olursa olsun, ne kadar değer ifade ederse etsin, o meslek gruplarının sosyal statüleri ve gelir düzeyleri düşükse, toplum tarafından “hiç olmazsa bunu bari olsun”  ölçütüyle değerlendirilir.

 Yani hiç yoktan iyidir anlayışı hâkim olur insanların kafasında.

Ülkemizde öğretmenlerin durumu son yıllarda biraz düzelmesine rağmen, meslek grupları sıralamasında en son sıradaki yerini hala korumaktadır.

Öğretmenler, ister Asker, ister emniyet, ister sağlık vb. alanlardaki meslek grubu çalışanlarıyla kıyaslansın, hep son sıralarda yerini almaktadır.

İşi eğitim konularıyla uğraşmak olan öğretmenler, ekonomik sıkıntılarını hafifletebilmek için ikinci, hatta üçüncü bir iş yapmak zorunda bırakılmaktadır.

  Bu durum onlarca yıldan beri tüm yetkililerimiz tarafından dile getirilmesine rağmen maalesef köklü bir çözüm getirilememiştir. Yakın gelecekte de getirileceğe de benzemiyor.

Memurların durumlarının iyileştirilmesiyle ilgili yapılan son ek ödemelerde bile yine öğretmenler mağdur edilmiştir.

Çünkü öğretmenlerin ücretleri artırılıyor diye başlayan iyileştirmelerde bile toplumun bildiğinin aksine öğretmenlere verilen hiçbir şeyin olmadığını söylesek yanlış olmaz.

Ders ücretleri yüzde yüz artırıldının arkasına baktığımızda öğretmenlerin büyük çoğunluğunun eline hiçbir şey geçmediğini göreceksiniz.

Çünkü kaç öğretmen ne kadar ek ders saati alıyor ona bakmak lazım. Öğretmenlerin yüzde olarak büyük çoğunluğunun ek derse girmediği ya da çok cüzi sayıda ek derse girdiği herkesçe malum.

Bir de ek ders ücretlerinin, tatillerde, izinlerde, raporlarda alınmadığını düşünürseniz öğretmenlere yapılan iyileştirmeleri daha iyi görürsünüz.

Buna karşılık birçok meslek grubuna yüz ile yüzeli YTL iyileştirme yapıldı ve her ay maaşları bu farkla birlikte ödeniyor.

Eğer öğretmenlere de bu şekilde bir iyileştirme yapılsaydı daha doğru ve daha adaletli olurdu.

Ülkemizin her alanda kalkınmasını ve gelişmesini istiyorsak insan kaynaklarımızı yetiştiren, yönlendiren öğretmenlerimize, gelişmiş ülkelerdeki emsallerinin gerisinde kalmayacak bir hayat standardına getirmemiz gerekir.

Aksi takdirde dünyada her yıl yapılan ister bilimsel, ister ekonomik vb. gelişmişlik sıralamalarında olsun, her zaman yerimizi sonlarda görmeye devam edeceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın.  

Anasayfa