SATANİZM’İN GÖLGESİ
Son üç-dört
yıldır zaman zaman intihar ve cinayetlerle gündeme gelen,toplumu derinden sarsan bazı
olaylarla karşılaşıyoruz Bu olayların başında kendilerine ”Satanist”
denilen bazı çocuk yaştaki gençlerin bulunmasıdır. Her olayda
Satanist’lerin gölgesi aranmaya başladı. Dolayısıyla bu olaylar
herkese şu soruları hatırlatıyor.
Bu olay Satanist’lerin işi
mi?
Kimdir bu Satanist’ler?
Amaçları nedir?
Bunlara kimler ilgi
duyuyor? gibi benzer sorular sorulmaktadır. Bende soruyorum kendi
kendime, gerçekten bu Satanist’ler kimdir? cevabını aramaya
başladım.
İşte bu merakımı
gidermek için Ansiklopedileri karıştırdım doyurucu bir bilgiye
ulaşamadım. Doğrusunu söyleyecek olursak elimin altında bunlarla
ilgili bir kitap da yoktu. Sadece TV ve gazetelerdeki bilgilerle
bilgilenmiştim. Bu bilgiler ise bana yeterli değildir,daha fazlasını
öğrenmeliyim diye düşündüm. Hemen zamanımızın en iyi bilgiye ulaşma
kaynağı olan İnternet’e koştum. İnternet sayfaları arasında şöyle
bir gezinti yaptım. Arama motorlarından birine “Satanizm” yazıp
Entırladım. Karşıma “Satanizm”le ilgili yüzlerce site çıktı.
Bunların büyük çoğunluğu yabancı sitelerdi.
İngilizce-Almanca-Rusça v.b siteler. İlgimi çekenleri hemen
disketlere kopyaladım. Bazılarının çıktılarını aldım. Hepsini tek
tek inceleyip anlamaya çalıştım. Dedim ki bu öğrendiklerimi
okuyucularımla paylaşmam lazım. Oturdum bilgisayarın başına başladım
yazmaya. Ancak konu çok önemli olduğu için bir köşe yazısının
sınırlarına sığmayacak kadar uzun ve derindi. Bu konuyla ilgili
yazıyı birkaç bölümde yazayım diye kendi kendime mırıldandım.
Başladım yazmaya. İşte yazımın bu ilk bölümünde “Satanizm”in anlamı
üzerinde durmak olacak.
Satanizm;Şeytana tapma yada
şeytanı tanrı kabul etme,mutlak kötülüğün temsilcisine ibadet etme
manasına gelir.
Satanizm’e göre
insan,“bencil,çirkin,habis ve korkulması gereken bir varlıktır. Kötü
olan şeytan değil ,insanın kendisidir. Amacımız şeytanı memnun
etmektir” olarak ifade edilmektedir.
Satanizm’in başlangıç
noktası,Ortaçağ büyücüleri ve Hıristiyanlıktan uzaklaşan
gruplara(heretiklere) kadar dayanır. Hatta Yahudi ve Hıristiyanlık
baskılarına karşı oluşmuş bir muhalefet hareketi olarak da ifade
edilmektedir. Son zamanlarda ise Satanizm, dine ve dini
olan her şeye karşı olan bir reaksiyon olarak karşımıza çıkmaktadır.
Peki Satanizm’in bugünkü kaynağı nedir diye sorulabilir. Bu
hareketin öncülüğünü 1930 da A.B.D’nin Şikago kentinde
dünyaya gelen ve baba tarafından Gürcü,Anne tarafından Romen olduğu
söylenen Anton Szandor LaVey yapmıştır. LaVey bu hareketi 1960’lı
yıllarda A.B.D’de başlatmış ve 1966 yılında San
Fransisko’da “Şeytanın Kilisesini” kurmuş ve kendisi de bu
kilisenin baş Rahibi olmuştur. LaVey, taraftarları arasında “Kara
Papai” olarak da anılmıştır. İşte 1997 yılında A.B.D’de ölen
LaVey’in temsil ettiği ve organize hale getirdiği günümüz Satanist
anlayışı,son 3-4 yıldır ülkemizde de duyulmaya ve tanınmaya başlayan
Satanist anlayışlar arasında, büyük benzerlik ve paralellikler
göstermektedir.
Peki “Satanizm” nasıl
oldu da son zamanlarda Türkiye’de yayılmaya başladı, bunun üzerinde
özellikle durulmalıdır .
