İSMAİL SARIÇAY
E-Posta: isaricay@gmail.com
WIKILEAKS’LE SİBER SAVUNMA STRATEJİSİ
Wikileaks internet sitesinin yayınlayacağını duyurduğu
belgeler yayınlanmaya başladı.
Yayınlanır yayınlamaz dünyada büyük bir merak uyandırdı.
Birçok kesim bunu bir deprem olarak niteledi.
Korkanlar oldu, ürkenler oldu.
Hatta diplomasinin 11 Eylülü olduğunu iddia edenler çıktı.
Hâlbuki bu tip belgeleri her ülkenin diplomatları, bulundukları
ülkeler hakkında tuttuğu bilinmektedir.
Bunlar bir nevi resmi diplomatik casusluk belgeleridir.
Ancak ABD diplomatlarının tuttuğu bu notlar bir gerçeği de
ortaya çıkarmış oldu.
Süper güç olan ABD diplomatlarının dedikodudan başka
bildiklerinin olmadığıdır.
Çünkü bu güne kadar açıklanan belgelerin ciddiyeti oldukça
tartışmalı ve sübjektiftir.
İlgili devlet görevlileri hakkında yazdıkları ise hiç mi hiç
süper bir devlete yakışmıyor.
Devlet adamlarına lakap takmalar, özel hayatlarıyla alay
etmeler vb.
Anadolu’daki bir deyimle söyleyecek olursak bu belgeler koca
karı dedikodusuna benziyor.
Genellikle sokak ağzıyla yazılmış görüş ve düşünceler.
Oldukça basit ve sığ.
Anlaşılan o ki bu güne kadar yayınlanan belgelerin öyle
ciddiye alınacak belgeler olmadığıdır.
Eğer dünyanın süper gücü bu kadar sığ ve ciddiyetsiz belge
hazırlayan böyle diplomatlarla çalışıyorsa ABD’nin göçmesi yakındır.
Anlaşılan o ki, bu belgelerin yayınlanmasının temel amacı
ABD-İngiltere ve İsrail’in hedeflerine zemin oluşturulmasına yönelik olduğudur.
Yayınlananlara bakılırsa daha çok hedef Ortadoğu
bölgesindeki devletlerle ilgili bilgiler.
Burada temel amaç Ortadoğu ülkeleri arasında oluşmaya
başlayan yakınlaşma ve birlikte hareket etme düşüncesini sekteye uğratmaktır.
Kendilerinin beklentilerine yönelik dedikodular üreterek devletlerarası
şüpheleri artırmaktır.
Özellikle Türkiye’nin Ortadoğu’da aldığı proaktif
çalışmaların arkasında art düşünceler beslediği gibi bir kanaat oluşturmaya
yöneliktir.
Bir başka ifadeyle bölge ülkelerinin birbirine güven
duymalarının önüne geçmektir, kuşku uyandırmaktır.
Bu nedenle belgelerin bir Amerikan-İngiliz ve İsrail operasyonu
olabileceğini de hiçbir zaman gözden uzak tutmamalıdır.
Niçin bu güne kadar açıklanan belgelerde ABD, İngiltere ve
İsrail’i sıkıntıya sokacak belge ve bilgi yok?
Bunu İsrail başbakanı Netanyahu’nun şu sözlerinden
anlayabiliriz.
Ne diyor Netanyahu; ”açıklanacak belgelerde İsrail’i
sıkıntıya sokacak belgeler olmayacaktır”.
Peki, bunu nereden biliyor Netanyahu?
Demek ki içeriğinden daha önceden haberleri var.
Belgeler açıklandıktan sonra da söylediği şudur. “Bu
belgeler bizi güçlendirdi.”
Belgelerin kime ya da kimlere hizmet için açıklandığını
böylece bir nebzede olsa deşifre etmiş oluyor.
Bu belgelerin açıklanma nedenlerinden birisi de siber savaşa
düşman oluşturmak olabilir.
Siber savaş: Ekonomik, psikolojik, kültürel,
politik veya askeri nedenlerle, hedef seçilen herhangi bir ülkeye, bilgi ve
iletişim sistemleri üzerinden gerçekleştirilen sistemli ve organizeli
saldırılara deniyor.
ABD siber savaşa karşı kendini hazırlama senaryosunun bir
parçası olarak bu belgelerin deşifre olmasını sağlamış ya da görmezden gelmiş
olamaz mı?
Böyle bir senaryoya karşı projeler geliştirecekseniz
kendinize bir düşman bulacaksınız.
Alın işte size kapı gibi bir düşman. En gizli belgelerinizi
ele geçiriyorlar. O halde tedbirinizi alın.
Bu düşmanın gerçek olması gerekmez. Hayali ya da sanal da
olabilir.
Oluşturduğunuz düşmana karşı her türlü tedbiri alır, yeni
silah ve teknolojiler geliştirirsiniz.
Bunun sonucu hem kendinizi savunma açısından
güçlendirirsiniz hem de halkınızın motivasyonunu diri tutarsınız.
ABD’nin bu belgeleri sızdırmasının asıl sebebi bu olabilir.
Bu tip saldırılara nasıl cevap verilebileceğine ilişkin
projeler geliştirilmek amaçlanmış olabilir.
Hem de bu çeşit saldırılara karşı savunma kabiliyetlerini ölçmüş
olabilirler.
Muhalif gibi gözüken Wikileaks internet sitesi vasıtasıyla
böyle bir deneyin ya da uygulamanın yapılmış olması muhtemeldir.
Bu belge deşifreleri ABD, İngiltere ve İsrail üçlüsünün
ortak bir Wikileaks siber savunma stratejisi oluşturmak için uygulamaya
konulmuş bir senaryo olması da muhtemeldir.
Gelecek günlerde bunların işaretlerini belki de daha şeffaf
görmek mümkün olabilecektir.
Ülkemizin de bu siber savunma ve savaş stratejisi
geliştirmesi ve projelerini acil devreye sokması kaçınılmazdır.
Aksi takdirde bir bölgesel veya küresel çatışmada siber
saldırılarla bütün elektronik ve bilgisayar sistemlerinizin devre dışı
bırakılabileceğini unutmamak gerekir. 1.12.2010