YAZARLAR

PARKLAR VE İNSAN

                                     İsmail SARIÇAY                                                     13/05/2002                                          

                                     e-posta: isaricay@gmail.com 

 Canlıların hayatlarını devam ettirebilmeleri ve sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürülebilmesi için hepimizin bildiği doğal kaynakların başında,soluduğumuz havada bulunan Oksijen gelmektedir. Oksijen yoksa hayatta yok veya oksijenin bulunmadığı yerde canlıda yok demektir.

Ayrıca oksijen miktarının az olduğu yerlerde hava kirliliğinden,çeşitli hastalıkların çoğalmasından bahsetmek mümkündür. Sağlıklı yaşayabilmek her şeyden önce temiz ve oksijeni bol olan bir ortam gerektiği hepimizin malumudur.

Oksijenin bol olduğu yerler ise ağaçlık ve yeşilliği fazla  olan yerlerdir. Altınoluk bölgemizde olduğu gibi.

         Zamanımızda  şehirlerimizin hava kirliliği,insanların sağlıklarını menfi yönde etkilemektedir. Bu olumsuz durumları ortadan kaldırmak için dünyada çeşitli ülkeler çeşitli çarelere baş vurmaktadırlar.

       Bunların başında da yerleşim merkezlerinde ve çevresinde yoğun yeşil alanlar oluşturulmaktadır. İnsanların iş stresi ve geçim sıkıntılarını azaltmak, dinlenmelerini,kaynaşmalarını sağlamak,yürüyüş ve spor yapmak vb  faaliyetlerin yapılabileceği geniş ve yeşil alanların,park ve bahçelerin gün geçtikçe önemi daha da artmaktadır.

           Bizde bu yazımızda yukarıda bahsettiğimiz ölçüler içinde Balıkesir’imizden kısaca söz edeceğiz.

          Balıkesir il merkezi,bütün olumlu doğal şartlara rağmen,maalesef yeşil alan yönünden oldukça fakirdir diyebiliriz.

          Çünkü insanların gezip dolaşabileceği,dinlenebileceği,oturup tatlı tatlı sohbet edebileceği  hemen hemen tek yer,altı eylül milli parkıdır.

          Bir de şehir dışında kalan değirmen boğazı vardır ki uzaklığı münasebetiyle gece gündüz bütün halk kesimleri buradan yeteri kadar istifade edememektedir. Onların dışında, ne yeni kurulan Bahçeli evler mahallesinde,ne Adnan menderes mahallesinde,ne gün doğan mahallesinde,nede yeni kurulan başka bir mahallede gözle görülür geniş yeşil alanlara rastlamak mümkün değildir.

       Halbuki Bahçeli evler,Adnan menderes vb yeni kurulan mahallelerde İmar planları hazırlanırken her şeyden önce park,okul,cami,gezinti ve spor alanlarının yerleri belirlenip ondan sonra  yapılaşmaya gidilmeliydi ki insanlar bu gün olduğu gibi beton yığınları arasında sıkışıp kalmamalıydı. Böyle büyük yerleşim yerlerinde en azından 30-40  bin  metre karelik yeşil alan veya park alanları olmalıdır.

           Böylece insanlara nefes alma olanağı tanınmakla kalınmayacak,içinde cıvıl cıvıl çeşitli kuş seslerinin ve çiçek kokularının bir birine karıştığı,insanların iş ve geçim streslerini unutturabilecek doğal alanlar oluşturulmuş olacaktır.

         Gelişmiş ülkelere baktığımızda geniş park alanlarının yanında,evlerin bir çoğunun bahçe içlerinde olduğu,adeta yeşillik denizi içinde yüzen birer gemi görüntüsü verdiğini hayranlıklarla izliyoruz.

          Onları görünce kendi kendimize sormadan edemiyoruz. Onlar bunları başarıyor da bizler neden yapamıyoruz? Onlardan neyimiz eksik? diye kendi kendimize hayıflanıyoruz.

         Yol ve asfalt yapmak kadar,parklar,spor alanları yapmak da en azından  o kadar önemli olmalıdır. Çünkü insanlar rahat oturabilecekleri,bol bol temiz ve oksijenli hava teneffüs edebilecekleri,eşiyle dostuyla sohbet ederek gezip dolaşabilecekleri, yürüyüş yapabilecekleri, piknik yapabilecekleri, doğa ile baş başa kalabilecekleri park yerlerini tercih etmektedirler.

      Halkın büyük çoğunluğu,aile sohbetlerinde ve değişik platformlarda bu ihtiyaçları dile getirmektedir. Ancak çeşitli nedenlerle kamu oyuna mal edilemediği için bu istekler hep aile ve dost sohbetlerinde kalmaktadır.

         Halkımızın bu veya buna benzer  medeni isteklerini hiçbir zaman göz ardı etmeden gerekli her türlü çalışmanın yapılması gerekir.

       İnsanlar beton yığınları arasında sıkışıp kalmaktan böylelikle kurtarılmış olmakla beraber,insanların hem ruh,hem de fiziksel sağlıklarının korunmasına büyük katkıda bulunulmuş olacaktır.

         Tabi ki bu yapılacakları yerel yönetimler planlayıp yapacaklardır. Yerel yönetimler, şehirleri düzenlerken elli-yüz yıl sonrasını düşünerek imar planları yapılmalı, her üç beş yılda bir sokak ve caddeler kazılıp insanlara huzursuzluk verilmemelidir.

            Her yönetim değiştiğinde gelişigüzel planlar değiştirilmemeli,her gelen yönetim,uzun vadeli planlara uyarak,şehirlerimiz daha yaşanır bir güzelliğe ve düzene kavuşturulmalıdır.

            Medeni, sağlıklı ve güzel bir çevrede, doğal yeşillikler içinde,bol bol temiz hava teneffüs ederek yaşamak, insanların huzur, güven ve mutluluk içinde bir hayat sürmelerini sağlayacak  yatırımları istemek, toplum olarak hepimizin en doğal  hakkı olduğuna inanıyoruz.

              Çünkü insanlar güzel şeylere layıktır.

<==Anasayfa