RUMLARIN “HAYIR”I

İSMAİL SARIÇAY

E-posta: isaricay@gmail.com                                                                  

            AB ve genel olarak batı ülkeleri, yıllardan beri Türkiye’nin önüne her defasında Kıbrıs meselesini getiriyordu.

           Her taviz beklentisinde, hep Kıbrıs üzerinden vurmaya çalışıyorlardı. Onlarca yıldan beri, Türkiye Kıbrıs’ta çözüm istemeyen taraf olarak lanse edilmekteydi.

          Özellikle son yıllarda bu Kıbrıs baskıları kabak tadı vermeye başlamıştı. Türk’lerin Kıbrıs’ta, AB’nin topraklarını işgal etmiş durumuna düşeceğini seslendirmeye başlamışlardı.

           Ayrıca Kıbrıs Rum kesimini, Kıbrıs’ın tamamını temsilen Avrupa Birliğine alacaklarını söylüyorlardı.

          Kısacası KKTC’yi görmezden geliyorlar, Türkleri de küçük bir azınlık olarak kabul ediyorlardı.

        Kıbrıs’ta 24.04.2004 Cumartesi günü hem Türk, hem de Rum tarafında BM genel sekreteri Kofi Annan’ın hazırlamış olduğu ve kendi adını taşıyan, Annan planı temelindeki referandumda, Türk tarafı ezici bir çoğunlukla(%65) “Evet” derken, Rum tarafı da yine ezici bir çoğunlukla(%76) “Hayır” dedi.

          Türk Tarafının “Evet”i ülkemizin önünü açtığı gibi, Rumlar’ın  “Hayır”ı tüm dünyanın Kıbrıs’ta kimin uzlaşmaz olduğunu göstermesi bakımından oldukça önemlidir.

          Ayrıca tüm dünya tarafından Kıbrıs’ta sadece Rum’ların devleti değil, Türk’lerin de bir devleti olduğunun farkına varılmasına neden olmuştur.

          Rumların “Hayır”ı, KKTC’nin varlığının, tüm dünya tarafından görülmesine  neden olmuştur.

         Özellikle BM, AB ve ABD bu zamana kadar görmezden geldikleri KKTC’yi ister istemez dikkate almak zorunda kalacaklardır. Kalmışlardır da.

            Çünkü hazırlık safhasında kendilerinin de içinde oldukları Annan planını, yanlarında oldukları Rumlar ellerinin tersleriyle ret etmiştir.

            Yani BM, AB ve ABD Rumlara söz geçirememiş duruma düşmüşlerdir. Böylece kimin uzlaşmacı, kimin de uzlaşmayan olduğunu görmüş olmalıdırlar.

           Bu referandum ortaya koymuştur ki, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti elinden gelen her türlü iyi niyeti göstermiştir. Fakat Rum tarafının niyetinin hiç de halishane olmadığı ortaya çıkmıştır.

           Bu sonuç karşısında BM, AB ve ABD, KKTC’ye uyguladığı her türlü müeyyideleri derhal sona erdirmelidir.

          Eğer gerçekten insan hak ve hürriyetlerini, eşitliği, adaleti savunuyorlarsa. Adaletli bir çözüm gerçekleşinceye kadar da, Türkiye’ye ve KKTC’ye uyguladıkları baskı ve yaptırımları, Yunanistan’a ve          Güney Kıbrıs Rum yönetimine de uygulamak durumundadırlar.

        Aksi taktirde güvenirliklerini onarılmaz bir şekilde kaybedeceklerdir.

        Bu referandum sonucundan sonra, ne AB’nin nede bir başka ülkenin, artık Türkiye üzerinde Kıbrıs bahanesiyle baskı oluşturmaları da ortadan kaldırılmış olmaktadır.

       Rumların referandumdaki “Hayır”ı, ülkemizin ve KKTC’nin hayrına olacağı muhakkaktır.

           En azından bu kanaldan gelebilecek uluslararası baskılardan bundan sonra vareste olacaktır.

          Dünyanın etkin güçleri olan BM, AB ve ABD’nin, Rumlar’ın “Hayır”ından ve Türklerin “Evet”inden sonra alacakları tavrı merakla bekliyoruz. 27.04.2004