PLANSIZLIĞIN FATURASI.

 İSMAİL SARIÇAY

E-Posta: isaricay@gmail.com    

Planların gelecekle ilgili yapıldığını söylemeye sanırım gerek yok.

Plansızlık geleceği tesadüflere bırakma anlamı taşır

Yaşadığımız bütün acı olaylara bir bakalım.

Büyük çoğunluğu plansızlık ve insan kaynaklıdır.

Şehirlere mahalleler kurarız alt yapı sonradan gelir.

O da öylesine.

Alt yapı yaparız günü kurtarma amaçlıdır.

Hatırlarsınız çok acılı körfez depremini yaşadık.

Ders aldık mı?

Ne gezer.

Yine Fay hatları üzerine bina, Yol, fabrika vb. yapmaya devam ediyoruz.

Lüks bina ve iş yerlerini dere yataklarına kurmaktan vazgeçmiyoruz.

Yollar yapıyoruz zeminleri çürük.

Bilimsel ve teknolojik kuralları hiçe sayıyoruz.

Doğrusunu söylemek gerekiyorsa tesadüfî yaşıyoruz.

Ne ilgililer ilgileniyor, nede vatandaş olarak bizler ilgiliyiz.

Sonra başımıza bir felaket gelince herkes birbirini suçlamaktan başka bir şey yapmıyor.

Tabi ki o da hiçbir zaman çözüm getirmiyor.

Getiremez de.

Atalarımız bakın bu durumları ne güzel özetlemişler.

“Peynir gemisi lafla yürümez”.

 “Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur”.

Bizimki tam da bu sözlere uyan işler.

Şehircilik ya da yerleşim alanı öyle lafla, sözle olmaz.

En az yüz yıl sonrası düşünülerek planlanır ve uygulanır.

Diyeceksiniz ki biz her türlü kanunları da, planları da kâğıt üzerinde yaparız.

Yaparız da uygulamaya geçmedikten sonra ne işe yarar.

Yaramadığını da her felakette yaşayarak öğreniyoruz.

İstanbul’da yaşanan şu son sel baskınlarına bir bakın.

Burada plansızlık ve insan hatası mı var?

Yoksa Her türlü tedbir alınmışta buna rağmen mi olmuş.

İstanbul’da Ayamama deresi, Balıkesir’de Çay deresi, Plevne deresi.

İnceleyin bakalım birbirinden farkı var mı?

Dereler gelişi güzel daraltılmış, kapatılmış.

Çevreleri binalar ve iş yerleriyle doldurulmuş.

Şöyle düşünün.

Köküyle birlikte bir ağacın ya da tırın, kamyonun veya bir çatının sürüklenip derenin ağzını kapattı.

Bu durumda İstanbul’da İki telliyi de sel götürür, Balıkesir’de toplu taşıma merkezini ve benzeri yerleri de.

Belki İstanbul’da olduğu gibi sel felaketleri 50 yılda, 100 yılda bir olur ama böyle acı olur.

Peki, tüm bu yaşananların anlamı ne?

Tabi ki plansızlığın faturası.

Bu fatura öyle ağır olur ve oluyor ki nice canlar alıyor.

Belki maddi kayıpları yerine koyabilirsiniz ama ya o canlar.

Kâinatı verseniz o canları geri getirmeniz mümkün değildir.

Peki, bu canların sorumluları kim?

Kabul etseler de etmeseler de gelmiş geçmiş bütün ilgililerdir.

Hiçbiri bunların vebalinden kurtulamazlar.

Not: Tüm halkımızın önümüzdeki Pazar günü başlayacak olan Ramazan bayramını kutluyorum.

14.09.2009