TEKERE TAŞ KOYMAK

İSMAİL SARIÇAY

E-posta: isaricay@gmail.com                                                         

             Kalkınmanın temeli, özgürlüklerin ve girişimciliğin önündeki bütün engellerin kaldırılarak üretimin artırılmasıdır.

Ülkemizin geri kalmasının önündeki en büyük engellerin başında da, herkesin dile getirdiği gibi, bürokratik işlemlerin bir türlü aşılamaması ve her alandaki özgürlüklerin kısıtlanmasıdır.

Başımızı kaldırıp şöyle dünyaya bir baktığımızda, gelişmiş olan bütün ülkelerde özgürlük alanlarının oldukça geniş, girişimciliğin önündeki bürokratik prosedürlerin de, oldukça basit hale getirildiği görülür.

Zengin ve kalkınmış ülkelerde, hemen hemen her alanda yetki ve sorumluluklar, özgürlük ve girişimcilik lehinde düşünülür, geliştirilir ve uygulanırken, maalesef ülkemizde bunun tam tersi yönde gelişmeler mevcuttur.

Özgürlüklerin ve girişimciliğin önündeki engelleri kaldıran yada en aza indiren gelişmiş ülke vatandaşlarının, milli gelirlerinden kişi başına düşen gelir miktarı 20.000-30.000  dolarken, bizim  2000 dolarlarda olması boşuna değildir.

Böyle olunca da dünya dengeleri üzerindeki etkimizde  ancak bu kadar olmaktadır. Avami tabirle “paran kadar konuş” denmektedir. Yoksa Türkiye’nin insan, yer altı ve yer üstü bütün kaynakları, bizim dünya devleti olmamıza işaret ediyor.

Ülkemizde olabilecek bütün müspet gelişmeleri önleyen,, hep bir birimizin tekerinin önüne taş koymaktan kaynaklanmaktadır.  Anlamsız didişme ve korkularla, bu gidişle yakın zamanda birinci lige çıkacağımızda pek ufukta gözükmüyor.

Eğer dünya üzerinde birinci ligde oynamak istiyorsak, halkımızın özgürlük ve girişimciliğinin önündeki duvarların, başkalarının kaldırın baskısına da muhatap olmadan, hemen kaldırılması gerekir.

 Aksi taktirde her zaman geri kalmış ülkeler kategorisinden, dünya dengelerinde dikkate alınmayan, hatta görmezlikten gelinen ülkeler sınıfından kurtulmamız mümkün değildir.

Geri kalmış bütün ülkelere baktığımızda, hepsinde de şu ortak özellikler göze çarpar. Eğitim kalitesinin düşüklüğü, iç problemlerle boğuşma, özgürlüklerin sınırlı olması, insan hak ve hürriyetlerinden yeterince faydalanamama, dışa kapalılık, her alanda hantallık, üretimsizlik vb.

Ülkemizin ise Jeopolitik ve jeostretejik, ekonomik, kültürel vb. bütün avantajlarına rağmen, bir birimizle uğraşmaktan, bir birimizin tekerine taş koymaktan, çağımıza uymayan anlayış ve uygulamalardan sıyrılıp, bir türlü kendi kabuğumuzu yırtıp dünya ile yarışa giremiyoruz.

Zaman zaman çeşitli platformlarda ki konuşmalarda ve kişisel sohbetlerde, hep bizi dış güçlerin engellediğinden bahsedilir.

Fakat bunun tek engeli, ne AB, ne  ABD, nede diğer her hangi bir dış güçtür. Ne acıdır ki, yine bunun tek ve yegane sebebi kendimizin olduğu gerçeğidir.

Böyle olsa bile, dış güçler bizi engelliyor bahanesinin ardına sığınmak kendi kendimizi aldatmak anlamına gelir. O halde bizde kendimizi engelletmeyelim.

Halbuki dış etkenlerden ziyade, önce biz kendimizi aşamamışızdır. Ülkemizin gelişmesine ve kalkınmasına mani olan  problemleri biz üretip, onlarla  kendi kendimize kıl yumağı olmuşuzdur.

 Bunun adına, kendi  tekerine taş koymak denmezde,  ne denir?

11.11.2003