Çocukluk yıllarımızdan beri Televizyonlarda izlediğimiz Amerikan ve Batı
kaynaklı yüzlerce,belki de binlerce filmde,hep Hitler’in Yahudiler’e
uyguladığı katliam ve soykırım senaryolarını seyrettik, içimiz burkularak ve
tüylerimiz diken diken olarak, nedir bu vahşet ve acımasızlık
diyerek,Hitler’e söylemediğimiz kalmıyordu.
Seyrettiğimiz film sahneleri
bizi adeta kabımızdan taşırır ve Yahudiler’e yapılanlar karşısında veya bir
başka ifadeyle insanların insanlara yaptıkları karşısında insanlığımızdan
utanırdık.
Evet filmlerde gördüklerimiz gerçekten doğruysa,insanlık adına utanç verici
olaylardır.
Filmlerde anlatılan bu vahşet ve soykırımlar 1940’lı yıllarda kaldı
sanırken,bu muameleye maruz kalanlar,maalesef kendilerine yapılanların kat
kat fazlasını Filistin’lilere yapmakta bir sakınca görmüyorlar.
17 Eylül 1982 günü,bugünün İsrail başbakanı,o günün savunma bakanı olan Şaron,sabra
ve Şatilla mülteci kamplarını acımasızca bombalayarak binlerce savunmasız
insanı, hunharca katletmişti. Bu olaydan sonra Şaronun adı “İnsan
kasabı” olarak kalmıştı.
Bu gün yine Şaron iş başında. Yine binlerce insan katlediliyor ve toplama
kamplarına dolduruluyor. Hitler’in, kendilerine yaptıklarını aratmayacak
şekilde,Filistin’lilere vahşet ve soykırım uygulanıyor.
Hitler’in Yahudilere yapmış olduğu o vahşet ve soykırım,o
gün nasıl yanlış ve barbarca ise,2000’li yıllarda Şaron’un Filistin’lilere
yaptıkları da, Hitler’in yaptıklarından farklı bir barbarlık değildir.
Hatta bugün medeniyetin ulaştığı seviye ve insan
haklarının birinci planda düşünüldüğü bu çağda,bütün dünya kamu oyu önünde
yapılanlar, sanıyorum Hitler’i bile gölgede bırakacak, hatta Hitler’in
yaptıklarının karesi denebilecek ölçüde gayri insani ve gayri medeni bir
vahşet ve soykırımdır.
Filistin’li erkekler yakalanıp,suçlu suçsuz demeden bir
araya getirilip,birbirine bağlanarak,aşağılanarak,çırıl çıplak
soyularak,adeta hayvan muamelesi yapılarak, bilinmeyen ve nereye
götürüldükleri belli olmayan bir yöne doğru,bütün insanlığın gözü önünde
götürülmektedir.
Ayrıca kadın,erkek,çocuk demeden,sorgusuz sualsiz
insanlar sokak ortalarında kurşuna dizilerek katledilmekte,kimsede bu duruma
müdahale edememektedir.
Nerede insan haklarını ağızlarından düşürmeyen
Batılılar,nerede dünya liderliğini ellerinde tutan Amerikalılar ve nerede
insanlık,nerede dünya barışını sağlamakla görevli Birleşmiş Milletler.
Bumudur medeniyet,bumudur insan haklarına saygı. Bir
millet göz göre göre toptan katlediliyor,bir çok ülkenin tanıdığı bir devlet
yok ediliyor, dünyanın kılı kıpırdamıyor.
Olmaz böyle çifte standart. Kuveyt’e saldıran Irak’ı,
yerle bir edenler,neden saldırıya uğrayan Filistin’de buna göz yumuyorlar ve
aynı tepki niçin gösterilmiyor?
Televizyonlardan izlediğimiz Filistin’deki vahşet ve soykırımlar da,
Yahudilere 1940’lı yıllarda yapılan,vahşet ve soykırımlar gibi kanımızı
donduruyor. Yapılanlar terörden başka şey değildir.
Eğer terör herkes için aynı derecede suçsa ki öyle olmalıdır, İsrail’in
yaptıkları da devlet teröründen başka bir şey değildir. Suçsuz insanların
evlerinin yıkılması ve hiçbir delile dayanmadan,hem de çoluğunun çocuğunun
gözü önünde kurşuna dizilip öldürülmesi,en büyük terörizmdir.
Dünya kamu
oyu ve kuruluşları, bu tip insanlık suçu işleyen kim olursa olsun, ister
şahıs, ister grup,isterse devlet, insanlığın rahat, huzur ve mutluluğu için
her türlü yaptırımları,yansız,tarafsız ve adil olarak alıp uygulayabilme
yeteneğine,mutlaka kavuşturulmalıdır.
<==Anasayfa