YAZARLAR

ÜLKEMİZ VE TEKNİK İNSAN GÜCÜ

        İsmailSARIÇAY                                                                           27.08.2002

        e-posta: isaricay@gmail.com             

     Geri kalmış ve fakir ülkelere baktığımızda,hepsinin en büyük  ortak özelliği, yetişmiş teknik insan gücünün yetersiz olduğu görülür.

        Aynı zamanda gelişmiş ülkelere de yine bu zaviyeden bakacak olursak, teknik insan gücünün çok yüksek oranlarda olduğunu görürüz.

       Teknik insan gücü penceresinden ülkemize bakacak olursak,maalesef nominal olarak yeterli düzeyde olmadığı açıkça görülür.

        Bir de son zamanlarda yapılan yanlış  uygulamalar buna eklenince, teknik insan gücünün önemini hala kavrayamadığımız ve yeterince önem vermediğimiz  anlaşılmaktadır.

    Yine aynı çerçeveden değerlendirdiğimizde,son yıllarda yaşadığımız bazı uygulamalar neticesinde,temel teknik insan gücünü yetiştiren,teknik okullarımızın neredeyse  gözden çıkarıldığı görülmektedir.

        Gelinen noktada teknik okullardaki öğrenci sayısı yarı yarıya azalmış,hatta birçok bölüm kapanmış,bir çoğu da  kapanmayla yüz yüze gelmiştir. Buralarda görevli teknik öğretmenler de öğrencisiz kalmakla kalmamış, bir çoğu da norm kadro dışına düşmüştür.

        Bütün bunların neticesinde ülkemiz,üretim yapacak,teknoloji üretecek vasıflı insan gücünden de mahrum olmayla karşı karşıya kalmıştır.

         Halbuki eli anahtar ve tornavida tutan veya bir başka deyimle,mesleği olan insanlar, dünyanın neresine giderse gitsin,ister Afrika ormanlarında yaşayan ilkel kabileler arasında olsun,ister Robinson Crouse gibi yalnız başına bir adada olsun,isterse Japonya,AB ve ABD gibi gelişmiş memleketlerde olsun, mutlaka karnını doyurabilecek ve  yapacak bir iş  bulur. Dolayısıyla üretime ve gelişmeye az çok her zaman, her yerde, mutlaka katkıda da bulunmuş olur. Keşke gücümüz olsa da bütün gençlerimizi birer meslek sahibi yapabilsek.

        Avrupa’dan gelen turistlerin bir çoğunu görmüşüzdür. Yollarda arabası bir arıza yapsa hemen bagajından tulumlarını çekerek,aracına müdahale eder. Adama sorsanız ya doktor,ya sosyolog,ya mühendis yada bir yerde işçi olarak çalışan birisidir.

        Mesleği ne olursa olsun,görülen o ki,adamların eli anahtar ve tornavida tutar olarak yetiştirilmişlerdir. Tabi ki bunun neticesinde onların kişi başına düşen milli geliri 20.000 dolarlarda iken,bizim ki de 2000 dolarlarda dolaşmaktadır. Aradaki fark bu işte.

     Düşünecek olursak evimizdeki çatal-kaşıktan  televizyona,buzdolabından bilgisayara,bindiğimiz araba ve uçaktan,fezada yıldızlar arası yolculuk yapan araçlara kadar hepsinde teknik insanların el emeği ve beyin gücü vardır.

        Hal böyleyken hala teknik insan gücünü dikkate almamak,insanlarımızı çağın gerektirdiği bilgi ve teknolojilerle donatmamak ve üstelik bunlardan mahrum bırakabilecek engel ve uygulamalar koymak, ülkemizin gelişmesine,üretim yapmasına ve dünya ile yarışmasına engel olmakla eş anlamlıdır.

         Üniversiteye giriş sınavlarında,özellikle mühendislik fakültelerine girişte konulan anlamsız ve çağımıza ters düşen engeller derhal kaldırılmalı,hatta bununla yetinilmemeli, bu alanlara yönelen teknik okul mezunlarına kayda değer ek puanlar verilmelidir. 

     Ayrıca dünya çapında,teknoloji üretecek,mühendis ve teknik eleman yetiştireceksek,teknik okullara da, Fen ve Anadolu liseleri gibi seçme öğrenciler alınmalı,bunun için gerekli her türlü tedbir, yöntem ve teknikleri bulup hemen uygulamaya koymalıyız ki, ülkeler arası teknoloji üretim yarışmasında bizim de, nitelikli, teknoloji üretebilecek,yeni üretim yöntemi ve teknikleri geliştirebilecek,buluşçu gençlerimiz olsun.

          Mesleki ve Teknik okullara hiçbir yere giremeyen öğrenciler değil,en başarılı,en zeki öğrenciler alınmalıdır. İşte bu beyinler yeni buluşlar ve yeni üretim teknik ve teknolojileri geliştirebilir.

           Böylece istihdam oluşturmaya katkısı olacak,girişimci,buluşçu ve üretici insanlarımızın oranını da artırmış oluruz.

          Aksi taktirde bugün olduğu gibi geri kalmış ülkeler kategorisinde kalmaya devam ederiz.

        Bu yıl 2 yıllık MYO’larına sınavsız giriş hakkı verilmesini iyi yönde atılmış,sevindirici bir adım olarak değerlendirebiliriz.

            Bu uygulamayla MYO’larına sadece  meslek lisesi çıkışlılar alınacaktır. Bunun sonucu bu yıl mesleki ve teknik okullara, özellikle Teknik ve Endüstri meslek liselerine girmeye çalışacak öğrencilerin sayısının ve kalitesinin artacağı muhakkaktır.

        İki yıllık bir yüksek okul da olsa,bir çok velimizi ve öğrencimizi  buralara yönlendireceği şimdiden belli olmuştur. Mesleki ve teknik okullara rağbetin arttığını, şu geçtiğimiz bir haftalık kayıt zamanında görmek mümkündür.

          Anlaşıldığına göre en ufak bir teşvik,geçen yıllara oranla,ön kayıtların bir hayli hareketli  başlamasına neden olmuştur.

         Hayat damarlarımızın kopmasını istemiyorsak,dünyayla rekabet edebilme şansına sahip olmak istiyorsak, ülkemizin teknik insan gücünün artırılması için, bütün toplum kesimleri ve Teknik insan gücüne en çok ihtiyaç duyan, istihdam eden, başta özel sektör  kuruluşları olmak üzere herkes gerekli desteği  esirgememelidir.

<==Anasayfa