SURİYE’NİN GELECEĞİ

Suriye’de kan gövdeyi götürüyor. İnsanlar öldürülüyor şehirler yerle bir ediliyor. Bunun derhal önüne geçilmesi mecburiyeti vardır. Buradaki problemin öncelikle Suriye ve Türkiye’nin yanında bölge ülkelerinin lehine çözüme kavuşturması gerekir.

Türkiye’nin burada çok dikkatli olmasında fayda var.  Suriye ne mısır, ne Libya ne de Tunus’tur. Çünkü Suriye bizim hem komşumuz hem de akrabamızdır. Burada doğacak bir boşluk Türkiye’nin aleyhine olacaktır. Fakat başta İsrail olmak üzere ABD ve AB ülkelerine yarayacaktır.

Hatta burada bir İsrail-Türkiye çatışması bile söz konusu olabilir. Eğer böyle bir çatışma söz konusu olursa ki bu muhtemeldir, bütün AB ve ABD’nin İsrail’in arkasında saf tutacağını unutmamak gerekir. Çünkü Suriye’nin istikrarsızlığı en çok İsrail ve batılı güçlerin işine yarayacaktır.

Türkiye hiçbir zaman batılı güçlere güvenmemelidir. Bizim tarihi hafızamız bunu hatırlatıyor. Çıkarları gereği size dost görünüp yarı yolda yalnız başınıza bırakıverirler. Onun için Türkiye’nin atacağı adımlarda kendi gücüyle gidebileceği sınırları iyi hesaplamak mecburiyetindedir.

Ayrıca Türkiye nükleer konularda İran’a ne kadar destek olursa olsun Suriye konusunda İran’ın desteğini alamayacaktır. Çünkü Suriye ve bu günkü Suriye yönetimi İran’ın batıya açılan kapısı ve İsrail’e karşı savunmasında tampon görevi yapmaktadır.

Diğer taraftan Suriye’ye uluslararası müdahaleden de mümkün olduğunca kaçınmalıdır. Engelleyebiliyorsak engellememiz gerekir. Suriye’ye girecek uluslararası müdahale gücü Türkiye’nin lehine bir zemin oluşturmayacaktır. Olsa olsa ABD, AB ve İsrail’in lehine bazı pozisyonlar oluşturacaktır.  Bunu Irak’ta acı bir şekilde yaşadık. Tekrar aynı delikten bir daha geçmeyelim.

Bu uyarıları belirttikten sonra Suriye’yi neler bekliyor onun üzerinde de duralım.

Tunus’ta başlayıp Mısır, Libya ve Suriye’yle devam eden Arap baharı ya da değişimi sırayla Akdeniz boyunca devam ediyor.

Yemeni hariç tutarsak Afrika’nın ve Ortadoğu’nun iç kesimlerine daha pek sirayet etmedi. Bu değişimin daha nerelere uğrayacağı ve hangi sırayı takip edeceği belli değil. Ancak Sıranın şimdi Suriye’de olduğu aşikâr.

Suriye devlet başkanı Beşer Esed’in gelen bu değişim rüzgârını iyi değerlendiremediği çok açık. Çünkü Esed’in elinde başta büyük fırsatlar vardı

Başta Suriye Halkının çoğunluğu Esed’i seviyordu ve destekliyordu. Fakat Esed bundan faydalanmasını bilemedi. Daha olaylar başlar başlamaz eğer Esed halkına özgürlük konusunda belli bir geçiş takvimi sunabilseydi Suriye halkı buna hayır demeyecekti.

Ancak Esed Soğuk savaştan ve babadan kalan miras gereği her şeyi baskı ve silahla halledebileceğini sandı. Fakat dünya soğuk savaş dönemi dünyası değildi. İşte Esed bunu okuyamadı ya da ona okuyup anlatanlar bilerek veya bilmeyerek yanlış aktardılar. Onun için Suriye’de kardeşkanı akmaya başladı. Hem de çok acımasızca ve vahşice. Bundan dolayı Esed’in sonu Zeynel Abidin, Hüsnü Mübarek, Ali Abdullah Salih ve Muammer Kaddafi’den farklı olmayacaktır. Şimdi sadece uzatmaları oynadığının kendi de farkındadır.

Esed halkının istek ve arzularını okuyamadığından ya da yanlış değerlendirdiğinden büyük bir çıkmazın içine yuvarlandı. Kendi halkını düşmanca bombalayıp öldürmeye ve kendi şehirlerini yerle bir etmeye başladı.

Yıllarca önce babasının uyguladığı Hama katliamını örnek alıp tekrarlarsa işin biteceğini zannetti. Fakat bitmediğini bir yıldır yaşayarak öğrendi. Daha öğreneceği çok şeylerin olduğunun da belki farkında değil.

Geri dönmeye kalksa da bir hayli yol aldığından geri dönüş yolunun da engebeli hatta kapalı olduğu görülüyor.

Çünkü başta Türkiye, Arap ülkeleri, AB, ABD ve birçok batılı ülke Esed’in biletini çoktan kestikleri anlaşılıyor. Her ne kadar Rusya, Çin ve İran buna razı olmuyorsa da, Halkın özgürlük ve yönetimde adalet isteğinin bastırılması artık mümkün değildir. Bir defa tren yola çıktı.

Yüzde on beş gibi küçük bir azınlığın yüzde seksen beşe hükmetmesi çağımızda artık mümkün değildir. Bu durumu Suriyeli yöneticilerin kabul etmekten başka çıkar yolları da yoktur. Daha fazla kendi ülkelerini yakıp yıkmadan buna razı olmalarından başka çıkış yolları da yoktur.

Yolun sonu istemeseler de görünmüştür.  Eski Suriye’nin ve Esed yönetiminin sonu gelmiştir. Daha demokratik bir Suriye’nin geleceğini işaret eden ışıklar görünmüştür.

Bunun önüne isteseler de geçemeyeceklerdir. . Çünkü halk hareketinin önünde hiçbir güç uzun vadede duramaz, duramamıştır.

Politika Gzt.yay.tar::05.04.2012