Satanizm’in, Şeytana
tapıcılık veya şeytan’ı tanrı olarak kabullenme şeklinde,
tanımlandığını daha önce belirtmiştik. Şeytan ise Kur’an’ı
Kerim’de belirtildiği üzere;insanlara vesvese veren,insanları
kötülük yapmaya sevk eden,gurur,kibir,bencillik,şehvet,nefret,
intikam,hırs,öfke,şiddet v.b. hasletlerin esiri olmuş durumlar için
kullanılan bir kavramdır. Bütün bunlarda çoraklaşmış insan
ruhunun eserleri olsa gerek. İşte çorak bırakılan insan ruhunu
“Tabiat boşluk kabul etmez” prensibince Satanizm gibi düşünce
ve inançlar hemen değerlendirip bu boşluğu doldurmaktadır.
Kur’an’ı Kerim bakınız
şeytanla ilgili ayetlerde ne diyor. “Şeytan onlara va’deder. Onları
olmayacak kuruntulara düşürür. Şeytanın kendilerine va’dettiği
şeyler ise aldatmacadan başka bir şey değildir”.(Nisa
4/120)
“Şeytanın adımlarına
uymayın. Çünkü o size apaçık bir düşmandır. O,size ancak
kötülüğü,,hayasızlığı ve Allah’a karşı bilmeyeceğiniz sözleri
söylemenizi emreder” buyuruyor. (Bakara 2/168-169). Ne kadar açık ve
net ifadeler.
“İnançta büyü vardır” diye
bir söz vardır. Eğer inanç sisteminde ahlaki normlar yoksa
yada yanlış ise o inanç sahipleri de doğru olarak kabul
ettikleri normları yaşamaya ve yaymaya devam edeceklerdir. Bunun
sonucu olarak da toplumu derinden sarsan olayların olması da
elbette kaçınılmaz olacaktır. Son zamanlarda toplumumuzun
girmiş olduğu maddi ve manevi çıkmazlar maalesef ahlaki çoraklaşmaya
ve yozlaşmalara sebep olmaktadır. Ülkemizde akıl almaz olayların
olması da bir nevi bu tezleri doğrulamaktadır. Satanist olan bazı
gençlerin söyledikleri şu sözlere dikkatle bakmak ve
anlamak gerekiyor. Soru şu. Niçin satanist oldun? İşte cevaplar.
-Huzur aradığım için
Satanist oldum
-Tanrıya kızdığım için
için oldum
-Bu dünyada yaşamanın
anlamsız olduğuna inandığım için oldum
-Ruhumu şeytana sattığım
için oldum
-Satanist olmak için
oldum.
-Daha fazla özgürlük
istediğim için oldum v.b cevaplar vermişlerdir.
Satanist’im diyen bu
gençlerin cevaplarına bakılırsa,bir arayış içerisinde
oldukları,bilgi ve eğitim eksikliklerinin bulunduğu açıkça
görülmektedir. Yine cevaplardan anlaşılacağı üzere bu insanlar
huzur,sevgi,ilgi,bilgi v.b şeyler istiyorlar. Bunları iyi okuyup
doğru değerlendirmek gerekiyor. Böyle akımları polisiye tedbirlerle
önlemek de mümkün değildir. Bu tip akımları önlemenin tek
yolu,insanda boş bırakılan eksikleri tamamlamak için, en
isabetli yol,eğitim ve bilgilendirmedir.
Satanizm’in bilenenler
kadarıyla bir düşünce olmaktan çıkıp,inanç sistemine dönüştürülmüş
olduğu görülüyor. Bu inancın da bazı sembol ve ayinleri düzenlenmiş
ve uygulamaya konmuştur. Satanist’lerin ayinlerinde, bazı
işaretlerin etrafında mumların yakılması,baltaların elde
tutulması,ters haç işareti çizilmesi,şeytana dua edilmesi,şeytana
kurban olarak kedilerin kesilip kanının içilmesi,hatta bakire
olan bir kızı şeytana kurban kesme ve tecavüz etme gibi
korkunç davranışlarda bulundukları çeşitli medya organlarında
ifade edilmiştir.
