YAZARLAR

VARLIK İÇİNDE YOKLUK ÇEKME

                              İsmail SARIÇAY                                                                       16.07.2002

                              e-posta: isaricay@gmail.com 

             Ülkemiz yer altı,yer üstü ve insan kaynakları bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden biridir.

               Ne var ki hayati öneme sahip bu kaynakları yeterince değerlendiremediğimizden dolayı,kendimizi fakru zaruret içinde yüzmekten bir türlü kurtaramıyoruz

Yer altı kaynaklarımızdan,dünya çapında büyük bir öneme sahip olan Uranyum yatakları yönünden,zengin bir ülke olmamıza rağmen,bu madeni çıkarıp işleyemediğimizden ve yeterince değerlendiremediğimizden dolayı  bir faydasını göremiyoruz.

Dünyanın en zengin yataklarından biri olan Manisa Köprübaşı Uranyum yatakları başlı başına bir hazine olmasına rağmen,şu anda verimsiz bir topraktan hiçbir farkı yok.

1970 yılında burada bulunan uranyum yataklarıyla ilgili bir bilgilendirme toplantısında bulunmuştum. O toplantıda söylenenleri hep hatırladıkça içim içimi yer.

Bilgilendirme yapan uzmanlar şunu demişti. “Burası dünyanın en zengin uranyum yataklarına sahip bir bölgedir. Eğer bu madenleri bizler işleyip değerlendirebilirsek ülkemiz süper güç olmakla kalmaz,dünyanın en zengin ülkelerinden birisi de olur. Bu sayede ülkemizde de ne işsizlik nede fakirlik kalır” demişlerdi.

Her nedense hala fakirlik çekiyoruz.

Bugün yine yeni yeni fark etmeye başladığımız,ülkemizdeki Bor madenleri de yine başlı başına bir hazine ama,ne yazık ki uranyum gibi onu da değerlendiremiyoruz. Maalesef bu değerli bor madenlerini de toprak olarak yurt dışına ucuz ucuz satıyoruz.

 Artık bugün Bor’un uzay sanayinden tutun da,yakıt olarak kullanılmasına kadar her sahada aranılan bir maden olduğunu bilmeyen kalmadı. Dünya Bor yataklarının yüzde yetmiş, yetmiş beşine sahip olduğumuzu araştırmacılar ifade ediyor.

Bu bile ülkemiz açısından müthiş bir zenginlik kaynağı oluşturmaktadır.

Tam olarak ortaya çıkarılmamış olsa bile,Petrol ve altın madenleri yönünden de Anadolu topraklarının pek de fakir olmadığı aşikardır.

 Bunların dışında daha bir çok yer altı zenginliğimizden bahsedilebilir. Tabi ki önemli olan bu madenlerin bulunması değil,bulunduktan sonra,bunları ülke çıkarları doğrultusunda değerlendirecek tesisleri kurup  işletebilmek ve mamul madde olarak ihraç edebilmektir.

Fakat ülkemizde ne yazık ki üretim değil tüketim ve rantiye(çalışmadan paraya para kazandırma) ödüllendirilmektedir.

Üretim yapmak isteyen müteşebbislerin(girişimcilerin) üzerine öyle varıyoruz ki ürettiğine ve üretmişliğine bin pişman ediyoruz. Üretmemesi ve istihdam oluşturmaması için elimizden ne geliyorsa yapıyoruz. Üreten insanları hem vergi,hem girdi,hem de bürokratik engellerle maalesef perişan ediyoruz.

 Halbuki istihdam oluşturan ve üretim yapmaya çalışan insanları ödüllendirmemiz  ve teşvik etmemiz gerekir.

İş alanı oluşturan kim olursa olsun,yeşil,kırmızı,mavi sermaye demeden,ister yerli, ister yabancı olsun,çalıştırdığı kişi sayısına ve üretim kapasitesine göre, vergi ve girdi indirimi gibi bazı teşvikler ve ödüllendirmeler yapılabilse, öyle sanıyorum ki bir çok vatandaşımız, zaten ruhunda var olan iş kurma, geliştirme   ve çalışma aşkını ateşleyerek, ülkemiz baştan başa küçük, büyük, binlerce hatta milyonlarca iş alanı ile dolacaktır.

 Bu söylediklerimizi,yanı başımızda bulunan komşumuz  Bulgaristan vb ülkeler uygulamaya çoktan koydular ve dün bizden çok gerilerde iken,bugün üretim ve milli gelirleri bakımından bizleri çoktan solladılar.

Böylece her müteşebbis birer,ikişer kişi bile çalıştırsa,hatta sadece kendini bile istihdam etse,ülke ekonomisi,milli gelir artışı ve işsizliğe çare olma bakımından büyük bir çıkış yolu oluşturacaktır.

Müteşebbisi ve üretimi cezalandırdığımızda ise,haklı olarak vatandaşımız elindeki sermayesini alıp, bir banka veya finans kurumuna yatırıyor,yattığı yerden,hatta uyurken bile para kazanıyor.

 Çalışanla,vergiyle,sigortayla,bürokrasiyle vb şeylerle uğraşmaya da böylece gerek kalmıyor.

Tabi ki kaybetme riski de yok. Niye üretim gibi emek ve uğraş isteyen,yerinde kaybetme riski olan bir alana yatırım yapsın.

              İstihdam ve üretimi cezalandırma gibi yanlışlardan dönülmediği müddetçe,varlık içinde yokluk çekmeye mahkumuz.

 

<==Anasayfa