YAZARLAR
 

     ŞARON=HİTLER’İN KARESİ

                         İsmail SARIÇAY                                                                                       05/04/2002

                                     e-posta: isaricay@gmail.com

      Çocukluk  yıllarımızdan beri Televizyonlarda izlediğimiz Amerikan ve Batı kaynaklı yüzlerce,belki de binlerce filmde,hep Hitler’in Yahudiler’e uyguladığı katliam ve soykırım senaryolarını  seyrettik, içimiz burkularak ve tüylerimiz diken diken olarak, nedir bu vahşet ve acımasızlık diyerek,Hitler’e söylemediğimiz kalmıyordu.

     Seyrettiğimiz film sahneleri bizi adeta kabımızdan taşırır ve Yahudiler’e yapılanlar karşısında veya bir başka ifadeyle insanların insanlara yaptıkları karşısında insanlığımızdan utanırdık.

         Evet filmlerde gördüklerimiz gerçekten doğruysa,insanlık adına utanç verici olaylardır.

          Filmlerde anlatılan bu vahşet ve soykırımlar 1940’lı yıllarda kaldı sanırken,bu muameleye maruz kalanlar,maalesef kendilerine yapılanların kat kat fazlasını Filistin’lilere yapmakta bir sakınca görmüyorlar.

          17 Eylül 1982 günü,bugünün İsrail başbakanı,o günün savunma bakanı olan Şaron,sabra ve Şatilla mülteci kamplarını acımasızca bombalayarak binlerce savunmasız insanı, hunharca  katletmişti. Bu olaydan sonra Şaronun adı “İnsan kasabı” olarak kalmıştı.

           Bu gün yine Şaron iş başında. Yine binlerce insan katlediliyor ve toplama kamplarına dolduruluyor. Hitler’in, kendilerine yaptıklarını aratmayacak şekilde,Filistin’lilere vahşet ve soykırım uygulanıyor.

Hitler’in Yahudilere yapmış olduğu  o vahşet ve soykırım,o gün nasıl yanlış ve barbarca ise,2000’li yıllarda Şaron’un Filistin’lilere yaptıkları da, Hitler’in yaptıklarından farklı bir barbarlık değildir.

Hatta bugün medeniyetin ulaştığı seviye ve insan haklarının birinci planda düşünüldüğü bu çağda,bütün dünya kamu oyu önünde yapılanlar, sanıyorum Hitler’i bile gölgede bırakacak, hatta Hitler’in yaptıklarının karesi denebilecek ölçüde gayri insani ve gayri medeni bir vahşet ve soykırımdır.

Filistin’li erkekler yakalanıp,suçlu suçsuz demeden bir araya getirilip,birbirine bağlanarak,aşağılanarak,çırıl çıplak soyularak,adeta hayvan muamelesi yapılarak, bilinmeyen  ve nereye götürüldükleri belli olmayan bir yöne doğru,bütün insanlığın gözü önünde götürülmektedir.

 Ayrıca kadın,erkek,çocuk  demeden,sorgusuz sualsiz insanlar sokak ortalarında kurşuna dizilerek katledilmekte,kimsede bu duruma müdahale edememektedir.

Nerede insan haklarını ağızlarından düşürmeyen Batılılar,nerede dünya liderliğini ellerinde tutan Amerikalılar ve nerede insanlık,nerede dünya barışını sağlamakla görevli Birleşmiş Milletler.

Bumudur medeniyet,bumudur insan haklarına saygı. Bir millet göz göre göre toptan  katlediliyor,bir çok ülkenin tanıdığı bir devlet yok ediliyor, dünyanın kılı  kıpırdamıyor.

Olmaz böyle çifte standart. Kuveyt’e saldıran Irak’ı, yerle bir edenler,neden  saldırıya uğrayan Filistin’de buna göz yumuyorlar ve aynı tepki niçin gösterilmiyor?

              Televizyonlardan izlediğimiz Filistin’deki vahşet ve soykırımlar da, Yahudilere 1940’lı yıllarda yapılan,vahşet ve soykırımlar gibi kanımızı donduruyor. Yapılanlar terörden başka şey değildir.

           Eğer terör herkes için aynı derecede suçsa ki öyle olmalıdır, İsrail’in yaptıkları da devlet teröründen başka bir şey değildir. Suçsuz insanların evlerinin yıkılması ve hiçbir delile dayanmadan,hem de çoluğunun çocuğunun gözü önünde kurşuna dizilip öldürülmesi,en büyük terörizmdir.

Dünya kamu oyu ve kuruluşları, bu tip insanlık suçu işleyen kim olursa olsun, ister şahıs, ister grup,isterse devlet, insanlığın rahat, huzur ve mutluluğu için her türlü yaptırımları,yansız,tarafsız ve adil olarak alıp uygulayabilme yeteneğine,mutlaka  kavuşturulmalıdır. 

          

<==Anasayfa