21 eylül 1999 günü
İstanbul’da “şeytandan mesaj geldiği ve şeytana kurban kesilmesi
gerektiği” bahanesiyle biri bayan üç Satanist’in,Şehriban
Coşkunfırat adlı genç bir kızı bıçak darbeleriyle öldürdükleri ve
cesedine tecavüz ettikleri bütün basın ve yayın organlarında yer
almıştı. Bu olay hepimizi şaşkına çevirmişti.
Evet bütün bunlar,
Satanist’lere göre. şeytan adına yapılan törenlerdi.
Gençlerimiz niçin
satanist oluyorlar diye hepimizin aklına takılan soruyu,en iyi
cevaplayabilecek olanlarda yine Satanist olan gençlerdir sanıyorum.
İşte Satanist olan bir gencin itiraflarıyla Satanizm şöyle
ifade ediliyor.
“Ailemden kopmuş,sevgi
bağım kalmamıştı. Maddi açıdan durumum ailem sayesinde oldukça
iyiydi. Zengin aile çocuğuydum açıkçası. Değişik arayışlar
içindeydim. Macera arıyordum. Beyoğlu’nda takılıyorduk. Satanist bir
grupla tanıştım. Ataköy’de oturduğumu öğrenince benimle yakından
ilgilendiler. Bana okumam için Satanizm’le ilgili kitaplar verdiler.
Okuduğum zaman oldukça ilgimi çekti. İşte aradığım şey dedim. Mistik
şeyler vardı kitapta. Kıyamet gününden bahsediyordu,ölümsüzlükten
falan bahsediyordu. Daha sonra beni Ataköy’de oturan gruptan olan
diğer kişilerle tanıştırdılar. İlk başta benim oyun olarak baktığım
ayinler yapıyorduk. Kendimi tutamayıp gülüyordum ama onlar çok
ciddiydiler. Sanki uçuyorlardı. İlk başlarda korktum gerçekten. Ama
sonra bende onlardan biri oldum. Heavy metal türü müzikler
dinlerdik. Bu müzikleri yapanlara tapardık. Kedi öldürmeye,kanlarını
akıtıp kurban etmeye bayılırdık. Hepimiz bir kedi düşmanıydık. Akla
hayale gelmeyen sapık zevklere sahiptik. Aklıma geldikçe kendimden
utanıyorum.” Evet Satanist genç böyle konuşuyordu.
Satanist’ler
materyalizme ve Ataizm’e de karşıdırlar. Onun için sık sık “Ataist
olma, Satanist ol” gibi sözler ederler. Satanist’ler dünya hayatının
cehennem olduğuna,ölümün gerçek hayata geçiş olduğuna inanırlar. Bu
inanıştan dolayı kolayca intihar edebiliyor veya sevdiklerini kurban
ediyorlar. 23 haziran 1998 tarihinde İstanbul Ataköy’de Alman
lisesinden 14 yaşındaki bir erkek öğrenciyle 17 yaşındaki kız
arkadaşının el ele tutuşarak 14.kattan atlayarak
intihar etmeleri, işte bu inanışların sonucudur. Bu olay aynı
zamanda Satanizm’i ilk defa Türkiye gündemine sokan bir olay olması
bakımından da önemlidir. Bu olayla birlikte hepimiz Satanizm’den
haberdar olabildik.
Peki bu Satanizim
ülkemizde nasıl yayılıyor diye insanın aklına gelebilir. Yazımızın
1.bölümünde de belirttiğimiz gibi İnternet üzerinde yüzlerce siteyle
karşılaşmak mümkün. İnternette yapılan bu yayınların,Satanizm’in
yerleşmesine zemin oluşturan gençler üzerinde etkisini
göstermiş olduğu kesin. Üstelik yabancı dilleri olan bazı arayış
içerisinde olan liseli ve Üniversiteli gençler, yapılan
propagandadan etkilenip, İnternet üzerinden bu kişi ve gruplarla
iletişim kurmaktadır. Dolaysıyla en etkili yayılma yollarından
birisi budur. Ayrıca çeşitli arkadaşlık ve grup oluşturma yöntemleri
de etkili olmaktadır. İşin ilginç yanı Satanist olan ve
İntihar edenlerin büyük çoğunluğu, varlıklı, fakat, ruhen boş
bırakıldığı ifade edilen aile çocuklarından olduğu görülüyor.
Satanist’ler bütün
inanışlarda olduğu gibi farklı farklı gruplardan oluşmuştur.
