TEHDİT
İSMAİL SARIÇAY
E-posta: isaricay@gmail.com
İkinci defa başkanlığa seçilen Bush, 20 ocak 2005 günü İncil üzerine yemin ederek ikinci dönem görevine başladı.
Başladı ama bölgemizi tehdit ederek.
Halbuki dünyamızın ve bölgemizin tehdide değil barışa, emperyalizme değil adalete ve huzura ihtiyacı vardır.
Üzerine el koyarak yemin ettiği kitabın verdiği barış mesajlarının aksine, Bush bu dönemde de dünyayı kana bulamaya devam edeceğinin mesajını verdi.
Kısaca yine savaş ve saldırı tehditleri içeren bir mesajdı bu.
Bir çok yazar çizerin tahminlerinin aksine, Bush yine eski bildiği yolda devam edeceğe benziyor.
ABD seçimleri öncesi yerli ve yabancı basında birçok yazar, şu tahminleri yürütüyordu.
Bush eğer seçimi kazanırsa, ikinci döneminde daha barışçıl ve özgürlükçü davranacaktır.
Çünkü bu zamana kadar ikinci defa göreve gelen bütün başkanlar öyle yapmıştır. Bush da öyle yapacaktır diye yazıp çizmişlerdi.
Ne var ki, Bush’un yemin töreninde ve öncesinde söyledikleri, iyimser olanların tahminlerinin aksini işaret ediyordu.
Çünkü Bush bu konuşmasında, yeni yeni saldırılardan dem vurmakta ya da ima etmektedir.
Saldırı yapılacak on dolayındaki ülkeden söz edilmektedir. Bu hedef ülkelerden birisi ve en baştaki de İran’ın olacağı söylenmektedir.
Irak’a saldırmak için uydurulan bahanelerin aynıları İran için de söylenmeye başlanmıştır.
Yine benzer yalanlar üzerine bina kurulmaya çalışılmaktadır.
Neydi bu yalan içeren iddialar?
Irak’ın elinde çok tehlikeli biyolojik silahlar var.
Irak’ın elinde çok güçlü Nükleer silahlar var
Saddam teröristlerle işbirliği yapıyor ve koruyor.
Irak halkına özgürlük getireceğiz vb.
Tüm dünya gördü ki bunların hepside fos çıktı. Yani yalan olduğu anlaşıldı.
Bunları bilakis Bush ve en etkili ve yetkili görevlileri de itiraf etti.
İran içinde hemen hemen aynı yalanların servise sunulmaya çalışıldığını görüyoruz.
Tabii ki dünya kamuoyu yutarsa.
Tekrar bölgemiz belki de bizi de içine alabilecek bir çatışma içine itilmeye çalışılıyor.
Böyle bir saldırı ya da işgal hareketi, gelecek on yıllarımızı ipotek altına alacaktır.
Bölgemizi cehenneme çevirecek böyle saldırı planları olanları, ülke olarak elimizden geldiğince engellememiz gerekir.
Öyle anlaşılıyor ki, dünyanın petrol bakımından en zengin ülkeleri arasında yer alan İran’ında, Irak’ın başına gelenlerle karşı karşıya kalma tehlikesi vardır.
Eğer böyle bir şey gerçekleşecek olursa, bundan en çok zararlı çıkacak ülke, yine Türkiye olacaktır.
Irak’ın işgalinden sonra nasıl ABD’den izinsiz Irak ve çevresinde dolaşılamıyorsak, yarın Türkiye’nin Orta Asya ve Orta Doğu ülkeleriyle ilişkileri de ABD’den onaysız olmayacaktır.
İşin daha da kötüsü, Türkiye tamamen ABD vb. ülkeler tarafından kuşatılacak olmasıdır.
Ayrıca gelecekte ülkemizin herhangi bir konuda karşı karşıya gelebileceği bu ülkelerin, aynı teraneleri dillendirerek, bizim başımıza da bombaları yağdırmayacağı ne malum.
Böyle bir savaş tehlikesi, Türkiye’nin yeni yeni Tarihi sorumluluklarını hatırlamaya başladığı son günlerde, bu tarihi sorumluluk bilincinin daha doğmadan ölmesi anlamına da gelir.
Bölgemizde emelleri olanlar, ülkemizi saf dışı bırakmak için olmadık yöntemlere başvurarak bizi birbirimizle didiştirme yoluna da başvurabilirler.
Bölgemizdeki bu tehditlere karşı Türk halkı olarak birlik ve beraberliğimizi korumak için azami dikkatli olmamız gerekir.
Bilmemiz gerekir ki, Türkiye’nin güçlü ve huzurlu olması, bölgemizde emelleri olanlar için ciddi bir tehdit de oluşturmaktadır. 25.01.2005