İSMAİL SARIÇAY
E-Posta: isaricay@gmail.com
TARİHİ TÜRK İDEALLERİ–1
Yazı dizimize Türklerin geçmişine kısaca göz atarak başlayalım. Çünkü geçmişini bilmeyenlerin, geleceğinin de olamayacağını unutmayalım.
Türk kelimesinin aslı türümek fiilinden gelmektedir. Bu fiilden türetilmiş, kişi ve insan anlamında türük ve neticede hece düşmesiyle Türk kelimesi olarak ortaya çıkmıştır.
Türk kelimesinin anlamını ise Kaşkarlı Mahmut divânü lugâti’t-türk’te; Türk adının Türklere Tanrı tarafından verildiğini söyleyerek "Gençlik, kuvvet, kudret ve olgunluk çağı" demek olduğunu belirtmiştir.
Tarihçiler de Türk kelimesinin "Güçlü-Kuvvetli" anlamına geldiğini kabul etmektedirler.
Türklerde hükümdarlık yetki ve kudreti, Tanrı tarafından Türklere verilmiş ve kutlanmıştır inancı yaygındır.
Bu inanış ve anlayış, Türkler arasında yüksek bir devlet düşüncesi ve felsefesi oluşturmuştur.
Bu vesileyle Türkler siyasî iktidarın kaynağını Tanrı'ya bağlamak suretiyle Kağanı ya da hakanı Tanrı huzurunda sorumlu tutmuşlardır.
Türkler İslam’dan önce Gök Tanrının, İslam’dan sonra da Allahın cihan hâkimiyetini kendilerine emanet ettiğine inanmışlardır.
Ancak bu yazı dizimizde yazacaklarım bir ırkçılığın veya kavmiyetçiliğin ifadesi olarak kesinlikle algılanmamalıdır.
Zaten Cihan hâkimiyeti ideali olan bir milletin ırk veya Kavmiyet ayrımcılığı yapmayı düşünmesi bile mümkün de değildir.
Çünkü Cihan hâkimiyetini hedefleyen bir milletin yönetim anlayışı ve düşünce sistemi, dünyadaki bütün insanları, etnik yapısına, rengine ve inancına bakmadan herkesi kucaklayabilecek geniş kapsamlı bir yönetim felsefesini kabul etmiş olması gerekir.
Aksi takdirde birçok etnik kökenden, dilden, renkten ve inançtan meydana gelen insanları ya da toplumları bir arada tutması da yönetmesi de imkânsızdır.
İşte tarihi Cihanşümul ya da Cihan hâkimiyeti idealine ve felsefesine sahip olan Türkler, bu özelliklere sahip olduklarını kurdukları çok sayıdaki imparatorluk ve devlet uygulamalarıyla bütün dünyaya göstermişlerdir.
Özellikle Türkler İslamı kabul ettikten sonra şu ayeti Kerimeyi kendilerine rehber edinmişlerdir.
Ayeti Kerime mealen şöyledir. “Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık. Birbirinizi tanıyıp anlaşasınız diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır ”. EL-HUCURÂT(49/13).
Yine bu hususta Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) Veda Hutbesinde şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Rabbiniz birdir, atanız da birdir. Hepiniz Âdem’densiniz. Âdem ise; topraktan yaratılmıştır. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Arab’ın Arab olmayana, beyazın beyaz olmayana hiçbir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır”.
Kısaca İslam inancına göre hiç bir insanın diğerine karşı bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük sadece takvadadır(Allahın emir ve yasaklarına uymadadır) denmektedir.
Bu girişi yaptıktan sonra yanlış anlaşılmaların önüne geçmek bakımından şunu da peşinen belirtelim.
Biz burada sadece Türk milletinin ideallerini bilimsel bir anlayışla tarihi perspektifimizden bakarak açıklamaya çalışacağız.
DEVAM EDECEK
Politika gzt.yay.tarihi: 7 Mayıs 2012