Bunlardan bazılarını şöyle sıralamak mümkün. Dabbler,Şeytan
kilisesi,Gnostikler,İkincil satanistler,Cehennem
kulüpleri,Romantik-promethan Satanistler ve sol el Paganları v.b
adlarla anılan fraksiyonları vardır.
Hepsinin farklı
olmalarına rağmen,ortak tarafları Şeytan karakterlerini
taşımalarıdır.
Kamu oyunda Satanist’lerin
en belirgin özelliği olarak,siyah giyinmeleri, kulaklarına küpe
takmaları olarak bilinir. Halbuki insanları giydikleri elbisenin
rengine,kulaklarına taktıkları küpeye,dinledikleri müziğe v.b
ayrımlara tabi tutmamalıdır.
Bütün bunlar o
kişilerin kişisel tercihleridir. Bu özelliklere sahip insanlara
hemen Satanist damgası vurmak da yanlıştır. Hiç kimse, gençleri
görünüşüne göre Satanist diye suçlamamalı ve
dışlamamalıdır. “Beraet-i zimmet asıldır” diye bir söz vardır. Yani
aksi ispat edilmedikçe insanlar suçsuzdur prensibi uyarınca,kimse
hakkında suçlamada bulunmamalıdır. Asılsız suçlamalar insanları
tepkilere zorlar,huzursuzluklara neden olabilir ve aynı zamanda
Satanizim gibi sapık inançlara kaymalara neden olabilir. Gençleri bu
tip suçlamalarla suçlamak yerine,gençlerin böyle oluşumlara kayma
nedenlerini aramak,onları iyi dinleyip,anlamaya ve çözüm yolları
bulamaya çalışılmalıdır.
İnsanların maddi ve
manevi iki yönlü bir varlık olduğunu hiçbir zaman akıldan çıkarmadan
problemlere çözüm aranmalıdır. Maddi yönden hangi olanaklara
sahip olunursa olunsun,eğer insanlar manevi yönden tatmin
edilmezse,bu eksikliği gidermek için çeşitli arayışlar içerisine
gireceğini akıldan çıkarmamak gerekir. Bu arayışlar sırasında
gençlere kimler daha yakın olur ve sahip çıkarsa,o yöne doğru
kaymanın kaçınılmaz olduğunu kabul etmek gerekir. Gençleri bu
arayışların nerelere kadar götürebileceğini de kestirmek oldukça
zordur.
Gençler için en büyük
tehlikenin sadece Satanizm olmadığını,bunun yanında, alkol,
uyuşturucu,tiner koklama,terör,çetecilik v.b tehlikelerin de
olduğunu hiçbir zaman hatırdan çıkarmamalıyız.
Yapılan araştırmalar
ve yaşanan olaylar bizlere göstermiştir ki bu tip akımlara
katılanlar 13-25 yaş arasındaki gençlerden oluşmaktadır. Evet bu
yaşlar gençlerin ergenlik dönemi,fiziki ve ruhi değişimlere
uğradığı yaşlardır. Bu yaşlardaki gençler bir arayış içerisine
girerler. Eşyayı ve çevreyi yorumlama,anlama,kimlik ve kişilik
kazanma gayreti içerisindedirler. Yani geçlerin “Fetret”
devridir bu yaşlar. Gençleri işte bu Fetret devri gelmeden,madden ve
ruhen gerekli şekilde eğitip sahip çıkmalıyız. Bu yaş dönemine
hazırlıksız yakalanmamalıyız. Ne yazık ki gençlerimizin
azımsanamayacak orandaki kesimi maalesef bu tehlikeli döneme
hazırlıksız yakalanmaktadır.
Özellikle bu
çağda çocuklarını kendi hallerine bırakan,sevgi ve disiplini
ihmal eden,alkol ve uyuşturucunun dikkate ılınmadığı,evlerinde
huzurun olmadığı ve parçalanmış ailelerde gençlerin Satanizm gibi
akımlara kayabildiği yaşanan olaylarla gözler önüne
serilmektedir.
Bir
önceki yazımızda da açıkladığımız gibi Satanist’lerin kendi
itiraflarından aktardığımız ifadelerde de görüldüğü üzere
gençler,huzur,sevgi,ilgi,yakınlık ve kendilerine sahip çıkılmasını
istemektedirler. Üstelik bu gibi isteklerin büyük çoğunluğu para pul
da gerektirmiyor.
O
halde gençlerimizden bunları niçin esirgeyelim.
