SİLAH GÜCÜ HER ŞEY DEĞİLDİR

İSMAİL SARIÇAY

E-posta: isaricay@gmail.com                                                       

           Irak’ın işgali, işgalci güçlere çok pahalıya mal olmaya başlamıştır. Hemen hemen her gün bir veya birkaç tane ABD ve İngiliz askeri öldürülmekte ve yaralanmaktadır.

Bunun gittikçe şiddetleneceği ve can kaybının daha da artacağı anlaşılmaktadır. Ellerindeki o dünyanın  en güçlü teknolojisi ve silahları bile, askerlerinin öldürülmesini engelleyemiyor.

Irak’ta görülen o ki, bir Gerilla savaşı başlamakta yada başlamıştır. Bununla birlikte işgal güçlerini oldukça tehlikeli bir  geleceğin beklediği anlaşılmaktadır.

Bu durumu Irak’ta görev yapmakta olan işgal güçlerinin yüksek derecedeki yetkilileri açık açık zikretmektedirler.

Geçen yazımızda da belirttiğimiz gibi yalan üzerine bina olmayacağı gibi, hakimiyette kurulamaz.

Yalanla dolanla bir ülke, dünyanın öbür ucundan gelerek işgal edilirse, bunun altında da kalacak olanlar yine kendileridir.

Savaş çıkarmak için çeşitli yalan ve senaryolar uydurarak ve bu yalanları daha da abartarak savaş bahanesi oluşturanların, sonuçlarına da katlanmaları kaçınılmazdır.

Artık dünyada hiçbir şey uzun vadede gizli kalmıyor yada gizlenemiyor.

Savaş için söylenen bahanelerin hepsinin yalan olduğu ortaya çıktı. Bunu da ortaya çıkaran bir İngiliz’den başkası değildi.

Silah denetçileri arasında bulunan ve Irak raporlarının abartıldığını da söyleyen İngiliz bilim adamı ve savunma bakanı danışmanının, aniden öldürülmesi, dünya kamu oyu tarafından manidar bulundu.

Irak’taki bu tehlikeli gidişe, ABD ve İngiltere yetkililerinin de, telaşa kapılarak çeşitli çareler aramaya başladıkları görülmektedir.

Utanmadan Türkiye’den asker istemeleri boşuna değildir. Çünkü Orta doğuda yavaş yavaş kaymaya başlamışlardır.

Bunun yanında ABD başkanı Bush, bürokratlarına, Osmanlı’nın Orta Doğuyu altı yüz yıl nasıl idare ettiğini araştırmalarını ve kapsamlı bir rapor hazırlamalarını istemiştir.

Bush araştırtmaya devam etmesine etsin de, fakat bu öyle raporlarla, dosyalarla bir anda halledilecek bir iş değildir.

Bush’un her şeyden önce şunları çok iyi bilmesi gerekmektedir.

Osmanlı girdiği yerlere yalandan senaryolar hazırlayarak girmiyordu.

Müttefik askerlerine baskın düzenlemiyor ve başlarına Çuvaş geçirmeye kalkmıyordu.

Hem teröre dünya çapında savaş açtım diyerek,  hem de terörle bağlantılı olanları Irak’ın yönetimine getirmeye çalışmıyordu.

Girdiği yerlere Emperyal niyetlerle değil, adalet ve güvenlik sağlamak amacıyla giriyordu.

Osmanlı idare ettiği bölgelerde ırkı, rengi, dili, dini ne olursa olsun herkese adil davranıyordu. Kimseyi kimseye düşürmüyordu. Yöre halkının kaynaklarını denizleri aşarak kendi ülkesine aşırmıyordu.

Her bölgenin kaynakları o bölge halkına hizmet ediyordu. Hatta Anadolu’nun kaynaklarının büyük bir kısmı oralara aktarılıyordu.

ABD ve İngiltere gibi, petrol, gaz vb. kaynakların başına hemen çöreklenmiyordu.

Onun için bir onbaşı rütbesindeki askerlerle bile, geniş bölgeleri barış ve sükûn içerisinde yüz yıllarca idare ediyordu. Çünkü bütün bölge halkları, haklarının zayi olmayacağından emindi.

Peki, ABD, İngiltere ve müttefiklerinin kültürel alt yapıları bütün bunları yapmaya müsait mi?

Yaşanan olaylar ve tarih gösteriyor ki, ABD ve Batı kültürü bunlara taban tabana zıttır. Onların kültürü sömürmeye ve ezmeye dayalıdır.

 Onun için gittikleri yerlerde barış ve huzuru tam anlamıyla sağlamaları pek mümkün değildir.

Dolayısıyla silah gücü her şey değildir.

 Eğer öyle olsaydı, Hitler Almanya’sı ve Sovyetler’in bunu gerçekleştirmiş olmaları gerekirdi.

22.07.2003