Satanizm ile ilgili
yazımızın,bu son bölümünde de gençlerin Sataninzm v.b. akımlara
kaymamaları için,gençlere nasıl yaklaşılmalı,ana-baba-eğitimci ve
sorumlulara hangi görevler düşüyor onlar üzerinde durmaya
çalışacağım.
Her
şeyden önce bütün ana ve babalar kendi çocuklarına sahip çıkmalıdır.
Çocuklarının maddi ve manevi ihtiyaçlarını çok küçük yaşlardan
itibaren dikkate alıp en iyi şekilde karşılamak zorundadır.
Çocuklarımıza iyi yönde örnek olmak,onlara zaman ayırmak,onları
dinlemek,onlarla şakalaşmak,onlara dostça,hoşgörüyle ve akıllıca
yaklaşmak,gidip geldiği yerleri ve arkadaş çevresini yakından takip
etmek,okul,öğretmen veya iş yeri yetkilileriyle her zaman
iletişim halinde olmak,gençlere her zaman emredici değil onların da
fikirlerine değer vermek,özellikle maddi ihtiyaçları yanında, manevi
ihtiyaçlarını da en sağlam kaynaklarla gidermek zorunda oldukları
unutulmamalıdır.
Ana ve babalar yaşanan
olaya sorun merkezli yaklaşmayıp,analitik bir yaklaşımla
yaklaşmalıdır. Suçlu aramak yerine sorumluluk almaya çalışmalı ve
çocuklardan önce kendilerini sorgulamalıdırlar. Eğer gençlere doğru
yaklaşımlar gösterilmezse Satanizm gibi alt kültürlerin
beslenmesinin önünün açılmasına yol verilmiş olacağından,bu gençler,
sapık düşünce sahipleri tarafından, en kolay yol olarak gösterilen
intihar yolunu bir seçenek olarak görebilirler. Gençlerimizi
Satanizm ve benzerlerinin gölgesinden, mutlaka korumak ve uzak
tutmak zorunda olduğumuz kesinlikle unutulmamalıdır.
Ana ve babaların dikkat
edeceği diğer bazı hususları da şöyle sıralamak mümkün.
-Gençler bir birey
olarak kabul edilip onlarla konuşulmalı.
-Gençlerin bozulan
arkadaşlık ilişkileri var mı dikkat etmeli.
-Uygunsuz arkadaş
çevreleri varsa,gençler ikna edilerek bu çevreden
uzaklaştırmalı.
-Konuşmalarında bazı
sapık akımların kullandığı,değişik kelime ve cümleler
kullanıyor mu
buna dikkat edilmeli.
-Gençlerin odalarının
bir kale duvarı haline getirilmesi önlenmeli. Ara sıra onların
odalarına
girerek sohbet edilmeli ve kontrol sağlanmalı.
-Mistik hurafe ve
metafizik işlerle ilgilenip ilgilenmediği anlamaya çalışılmalı.
-Alkol,uyuşturucu
hap,esrar,eroin,uçucu madde koklama v.b gibi alışkanlıklar edinip
edinmediğine
dikkat edilmelidir.
-İsyankâr ve
hırçınlaşma v.b varsa nedenlerini arayıp bulmaya çalışmalı.
Gençleri devamlı
suçlamak yerine gençlerin tepki ve isyanlarını sabırla anlamaya
çalışmak,onlara kulak vermek,haklı oldukları noktalarda onlara
yardımcı olmak,yanıldıkları noktalarda ise onlara açık gönüllülükle
ve kızmadan,bağırmadan, dışlamadan, cezalandırmadan, korkutmadan
sindirmeden,elinden telefonunu,arabasını, müzik setini v.b
almadan,kadife eldivenler içerisindeki demir yumrukları da
hissettirerek, ama vurmadan, eğitmek ve yetiştirmek zorundayız.
Gençlerin eğitimiyle
uğraşan başta eğitim kurumları olmak üzere bütün sorumlu kurum ve
kuruluşlar da insanın madde ve ruh gerçeğinden oluştuğunu hiçbir
zaman unutmadan,gençliğimize yönelen her türlü zararlı akım ve
tehlikelere karşı, gençlerin en iyi şekilde
uyarılmasına,bilgilendirilmesine ve eğitilmesine yardımcı
olmalıdırlar.
İSMAİL SARIÇAY
E-Mail:isaricay@gmail.com